Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Ortalama 15 günde bir yapacağınız özel banyonuzun ardından, vücudunuzun bütün bölgelerine yapılacak olan masajdır. Her hangi bir nemlendirici krem ile birlikte, susam yağı ya da kekik yağının vücuda uygulanması, teninizin dirileşip gerginleşmesini sağlayacaktır. Bu işlem için, 30 dakika ayırın. Önce bütün vücudunuza susam yağı ya da kekik yağını uygulayın ve 1, 2 dakika bekleyin. Yağ, cildiniz tarafından emilmeye başlayacaktır. Ardından 8, 10 dakika vücudunuza fazla sert olmayan derecede, daha çok ovma pozisyonuyla masaj uygulayın. Bu işleminizin ardından, susam yağı ya da kekik yağı teniniz tarafından tamamen emilmiş olacaktır. Masajın son safhasını, herhangi bir nemlendirici kremle tamamlayın. Bu işlem teninize bebeksi bir yumuşaklık kazandıracaktır. En önemlisi ise; gözenekleri tamamen açılmış, derisi gerginleşmiş ve kırışıklarla asla karşılaşmayacak bir vücuda sahip olacaksınız. Özel banyonuzun ardından düzenli olarak uygulayacağınız bu masaj, size en az 6 ila 8 yıl arasında daha genç bir görünüme kavuşturacaktır. Özellikle; göğüs bölgenizdeki diriliği ve göğüs kaslarınızın sıkılaşmaya başlayarak daha da dik bir yapıya kavuştuklarını, basenlerinizin ve poponuzun sıkılığını, bacaklarınızın iç kısımlarındaki daha diri ve gergin yapısını, masajı düzenli olarak uygulamaya başlamanızın 3. ayından itibaren göreceksiniz. Tabi bu masaj için; sevgilinizin ya da eşinizin mutlak yardımının gerektiğini unutmayın ve onu ikna etme yollarını düşünün.”
"Bir müddet önce gazeteye, kimseyi aramıyorum, biri beni bulsun istiyorum diye ilan vermiştim. Sonra büyük bir hata yaptığımı anladım, çünkü kaybolduğum yere insanların ulaşması imkansız" diye başlıyordu mektup, "insan en azından kendisi için harekete geçmeli, öyle değil mi? Bulunmayı beklememeli. Başkalarına sorarsanız, okumuş akıllı bir adamım ama emin olun zamanın akışına akıl sır erdiremiyorum. Babamın son fotoğrafına bakıyorum mesela: Otuz beşinde bir adam. Onun kişisel tarihinde o yaştan ötesi yok. Ne yaparsa yapsın benden yedi yaş küçük; zaman aktıkça daha da küçülüyor ama elleri ayakları hiç küçülmüyor. Ve nasıl bakarsam bakayım o fotoğraftaki adamı daha yaşlı biriymiş gibi görüyorum. Yazdığım gibi işte efendim, zaman konusunda aklım çok karışık. Velhasıl hayat beklemiyor, beklemek gibi bir derdi de yok. Biz onu anlayana kadar gelip geçecek" diye de devam ediyordu. Ve... "Öncelikle fotoğrafınızı değil, kalbinizi görmek isterim. Aynı nedenle, mektubuma kendi fotoğrafımı eklemedim. Olur da kalbimi severseniz, elbet yüz yüze görüşürüz" diye sona eriyordu.
