Kafka olmak gerçekten zormuş..Bile bile lades gibi.
Bense kısa bir zaman sonra, aniden, umarım acısız ve sakin bir şekilde toprağın altına gireceğim. Bu durumu hiç dert etmiyorum ama senin uzaklarda, hasta olman düşüncesine katlanamıyorum.
Kimi insanlar var, kısacık ömürlerine büyük anlam sığdırıyor. Örneğin Atatürk, vefat ettiğinde yalnızca 56 yaşındaydı. "Hezarfen" yani bin bilimli olarak nitelenen Ulu Önder'in kısacık ömründen geriye yoktan var edilmiş bir ulus ve sayısız devrimle inşa edilmiş yeni bir devlet kaldı. Dünya tarihine baktığımız zaman; ömürleri küçük, kendileri büyük insanların ilham verici hikâyelerine de rastlıyoruz. Kimi insanlar da var ki, ne kadar yaşasalar da kimseye bir faydaları dokunmuyor. Konu da bu ya: Anlamlı bir hayat yaşadıktan sonra ne kadar yaşadığımızın bir önemi yok. Bana kalırsa insan yaşamının temel gayesi de bu kadar basit.
"İnsan tanımak istiyorsan, hastalan," derler. Sıradan günlerde insana candan davranıp, hastalandığında ya da dara düştüğünde uzak durmak namertliktir. İnsanların her türlü talihsizliğinde candan davranmak, ziyaretine gitmek, yardımda bulunmak gerekir. Minnet borcunuzun bulunduğu birine, ömrünüz boyunca asla soğuk davranmamalısınız. Böyle şeylerle insan tanırsınız. Genellikle, kendisi dara düştüğünde insanlardan yardım dilenen, sonra da hiç anımsamayan insanlar çoktur.