160 syf.
10/10 puan verdi
Vatan, altından kıymetlidir.
Çok etkilendiğim, ve gözyaşlarıyla okuduğum bir kitaptı… Dedemden kalan bir hatırat, bir mektup okumuş gibi hissettim. Okuyun, okutun bu kitabı… Vatana ve millete bağlılığı daha 21 yaşında şehit olan İbrahim Naci’nin bu değerli günlüğünden öğrenelim, ve öğrensin herkes… *** Vatan toprağını kanlarıyla sulayan bütün kahraman ve aziz şehitlerimizi
Allahaısmarladık
Allahaısmarladıkİbrahim Naci · Yeditepe Yayınevi · 2021450 okunma
Nefsin tabiatını şöyle izah etmişler. Şeytan köpek gibidir. Dışarıdan saldırır, fırsat bulursa ısırır. Hastalığını geçirir. Fakat nefis öyle değil. Kaplan gibidir. Ne yaparsan yap geri dönmez. Mutlaka, neticeyi alana kadar işin üstüne gider. Üstelik hilebazdır. Ömrü boyunca kendini gizleyerek, ibadetine, taatine karışmayarak, son anda dediğini yaptırıp Allah korusun insanın imansız gitmesine sebep olacak kadar tehlikelidir. Tek çare tanımak, hilelerine karşı uyanık olmak ve kurtulmuş olanlarla beraber olmak.
Reklam
Münafıklar ve çarpık kafalı sapıklar, Resûlullah efendimizin çok evliliğini dün ve bugün tenkid konusu yapmışlar ve yapmaktadırlar da... Hz. Muhammed'i şehvetine tutkun bir insan gibi göstermeye kalkışmak kimsenin kârı değildir. Bilindiği gibi Peygamberimiz yirmi beş yaşına kadar hiç evlenmemişti. İçinde yaşadığı bölge ikliminin ve toplumun durum ve yaşayışı göz önüne getirilecek olunursa, onun bunca zaman tertemiz bir hayat sürmesi, şehvetine düşkün olmadığını gösterir. Yine yirmi beş yaşından elli yaşlarına yakın uzun bir zaman nâmûs ve dürüstlüğü ile kendisinden yaşça çok büyük olan Hz. Hatice ile evlilik hayatını sürdürmüş oluşu ve akabinde 4 -5 sene yine büyük bir iffet duygusu içinde bekâr yaşamış olması da onun şehvet düşkünü olmadığını gösterir. Peygamberimizin çok kadınla evliliği elli üç yaşında iken başlamıştır. Bu dönemden sonra da şehevi arzu ve isteklerin durakladığı bu yaşlarda bir insanın hele Peygamberliği evrensel olan en son Peygamber Hz.Muhammed (S.A.V.)'in çok kadınla evlenmesi, nefsânî arzularının esaretine girmek ile izah edilemez; tersine burada birçok hikmetler aranır ve aranmalıdır da. Hz. Muhammed (S.A.V.)'in söz ve hareketleri, durum ve tutumları, dâima ilhamını dinden alırdı. Ne söylerse, ne yaparsa Allah emrine uygun olurdu. Bu nedenle Peygamberimizin söz ve hareketleri bizim için uyulması gereken bir kaidedir.
Bir hedef bulunuyordu Siddhartha’nın önünde, tek bir hedef: Arınmış olmak, susamalardan arın­mış, istemelerden arınmış, düşlerden, sevinçlerden, acılardan arınmış. Ölerek kendinden kurtulmak, ben olmaktan çıkmak, boşalmış bir yürekle dingin­liğe kavuşmak, benliksiz düşünmelerle mucizelere kapıları açmak, işte buydu onun hedefi. Ben tümüy­le saf dışı bırakılıp öldürüldü mü, gönüldeki tüm tutku ve dürtülerin sesleri kısıldı mı, işte o zaman gözlerini açacaktı en son şey, varlıktaki artık Ben ol­mayan öz, o büyük giz.
114 syf.
9/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Takdire şayan
Peyami Safa'dan okuduğum ilk eser fakat son olamayacak... Yazım dili, akıcılığı, üslubu ve olaylarıyla beni çok içine çeken bir kitap oldu birkaç saate hemen bitti. Ayrıca romanın otobiyografi özelliği taşıması da beni kitaba bağlayan unsurlardan. Hasta gencin konuşmaları -iç konuşmaları- inanılmaz güzel aktarılmıştı. Evet bu kadar büyük bir hastalık geçirmeyenler her şeyi anladıklarını iddia edemezler buna katılıyorum, fakat şunu da eklemek isterim her şeyi anlamış olsalar bile kimse bu kadar güzel ifade edip bu kadar güzel satırlara dökemezdi... Ve sonuda tahmin ettiğimden güzel bitti sonunu sevdim. ! Sayfa 100de şöyle bir kısım var, 'Allah gibi, kuvvetini göstermeden kuvvetli duruyorlar.' Buradaki ifade elbetteki kötü değil ancak duvar gibi bir varlığın yüce Allah'a karşı benzetme ve betimleme yapılması hoşuma gitmedi, rahatsız olduğum için söylemeden geçemedim. İyi okumalar. :)
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1937)
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1937)Peyami Safa · Ötüken Neşriyat · 0109 okunma
7 Temmuz 1994'te, ölümünden bir gün önce, Başkan Kim İl Sung, işlerle meşguldü. Sabah, ülkenin yeniden birleşmesiyle ilgili bir belgeye son imzasını attı ve ardından sel kontrol önlemlerini yönetti. Öğleden sonra dış işleri ve ağır yağ ile çalışan bir enerji santralinin inşasını yönlendirdi. Akşam geç saatlere kadar, akşam yemeğini bile unutarak işine dalmıştı. “Lider baba, akşam yemeği yemelisiniz,” dedi bir yetkili, Başkan’ın sağlığı için endişelenerek. “Nedense iştahım yok. Belki biraz daha çalışmak iştahımı açar.” “Bir öğünü atlarken nasıl çalışabilirsiniz?” “İlginiz için teşekkür ederim,” dedi Başkan, yumuşak ama kararlı bir sesle. “Ancak, biliyorsunuz ki halkın iyiliği için yapmamız gereken dağlar kadar iş var. Eğer dinlenirsem, Yüce Komutan Kim Jong İl'in omuzlarına daha fazla yük biner. Ülkenin tüm büyük ve küçük işlerinden sorumlu olarak muazzam bir iş yapıyor. O, halk için gece gündüz çalışırken bir an bile dinlenemem.” Yaz gecesi derinleşiyordu, ama 82 yaşındaki Başkan, belgeleri okuyup telefon görüşmeleri yaparak işine dalmıştı. Bu, onun hayat boyu adanmışlığının son programı oldu. Sonradan Kim Jong İl, onun Parti ve devrim, ülke ve halk için nasıl kendini adadığını hatırladı. "Büyük lider, parti ve devrim, ülke ve halk için enerjik bir şekilde çalışırken ofisinde vefat etti. Bir şehit olarak öldü. Ölümünden önce bütün işlerini bitiren dünyadaki tek liderdi. Bu bakımdan da o yaşayan en büyük insandı."
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.