Sayfa 12 - Yapı Kredi Yayınları (İçler Dışlar Çarpımı)Kitabı okuyor
Reklam
𝗸͏𝘂͏𝘇͏𝗲͏𝘆͏𝗯͏𝗮͏𝘁ı ͏𝗸͏𝘂̈͏𝗿͏𝗱͏𝗶͏𝘀͏𝘁͏𝗮͏𝗻 ͏𝗱͏𝗶͏𝗺͏𝗶͏𝗹͏𝗶̂/͏𝘇͏𝗮͏𝘇͏𝗮͏𝗹͏𝗮͏𝗿 ͏𝗵͏𝗮͏𝗸͏𝗸ı͏𝗻͏𝗱͏𝗮: Son yıllarda Batı'da ve Türkiye'de, Kürdistan'ın bu antik bölgesini, Alevi inancına mensup olan ve Dımıli konuşan bu Kuzeybatı Kürtlerinin kafalarında ayrı bir kimlik yaratarak Kürdistan'dan koparmak ve burada bir "Zazaistan" yaratma doğrultusunda pek çok girişim gündeme gelmiştir. Hiç kuşkusuz ki bununla yapılmak istenen şey, Türkiye'de ki Kürt ulusal hareketini yok etmek olmasa bile, en azından onun gücünü azaltmaktır. Bingöl (Çebaxçur). Elazığ (Harput), Erzincan, Tercan ve İmranlı bu alt-bölgedeki önemli yerleşim merkezleridir. Merkezi ise Tunceli Şehri'dir.
Burhan Toprak'la bir gün (Sen) nehrinin bir köprüsü üzerinden geçerken, kendisine şu sözü söylediğimi hatırlıyorum: -Bir gün gelecek; bu makine dünyasının son buhranı kertesinde beklenen fikir kahramanı zuhur edecek ve kollarını açarak insanlığa seslenecek: “Ne yaptınız, mukaddes emaneti, ne yaptınız?”
Her hâlükârda bütün bu gizemli ve gergin durumun son perdesinin yaklaştığını seziyordum.
Ne yana dönsem siyah, sessiz, bitkin ve ırak Kalbe dokunduğunda her akşamüstü ölüm Kırıldı hüzne karşı taşıdığım son mızrak Meçhul bir mimar yıktı içimin sarayını Gözlerine bakınca geceye küstü ölüm Göğümden aldı bahar güneşini, ayını
Reklam
Peki o halde beni tamamen başarısızlığa uğrattılarsa tüm bu soruların faydası nedir? Belli ki meslektaşlarım benden daha akıllı köpekler ve bu yaşama katlanmak için başka harika yöntemlerden faydalandılar; ancak bu yöntemler, kendi deneyimlerime bakarak söyleyecek olursam, belki bir nebze yardımcı olsalar, biraz huzur verip yatıştırsalar, dikkati başka yöne kaydırsalar da bütününde aslında benimki kadar etkisizler; çünkü nereye bakarsam bakayım ortada bir başarı göremiyorum. Zaten korkarım ki gerçek meslektaşlarımı tanımama yardımcı olacak en son şey başarıdır.
Sayfa 126Kitabı okudu
Türk yakın tarihi ve çağdaş ulusal bilinç Çanakkale’de yurdu savunan ve etten kaleler haline gelen askerlerin, o gördüğümüz muazzam şehitliği dolduran muhterem insanların kanlarıyla örülmüştür.
“İnsanoğlunun öyle zayıf yanları vardır ki, ne para, ne güç, ne ilişkiler, hiçbirinin yararı dokunmaz. Bir kadına âşık olursunuz, onun mutlu olması için neyiniz var neyiniz yoksa ayaklarına serersiniz, gerekirse canınızı bile vermeye hazırsınızdır ama o tutar sizi en yakın arkadaşınızla aldatır. Hem de herkesin gözü önünde, sanki size nispet yapar gibi. İki yerden yaralanmışsınızdır; sevdiğiniz kadın ve en yakın arkadaşınız, bıçaklarını çekip hiç düşünmeden yüreğinizin en hassas yerinden vurmuşlardır sizi. Büyük servetinizin, dağları yerinden oynatan gücünüzün artık hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Yaralı yüreğiniz, paçavra edilmiş şahsiyetinizle öylece kalakalırsınız. Belki insanlar yüzünüze bir şey söylemez ama siz sırtınızı döner dönmez başlarlar dedikodulara. Artık hayatınızı mahvetmekten başka seçeneğiniz yoktur. Bu adi, bu riyakâr dünyadan kendi başınıza çekip gitmekten başka bir şey gelmez elinizden. Ben de bunu yapıyorum işte. Genç yaşımda bana gülen şansımın feleğin küçük bir çelmesiyle tümüyle değiştiğinin farkındayım. Her şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağını görüyorum. Bu yüzden artık benim için bir cehennem azabına dönen hayatıma son veriyorum. Kimseye kırgın degilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum.”
