Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
~ Her insanın içinde Yarada'nın esmaları, özellikleri , sırları vardır. Herkeste bir tanesi daha baskındır . Önemli olan senin o esmayı bulup uyandırman ve ruhunu dengeye sokman. İşte o zaman bu dünyaya gelme amacını da keşfedeceksin...
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm
Reklam
Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl. Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
Nedense çok kötü şeyler olduğunu düşünüyordum. Bu kadar gizem ve kasvetli bir hava olması normal değildi. Çalışanlar hiçbir şey bilmeseler de sanki bir şeylerden korkuyor gibiydiler. Hepsinin rengi atıyordu ben gidince. Arada uğrayıp bir şey bulup bulamadıklarını soruyordum. Cevap alamayacağımı anlayınca gitmeyi de bıraktım. Sanki bir efsane biliyorlarmış da bana anlatılmıyormuş gibi hissediyordum her seferinde. Bunları düşündüğümde yine sonuçsuzluk beni yormuştu artık. Nereye bakacağımı, kime soracağımı bilmeden bir boşlukta sürüklenmek gibiydi. Çevremdekilerin söylediği yoluna bak, geleceğin için uğraş demeleri de ayrıca moral bozucu etkenlerdendi. Bir insan nereden geldiğini, ailesini, geçmişini bilmek istemez miydi? Ağaç kovuğundan çıkmadığıma göre bütün bu bilgiler mevcut ama sadece ben ulaşamıyordum. Gerçekten boşlukta, hiçlikte kalıyordu insan. Hayat herkese zor ama bana daha çok manasız geliyordu. Bir hiçken neyin değeri olabilirdi ki. Ben sadece ben varım zamanın birinde dünyaya inmiş ve kaybolmuştu sanki. #Kitaptan #Alıntı:
Çünkü sevmemek hemen hemen cinayet gibidir.
En büyük derdim seni sevmem, senin ise beni sevmemen. Hakkındaki bu hükmünün manasını, mahiyetini anlamaya, sebeplerini bulup çıkartmaya çok çalıştım. Kendime bakıyorum, beraber geçirdiğimiz hayatı, bildiğim, hatırlayabildiğim her şeyi yokluyor, araştırıyor fakat bir başlangıç, bir ipucu bulamıyor, bu bahtsızlığa sebebiyet vermek için ne yapmış olduğumu bir türlü hatırlayamıyor, kestiremiyorum. Hakkımda yanlış, hiç de insaflı olmayan bir kanaatin var muhakkak ki, bana değil, şekilleri tahrif eden bir aynadaki aksine bakarak bu kanaate varmışsın. … Fakat dinle ; asıl söylemek istediğim şu: Sen benim için daha az da kıymetli olsan, senden daha da az hoşlansam, seni daha da az takdir etsem yine de seni hudutsuz seviyorum zannederdim, sana karşı alakasız olmak gibi korkunç bir vakıayı kendime dahi hissettirmezdim… Kalbim bu hakikati benden gizlerdi çünkü bence sevmemek hemen hemen cinayet işlemek gibidir ve ben, her kim olursa olsun, bu derece feci bir darbe indirecek kuvveti kendimde asla bulamazdım.
Sayfa 421Kitabı okudu
Ah benim elleri kitap kokan sevgili dostum…
Sevgili dostum... Bugün yokluğunun yüzüncü günü. Geçen yüz gün boyunca seni aramadığım yer kalmadı. Sen kitapları çok severdin ve ben de bu yüzden ilk olarak seni kitaplarda aramaya başladım. Belki yemyeşil kırlardan koparılmış ve kitabın arasında kurutulmuş masum bir papatya gibi sen de bir kitabın sayfaları arasında kalmışsındır. Belki de çok
Sayfa 47
Reklam
Suaygırları kendi güneş kremini nasıl salgılıyor?
Eski çağlardaki insanların suaygırınin derisinden sızarken gözlemlediği sıvı gerçekten de kana çok benziyor; ilk gördüğümde ben de fena inanmıştım. Ama bu kan değil; alakası bile yok. Kırmızı yapışkan sıvı, hayvanın kalın derisinin altına tıkıştırılmış özel bezlerden salgılanıyor. Yıllarca suaygırını serin tutmak için yapışkan kırmızı ter görevi gördüğü düşünülmüştü. Ancak kısa bir süre önce, bilim insanları bunun çok daha önemli bir iş başardığını keşfetti. Yapışkan sıvının kana benzer görüntüsü, kırmızı ve turuncu pigmentlerin eseri; kararsız polimerler önce şeffaf olsa da UV ışığını emip yansıttıkca şekil ve renk değiştiriyorlar. Bu oldukça kullanışlı bir yöntem çünkü suaygırı aslında kendi güneş kremini salgilamis oluyor: Devamlı yakıcı Sahra Altı güneşine maruz kalan devasa, tüysüz bir memeli için yenilikçi bir evrimsel adaptasyon. Yapışkan sıvının antibakteriyel maddeler icerdigine de inanılıyor, işte bu yüzden suaygırı kendi diskisiyla dolu suyun içinde debelenmekten hoslanmasina rağmen savaş yaraları neredeyse hiç enfeksiyon kapmiyor. Ayrıca sinekler kaka partisine düşkün olmalarına rağmen suaygırını genelde yalnız bırakıyorlar; yani bu süper yapışkan, böcek kovucu da olabilir.
Sayfa 244 - DomingoKitabı okudu
Savaşı ve içinde ne varsa hepsini reddediyorum... Ben savaş var diye üzülmüyorum... Ben kaderime razı olmuyorum... Ben bu konuda sızlanıp durmuyorum... Onu olduğu gibi reddediyorum, içindeki insanlarla birlikte, onlarla, onunla hiçbir alışverişim olsun istemiyorum. İsterlerse dokuz yüz doksan beş milyon kişi olsunlar ve ben tek başıma kalayım, yine de haksız olan onlar, Lola, haklı olan da benim, çünkü ne istediğini bilen bir tek ben varım: ben artık ölmek istemiyorum.
Sayfa 84 - Yky
“Zenciler prensesi olacağım. Hayat işte asıl o zaman başlayacak” Pippi Uzunçorap Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum. Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum. Bir bıçağın gereksiz
Monna Rosa (1952)
Monna Rosa, siyah güller, ak güller Geyvenin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Monna Rosa siyah güller, ak güller Ulur aya karşı kirli çakallar Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Sayfa 18 - Diriliş Yayınları 30. Baskı 2017Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.