Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geceleri sabahlara kadar okumayayım da ne yapayım? Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerim. Çünkü, bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. O vakit bu çıplak ve yalçın oda, gerçek dünyadan daha geniş, daha ferahlı bir âlemin munis, sevimli ve her biri sihir ve füsunla yoğrulmuş mahlûkları ile dolmağa başlar.
Sayfa 21
"Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz
Sayfa 383 - İletişim Yayınları - 22. Baskı/2012Kitabı okudu
Reklam
Güç İstenci
Tarihte bütün filozoflar yaşamın anlamını farklı bir davranış biçiminde bulmuşlardır. Mesela, bir Buda yaşamın anlamını kişinin kendi isteklerini dizginlemesinde bulurken Darwin ise üreme mücadelesinde bulmaktadır. Spinoza, yaşamın anlamını panteizmde bulurken herhangi bir dindar düşü- nür, sahip olduğu iradeyi, kendisinden öte bir varlığa
Sayfa 130
Geceye Ve Şiir Severlere Armağan Ediyorum
34. Yorgun düştüm yüreğim, en çok da kendime esir düştüm. İnsan her savaştan sağ çıkamayabilir. Hatta tüm mücadeleler içinde insanın en zor savaşı, Kendiyle olandır. İnsan bazen asil bir savaşçı, Bazen rezil bir ortalık karıştırıcısı. Bazen iyi bir muharebe ustası, Bazen bir köleden fazlası. En çok yorulanın, en çok düşünen olduğunu
Sayfa 43 - Ahmet TaşKitabı okudu
“Peki, diyordum kendime, bir iş buldun. Ömür boyu işte mi çalışacaksın? Bu yüzden banka soyuyordu insanlar. Yapmak zorunda kaldıkları işler küçük düşürücüydü. Neden Allahın cezası bir konser piyanisti ya da yargıç değildim? Çünkü eğitim gerekiyordu ve eğitim parayla sağlanıyordu. Ben bir şey olmak istemiyordum zaten. Ve bunda fevkalade başarılıydım.”
"Bir kitap okumuştum. Adını hatırlamıyorum. İçinde bir domino teorisi vardı. Domino taşlarını bilirsin. Önce özenle dizilirler sonra tek bir fiskeyle hepsi teker teker yıkılır. Ancak romandaki hikayede domino taşlarından oluşmuş zincirin iki tarafına da aynı anda dokunuluyor. Ve zincir aynı anda iki taraftan yıkılmaya başlıyor. Zincirdeki domino taşı sayısı tek. İki uçtan birbirini yıkarak ilerleyen taşlar tam ortadaki taşın iki yanına da aynı anda çarpıyor. Ortadaki taş aynı anda, aynı güçte iki darbeyi, iki tarafından aldığı için ayakta kalıyor. Bütün yıkılmış taşların arasında tek başına duruyor. Domino taşlarından oluşmuş zincirin bir ucu geçmiş, diğer ucu gelecek. Yıkılıyorlar teker teker ve şimdi ki zaman kalıyor ayakta. Geçmiş ve gelecek sıkıştırdığı için, ayakta kalan sadece şu an. Şimdiki zamana mahkum olmuş insanlar. Hareket edemeyen o domino taşı gibi felç geçirmiş insanlar. Geçmiş, anılarla zihnimde, gelecekse tahminlerimle zihnimde. Hepsi acı dolu. Hepsinde kırılan hayaller var. Her saniye içimde hissettiğim geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekle dolu aklımla donup kaldığımı görüyorum. Bütün heykeller gibi ben de sadece zaman içinde hareket ediyorum. Yani yaşlanıyorum. Elimden başka bir şey gelmiyor. Tabiî her anın içinde üç zamanında yaşayarak yaşlanıyorum ve bu beni delirtiyor. İnsanın üç zamanlı bir canlı olmasından nefret ediyorum. Aynı anda geri, park ve ileriye takılmış otomatik vitesli bir arabanın motoru ne gürültü çıkarabilirse, bin katını ben her saniye aklımda duyuyorum. Gelecek, geçmişin merhametine kalmıştır ve insan, ikisinin arasında bir kurbandır."
Sayfa 58
Reklam
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Ve hiç bir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim. Sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur."
Sayfa 115Kitabı okudu
Gitgide alışıyorum sana.... Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz... Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin... Yanımda olduğun zamanlar; Sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, Alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun... Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan... Alışkanlıklar daima korkutur beni... Düşün ki ben yaşamaya bile
Everest Yayınları
SIRADANLIĞIN SIRADIŞILIĞI
Anne ve babanızın cinsel birleşmesi sonucu sizin doğma olasılığınız yaklaşık olarak yüz milyonda birdir. Aynı şey anne veya babanız için de geçerlidir. Yani büyük anne ve büyük babanızın cinsel birleşmesi sonucu annenizin veya babanızın doğma olasılığı yine yüz milyonda birdir ve aynı şey, büyük anne veya büyük babanız için de geçerlidir. Bu
Sayfa 178
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.