Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Altın Buzağı
Musa üç tektanrılı dinin inananları için İbrahim'den bile daha uygun bir rol modelidir. İbrahim ilk resul olabilir ancak eğer Yahudiliğin ve ondan türeyen dinlerin fikri kurucusu olarak birisinden bahsedilecekse o kişi Musa'dır. Altın buzağı olayı bölümünde, Musa Tanrıyla sohbet etmek ve Tanrının oyduğu taş tabletleri almak için ücra
Rasathane'nin Yıktırılması (1580)
16. yüzyılın en büyük astronomi alimlerinden Takiyüd­din, 1570'te İstanbul'a gelmiş ve daha sonra Sultan İkinci Se­lim tarafından müneccimbaşılığa getirilmişti. Takiyüddin, Üçüncü Murad döneminde padişahla görüşmesinde takvim hazırlamakta Uluğ Bey Zic'inin yeterli olmadığını ve yeni bir zic hazırlamak için bir rasathaneye ihtiyaç olduğunu söyledi. Müneccimbaşının bu talebine olumlu cevap veren padişahın emriyle İstanbul'da ilk rasathane yani gözlemevi 1577'de Top­hane sırtlarında kuruldu. Osmanlı yönetimi, rasathaneyi maddi ve manevi olarak destekliyordu. Ancak 1578'de İstanbul' da baş gösteren veba salgını herşeyi tersine çevirdi. Gözlem yapmanın uğursuzluğu ve felaketlerin kaynağı konuşulmaya başlandı. Bunun üzerine rasathane Üçüncü Murad'ın emriyle 1580 Ocağında Kaptanı­ derya Kılıç Ali Paşa tarafından yıkıldı.
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
Masonluk, Nostradamus, Kanlı Kontes...
(Kara Büyücü, İblis’in Peygamber'i Crowley'in ilhamları)_ _Abrahadabra; Ra-Horus’un Peygamberi. _Ölüm, köpekler içindir. _Düşkünleri ve mutsuzları ezin. Bu aptal insanların dertlerine azıcık bile endişelenme sakın. _Bir dilenci sefaletini asla gizleyemez. _Lütuf yok. Suçluluk yok. Tek kanun: İstediğini Yap. _Hayvan gibi olma,
Hz. Ömer, Ebû Ubeyde ile beraber birkaç gün Tebuk'ta (Serğ köyünde) kalıp, sonra Şam'a gideceklerdi. Ama bu ara bir haber ulaştı Halife'ye. Şam illerinde müthiş bir veba salgını yayılmaya başlamıştı. Halife Ömer, sahâbe ile istişare ederek Şam'a gitmeden Medine'ye dönme kararı aldı. Ebû Ubeyde o teslimiyet abidesi Hz. Ömer'in geri dönme kararına biraz içerlemişti. Hz. Ömer'e dedi ki; "Ey Mü'minlerin emiri! Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" Bunun üzerine halife Ömer, hepimize temel bir ölçü olacak sözünü söyler: "Ey Ebû Ubeyde! Ben Allah'ın kaderinden, yine Allah'ın bir başka kaderine kaçıyorum." Hz. Ömer, bu meselenin daha iyi anlaşılması için bir de örnek verir: "Ey Ebû Ubeyde! Şimdi söyle, senin bir miktar develerin olsa ve karşında iki farklı toprak olsa. Bu topraklardan biri yeşillikleri bol, diğeri ise kupkuru ise sen bu develerini alıp otlağı bol bir yerde oflatsan Allah'ın kaderi ile bu işi yapmış olur musun? Yok, develerini alıp çorak toprağa gitsen yine kadere göre hareket etmiş olur musun?" Hz. Ömer, bu örneği ile kaderin ne olduğunu da bir yönü ile izah etmiş oluyordu. Aslında kader,Allah'ın varlık âlemine koyduğu yasası idi; insan da kendine verilen irade ile bu yasanın gereklerini yerine getirecekti. Böyle olduğu için Hz. Ömer, kaderden başka bir kadere gittiğini söylüyordu.
Sayfa 125 - (Ibn Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 283)Kitabı okudu
Şam illerinde müthiş bir veba salgını yayılmaya başlamıştı. Halife Ömer, sahâbe ile istişare ederek Şam'a gitmeden Medine'ye dönme kararı aldı. Ebû Ubeyde Hz. Ömer'in geri dönme kararına biraz içerlemişti. Hz. Ömer'e dedi ki: "Ey Mü'minlerin emiri! Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" Bunun üzerine halife Ömer, hepimize temel bir ölçü olacak sözünü söyler: "Ey Ebû Ubeyde! Ben Allah'ın kaderinden, yine Allah'ın bir başka kaderine kaçıyorum.."
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Şam illerinde müthiş bir veba salgını yayılmaya başlamıştı. Halife Ömer, sahâbe ile istişare ederek Şam'a gitmeden Medine'ye dönme kararı aldı. Ebû Ubeyde o teslimiyet âbidesi Hz. Ömer'in geri dönme kararını biraz içerlemişti. Hz. Ömer'e dedi ki "Ey Mü'minlerin Emiri! Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" Bunun üzerine halife Omer, hepimize temel bir ölçü olacak sözünü söyler: "Ey Ebû Ubeyde! Ben Allah'ın kaderinden, yine Allah'ın bir başka ka- derine kaçıyorum." “Bir yerde veba salgınını duyarsanız, sakan oraya gitmeyiniz. Bulunduğunuz yerde salgın yayılmış sa, sakın oradan da dışarıya çıkmayınız." Buhâri, Tib, 30; Müslim, Selam, 98.