“Son aşkımdır bu -sen- ve son çile, Günümün son fecri, sonu artık.”:::!!!
Sayfa 26
Reklam
… ,zamanın uzunluk ya da kısalığının mutlak olmadığı konusunda hiçbir kuşkum bulunmuyor. Belki on bir yıl, iki asırdan çok uzundur. … Peki zaman mı durmuştu, yoksa kitaplar mı ve birbirinden ayırmada güçlük yaşıyoruz. Halbuki biz, bu son on bir yılımızda kaç ders kitabı değiştirmiştik; hızla eskitiyorduk. Peki zamanı mı kendimizi mi; yine birbirinden ayıramıyoruz. Zamanın hızını, eskitme hızımızdan çok ayrı düşünemiyoruz. Başka imkanımız yoktur, demek istiyorum.
" Bambaşka bir hayatta yeniden karşılaşsak, seni yine tanırdım. Zifiri karanlıkta bile tanırdım, ben dilsiz sen sağır olsan bile. Seni farklı bir vücutta tanırdım, farklı bir zamanda, farklı bir yüzde... Ve tüm hayatlarda seni yine severdim, gökyüzündeki son yıldız unutulana kadar. " -Sercan-
Unutmamak gerekir ki, en tehlikeli yanlış doğruya en yakın yanlıştır.
Sayfa 295Kitabı okudu
Yine de bana karşı çıkabilir ve şunu sorabilirsiniz: İyi de, bu işin çok fazla çaba gerektirdiğine, hatta kişinin teyzelerini öldürmesine bile neden olabileceğine, öğle yemeklerine kesinlikle geç kalmasına neden olduğuna ve bazı çok değerli öğretim üyeleriyle boğaz boğaza getirebileceğine inanmanıza rağmen, neden kadınların kitap yazmasına bu kadar önem veriyorsunuz? Size şunu itiraf etmeliyim ki, beni kısmen bencilce olan birtakım duygular motive ediyor. Eğitimsiz İngiliz kadınlarının pek çoğu gibi ben de okumayı seviyorum. Öyle ki, birkaçını birlikte okumaktan da çok hoşlanıyorum ama son zamanlarda okuma alışkanlığım bir miktar tekdüzeleşti. Tarihle ilgili olanlarda çok fazla savaş var; biyografilerin neredeyse tümü büyük adamlar hakkında; şiir deseniz, gittikçe kısırlaşma eğiliminde ve kurmaca edebiyat ise — ama size modern kurmaca edebiyat eleştirmeni olarak da beceriksiz olduğumu sergilemiş bulunmaktayım — o yüzden, o konuda başka bir şey söyleyecek değilim. O nedenle sizlerden, konu ne kadar önemsiz ya da kapsamlı gibi görünse de asla duraksamamanızı ve olabilecek her türden kitap yazmanızı isteyeceğim.
Farklı cinslerin ve farklı niteliklerin birbirine karşı kışkırtılması, bütün bu üstünlük iddiaları ve üstün olmama yakıştırmaları, insanlığın “taraflar”a bölünmüş olduğu ve bir tarafın diğer tarafı yenmek zorunda olduğu inancı, ya da bir kürsüye çıkıp da Müdür beyin elinden gösterişli bir kupa almanın müthiş bir önem arz etmesi, olsa olsa
Sayfa 136Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.