Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vâkıâ içindeki sefaleti beraberinde taşındıktan sonra her yer birdi.
Sayfa 304Kitabı okudu
(...) ve şimdi uzun uzun, derin derin düşünüyorum da kulağıma çalınan ve gözümle gördüğüm bu nevi maceraların hepsinde aynı sebeplerden aynı neticelere varan bir vakıa aynıyetini buluyorum.
Sayfa 244
Reklam
Hayır, benim çocukluğumun hürriyeti, hiç de bu cinsten bir hürriyet değildir. Evvelâ, burası zannımca en mühimidir, onu bana hiç kimse vermedi. Bu sızdırılmış altın külçesini birdenbire kendi içimde buldum. Tıpkı ağaçta kuş sesi, suda aydınlık gibi. Ve bir defa için buldum. Bulduğum günden beri de küçücük hayatım, fakir evimiz, etrafımızdaki insanlar, her şey değişti. Vakıâ sonraları ben de onu kaybettim.
Tümevarımsal Hatıralar...
Sessiz kalırdım bazen Her şeyi anlamıyormucasına Hava, su ve güneş Her zerresinde o sesi anımsarken. Rüzgarlar fısıltıyordu kulağıma, üşüyeceksin. Eve git. Uğultusunda duyuyordum davudî tiz sesini. Ve güneş gökyüzünü boyarken kızıla Silüetini çıkardı ufukta! Ama sarıydı teni sanki istemiyor gibi. Hüzün kaplıyordu göğüs kafesimi taki gece ay
-Siz ey yoldan sapmış inkârcılar! -Mutlaka zakkum ağacından yiyeceksiniz. -Karınlarınızı onunla dolduracaksınız. -Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. -Hem de susamış develerin suya kanmaz içişleriyle. -İşte hesap gününde onların ağırlanması böyle olacak! Vâkıa 51-56
“Vâkıa, Ahmet de sakindi. Fakat yaratılıştan öyle idi. O, kendisini kabahatli bulan adamdı. Bilhassa, doğuşunun hazin tesadüflerini öğrendiği günden beri -kimden, nasıl? Bunu hiç biri bilmiyordu. Belki de komşulardan biri söylemişti;- daima köşesinde, daime evi yadırgar olmuştu. O kadar ki, biraz fazla şımartılmak istense, hatırımı alıyorlar düşüncesine kapılıyor, gözlerine yaş birikiyordu. Bu, her yerde tesadüf edilen şeylerdendir. İnsanlar bazen doğuştan mahkûm olurlar, saz parçası kendiliğinden kırılırdı.”
Sayfa 14
Reklam
HUKUKU VAKIAYA UYDURMAK!..
- "Malûm olduğu üzere, yürürlükteki kanunlar çerçevesinde işkence bir suçtur; buna mukabil işkence de, hiçbir "acaba" hissine yer bırakmayan kaskatı bir vakıa... Yapılması gereken iş, ya kanunun geçerliliğini ispatlayıp işkenceciyi cezalandırarak işkenceye mânî olmak veya "şu işi yapana bu işkence tatbik olunur!" şeklinde hukuku vakıaya uydurmaktır!..
Sayfa 9 - Takdim'den, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Mutluluğun formülü 40 ayet:
İsra 37: Kibirli olma, alçakgönüllü davran. Müddesir 1-5: Kendini fazla abartma. Tekvir 25-27: Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma. Bakara 156: Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma. Beled 5-6: Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme. Hucurat 10: Büyüklük kompleksine
Bir zamanlar...
"Böyle sabahleyin erken kalkıp da şu keyfi yetiştirmek! "Hoşunuza mı gitti Madam?” "Vallah pek âlâ! Ben hemen diyebilirim ki, müddet-i ömr, sabahtan evvel kalkmamışımdır. Ne hoş, biz biliyoruz ki, şimdi bir saat sonra sabah açılacak ve biz de onu göreceğiz. Öyle değil mi?” "Hem de deniz üzerinde göreceğiz.” "Üşümez miyiz ya?” "Kürkler var,ihramlar var, şallar var, paltolar var. Ne üşüyeceğiz! Bahusus ki,r om dahi var.” "Vallahi pek hoşuma gidiyor. Râkım sana doğrusunu söyleyeyim mi? Türklerin her hâli, Avrupa'nın her hâlinden iyi.” "Yok Madam, pek de öyle değil a! Vâkıâ bizde kış mevsiminde her sabah böyle bir zevk etmek olur ama Avrupa'nın da zevkleri fena mıdır ya?” "Yalan söylemiyorum Râkım, vallah ciddi söylüyorum. Vâkıâ Avrupa'nın dahi eğlencesi çoktur ama "monoton” daima bir siyak üzeredir. Bir kere kış geceleri uzun olduğu zaman alafranga saat on ikiden yani gece yarısından evvel yatılmaz. Hele saat ikiye kadar da oturulduğu olur Ya! Bu hâlde uyandığımız zaman yine ortalığı gündüz olmuş buluruz. Yani demek isterim ki, biz tabiatın yalnız bir akşam letafetinden Sabahı, o sabah ki tabiatın uykudan uyanması demektir, o güzel sabahı temaşadan hemen dâimî suretle mahrum kalırız.”
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Sonra yavaş yavaş mantığım değişti. Hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. Vakıa bunlar bir günde olmadı. Hatta çok güçlükle ve adım adım oldu. Hatta çok defa bana rağmen oldu. Fakat oldu.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Asıl Kaynak
Fuzûli'yi, Bâki'yi, Nedîm'i, Galib'i, kendilerine lâyık olan yüksekliklerde seyretmekten haz duyuyoruz, dağınık bazı hayat şekillerini, gelenekleri kaybolmaktan kurtarıyoruz. Vâkıa bunların bazısını henüz pek acemice yapıyoruz ve yaptıklarımız, yapmamız lâzım gelenlerin yanında henüz çok azdır.
Sayfa 47 - Dergah YayınlarıKitabı okuyor
Sonra yavaş yavaş mantığım değişti. Hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. Vakıa bunlar bir günde olmadı. Hatta çok güçlükle ve adım adım oldu. Hatta çok defa bana rağmen oldu. Fakat oldu.
acaba Batı’nın “büyüme modeli”nin bir sapkınlık, hastalıklı tarihî bir vâkıa olduğunun farkına ne zaman varılacak?
Dünyada İslamiyet dışında hiçbir dinin başına gelmeyen bir şey...
1400 yılı aşkın bir süre boyunca Müslümanlar asla mensup oldukları İslam dini karşısında hassasiyetlerini kaybetmediler. Bu çok enteresan bir vakıa. Dünyada İslamiyet dışında hiçbir dinin başına gelmeyen bir şey... Yahudiler ve Hıristiyanlar hep din adamları zümresinin baskısı altında yaşamışlardır. Halbuki Müslümanlar toplumun ileri gelenleri ve toplumun geri kalanları arasındaki münasebetler bakımından İslami hassasiyeti münavebeli olarak yürütebilen bir "ümmet" olagelmişlerdir. Nerede İslami hassasiyetler toplumun ileri gelenleri tarafından savsaklanmışsa, orada toplumun ileri gelenleri dışında kalanlar İslami hassasiyetlere sahip çıkmışlar. Kabaca ifade edersek, Müslümanların alt tabakası bozulduğu zaman, üst tabakası işi sıkı tutmuştur; üst tabakası bozulduğu zaman işi alt tabakası sıkı tutmuştur. Ve bu, 1426 senedir çeşitli topluluklarda, çeşitli coğrafyalarda hep böyle olageldi.
Sayfa 102 - TİYO YayıncılıkKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.