Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
120 syf.
3/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Öncelikle kitabın girişinde bayağı uzun bir önsöz kısmı var. Dönemde etkisi olan idam cezasından bahsediyor yazar. İnsanın canını almak gibi bir cezanın ancak tanrı tarafından uygulanabilecek bir ceza olduğu fikrinden bahsediyor ve bunu insanlık dışı olarak değerlendiriyor . Kitapta idam mahkumunun son günlerini mahkumun gözünden görüyoruz. Derin bir olay örgüsü aramayın. İlginç bir şekilde adalet kavramına da değinilmiyor. İdam cezasının ne kadar büyük bir ceza olduğunu onun gözünden görürsek sanki idam cezasına karşı olurmuşuz düşüncesi ile yazılmış kanaatimce. Ama hiç empati yapmanıza imkan yok gibi. ...spoiler... Adamın suçu neydi neden yaptı kısımları eksik veya bilinçli bir şekilde yok. bana etkileyici gelmedi. Bir insanı öldürmüş bir kişiye sırf ölüyor diye neden üzülmeliyim? 6 haftalık beklemek süreci imkanı sunulmuş bir suçlu daha şanslı değil mi? Ana karakterin öldürdüğü kişinin bu kadar zamanı bile olmadı muhtemelen ? Yahut öldürdüğü kişinin kızı varsa onların hisleri ne olacak? Adalet nedir? Böyle hümanist bir yaklaşım ne kadar adil olabilir? Doyurucu gelmedi hatta tam aksi.. Bir doğru tarafı var bir insanı idam edince ailesini de mağdur ediyorsunuz. Ama eksikti birini öldürüncede aileleri mağdur ediyorsunuz...
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023121,1bin okunma
— Senin oyuncakların var mı? — Hayır... Ben esirim.
Sayfa 8 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
-Yargıçlara kasten acı çektirmenin sebebi nedir? +Acının eşlik etmediği bir hükmün ne anlamı var? -Anlam? +Acı çekip ayakta durmak... yaşamak demek böyle bir şey değil midir? Death Parade; Ölülerin yargılandığı ve sonucunda reankarnasyon mu yoksa boşluğa mı ait olduklarını belirlenen yer. Bir nevi kişinin iyi ya da kötü olduğunun belirlendiği bir mahkeme. İnsanın içindeki temel içgüdülerle, ruhunun en derinlerinde karanlıkla neler yapabileceklerini anlatıyor. Olağandışı bir durumda, dünyanın en iyi insanının bile ne kadar gaddarlaşacağı.. peki, yargıç duygularıyla mı hüküm vermeli, duygusuzca mı? bir insanı anlamak için, insan olmak gerekli mi
(Sıcak, ümitsiz.) Sakin ol, balık! Çıkarma, lütfen. Böyle hoşuma gidiyorsun, balık! Şu gülünç saç tıraşına rağmen! Bu saçları da Rusya'dan getirdin, öyle mi? Gözlüğün, ba- cağın, sonra bu kısa, güdük saçlar. Görüyorsun ya, nasılanladım. Seninle alay ediyorum sanma, balık! Hayır, ba- lık, ben yapmam bunu! Öyle harikulade bir mahzunlu- ğun var ki, zavallı mahzun hayalet: bol ceketin içinde, saçlarınla, kaskatı bacağınla! Bırak, balık, bırak. Ben gü- lünç bulmuyorum. Hayır, balık, senin öyle harikulade bir mahzunluğun var ki! Biçare gözlerinle yüzüme bak- tıkça hüngür hüngür ağlayasım geliyor. Sen hiç konuş- muyorsun. Bir şey söyle, balık, lütfen! Ne olursa olsun, bir şey söyle. Varsın anlamsız olsun, ama söyle! Konuş, balık, dünya öyle korkunç sessiz ki! Konuş da bitsin bu büyük yalnızlık. N'olur aç ağzını, balık adam! Bütün gece, böyle ayakta durma. Gel. Otur. Şuraya, yanıma. Öyle uzakta durma, balık! Çekinmeden yaklaşabilirsin, nasıl olsa beni ancak bulanık görüyorsun. Gelsene! İster- sen yum gözlerini. Gel ve konuş ki bir şey çıksın ortaya. Sessizliğin dehşetini duymuyor musun?
44-45
İnsan var mı bu dünyada Kara çalmasın, kara çalınmasın Var mı mezara dost elinden incinmeden giden?
Sayfa 45
Peygamber olsan ne ki bunca tuza­ğa? Ben de öldüm ve gömüldüm bir dedikodu tümseğine, rahat var mı sanırsınız burada? Şunu derim ki, dünyada ya­şayan tek bir kişi bile kaldıysa ölüm kurtuluş değil dediko­dudur nihayette.
Reklam
... ama zaten insan tuhaf bir yaratık değil mi? Ölümle üremeye; yani sonu olan ile sonsuz arasındaki bağı bilinçaltı bir dürtü ile sezmek doğamızda var herhalde ve bize birincisini hatırlatan şey, ikincisinin peşine düşmemize yol açıyor.
Sayfa 90 - PegasusKitabı okudu
Sevgiliye kavuşmak ele geçer mi acaba? Yüksek dağlar ve korkunç tehlikeler var arada!
Aşkın üstesinden gelmek için bir gerilla taktiği var mı acaba?
Sayfa 157 - DomingoKitabı okudu
"Anımsadığım tüm sözcükler anımsayabildiğim tek bir sözcüktü: Yara! Ortak yara, yeşil yatak ve zaman dışı, bitmeyen, zavallı saldırganlık. Bana saldırırken kendi yarasını okşadı, benim onda açtığım yarayı, o güzel kızıllık... Sahiciliğimi sorgularken, kendi sahiciliğini, yeryüzünün sahiciliğini ağlayarak sordu: var mı? Deli önerdi, öneriyordu, önerecek: geğirerek yazıyorum şimdi, “gel, sıkıyorsa gidelim ve bir kumda oynayalım, netlik ben buna derim!” Söyledi ve dinlendi, bir değil üç kadın kulağı, üç kadın parmağı boyunca. Onun için o kadar emin, güvenli ve küstah, istediği üç parmak ve onun mesafesi!"
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.