Sayfa 172Kitabı okudu
"Şam illerinde müthiş bir veba salgını yayılmaya başlamıştı. Halife Ömer, sahâbe ile istişare ederek Şam'a gitmeden Medine'ye dönme kararı aldı. Ebû Ubeyde o teslimiyet âbidesi Hz. Ömer'in geri dönme kararını biraz içerlemişti. Hz. Ömer'e dedi ki "Ey Mü'minlerin Emiri! Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" Bunun üzerine halife Ömer, hepimize temel bir ölçü olacak sözünü söyler: "Ey Ebû Ubeyde! Ben Allah'ın kaderinden, yine Allah'ın bir başka kaderine kaçıyorum."
Tarihteki tek veba salgını olmamasına rağmen 1347'den sonraki dört yıl içerisinde Avrupa nüfusunun üçte birini öldüren salgın kuşkusuz en meşhur vakadır. İpek Yolu üzerinden yayıldı ve (buraya Moğollar tarafından getirildiği muhtemel olan Kırım'dan İtalyan tüccarlar tarafından kıtaya taşındı. İlk taşıyıcılar sıçanlar üzerindeki pirelerdi fakat aynı zamanda hava yoluyla da bulaşmış olabilir. Salgının üzerine kıtlıklar da eklendi.
Allah'ın kaderinden, yine Allah'ın bir başka kaderine kaçıyorum.
Şam illerinde müthiş bir veba salgını yayılmaya başlamıştı. Halife Ömer, sahâbe ile istişare ederek Şam'a gitmeden Medine'ye dönme kararı aldı. Ebû Ubeyde o teslimiyet âbidesi Hz. Ömer'in geri dönme kararını biraz içerlemişti. Hz. Ömer'e dedi ki "Ey Mü'minlerin Emiri! Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" Bunun üzerine halife Ömer, hepimize temel bir ölçü olacak sözünü söyler: "Ey Ebû Ubeyde! Ben Allah'ın kaderinden, yine Allah'ın bir başka kaderine kaçıyorum."
Sayfa 189Kitabı okudu
Reklam
Fakat 430 yılında Atina'nın başına Spartalıların saldırılarından kat kat beter bir felaket geldi: Doğudan Pire yoluyla geçtiği anlaşılan veba salgını Atina surlarının gerisinde üst üste oturan halk arasında pek çabuk yayılarak büyük tahribat yapmaya başladı. Salgın Atina'da bütün şiddetiyle tam iki yıl (430/29) sürdü. 427/26 da tekrar geri geldi ve Attika halkının üçte birini götürdü. Donanma erlerine de sıçrayan bu hastalık yükünden ümitsizliğe düşen Atinalılar Perikles'in fikrini almaksızın Spartalılara barış teklif ettiler, fakat onlar kabulüne imkan olmayan ağır koşullar ileri sürünce savaşı sürdürmeye karar verdiler. Fakat bu karardan sonra harp sorumluluğunu Perikles'e yükleterek onu devirdiler, hatta 50 talent ödemeye mahkum ettiler. Bir süre sonra, Potideia'nın düşmesi üzerine tekrar iktidar mevkiine gelen Perikles 429 da aynı hastalığa tutularak öldü (429).
Sayfa 334Kitabı okudu
Veba Salgını
Hastalık büyük şehirde o kadar korkunç bir hal almıştı ki, Padişahın emri ile sur kapılarına konulan gizli memurlar, bir günde, her kapıdan 50 60 ile 300 arasında cenaze çıktığını tesbit etmişlerdi, şehir içinde gömülenler hariçti. Zamanın gümrük emini tarafından tanzim edilen bir ilmühabere göre, bir buçuk ay içinde İstanbul'da her gün 850 900 kişi ölmüş, ramazanda ise ölü sayısı 1200'e kadar çıkmıştı. Hastalığın en şiddetli hüküm sürdüğü semtler, bilhassa ayak takımının, bekar taifesinin kalabalık olduğu Tahtakale, Yemişden Bahçekapıya kadar olan sahil parçası, Galata ve Üsküdardı, buralardaki bekâr odaları birer veba yuvası halindeydi. Aslında, aynı zamanda birer fisküfücür ve haşarat yatağı da olduğundan, hüküm et ilk tedbir olarak bu bekâr odalarının yıktırılmasını emretti, odalar bir gün içinde yıkıldı, bu işe memur olanlar, tüyler ürpertici manzaralarla karşılaştılar: Ölenlerin çoğu, ayakdaşları tarafından sokaklarda yıkanıp birer tahta parçası üzerine konularak götürülüyordu, yıkılan odalarda, unutulmuş, kokuşmuş yüzlerce ölü bulundu, bunların arasında da bir çok uygunsuz gençler, fahişeler, bu fahişelerin beşikte çocukları görüldü.
Sayfa 18 - Doğan KitapKitabı okudu
Allah‘ın kaderinden yine Allah‘ın bir başka kaderine kaçıyorum..
Şam illerinde müthiş bir veba salgını yayılmaya başlamıştı. Halife Ömer sahabe ile istişare ederek Şam’a gitmeden Medine’ye dönme kararı aldı. Ebû Ubeyde o teslimiyet abidesi Hz. Ömer’in geri dönme kararına biraz içerlemişti. Hz.Ömer’e dedi ki: “Ey Müminlerin Emiri! Allah‘ın kaderinden mi kaçıyorsun?” Bunun üzerine Halife Ömer, hepimize temel bir ölçü olacak sözünü söyledi: “Ey Ebû Ubeyde! Ben Allah‘ın kaderinden yine Allah‘ın bir başka kaderine kaçıyorum.
Sayfa 163Kitabı okudu
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.