Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her zaman şu an olduğumuz kişiler değildik ama geçmişe dair anılarımız hepimizi yalancı çıkarabilirdi.
Hep kendisi kalarak gönül zenginliğiyle, Şakıyarak her sabahı her geceden Yüksekliğin derinlerine sürüp gitti babam Yükselterek vadilerini denizlerin, neşenin Acılarıyla sürüp gitti babam. Hor görüp tantanasını olmalı ve olacağın Duyguların yazgısı içre sürüp gitti babam; Onun kızgınlığı haklıydı yağmur kadar Onun acıması yeşildi başaklar kadar Yılın eylülleşen kolları uzatır Daha az bolluk, dosta düşmana Babamın aptala, akıllıya Ölçüsüzce sunduğuna kıyasla Üzüncü ekmek kadar doğruydu onu: Hiçbir yalancı yüzüne bakamazdı. Her dostu düşman kesilseydi O gülüp kardan bir dünya kurardı.
Reklam
Namlunun ucunda yalnızlık Hep kendimi vuruyorum Ne kadar yalancı dolmuş ortalık İçten içe acıyorum
Bir kitap kurduna hediye almak o kadar kolay ki. Kitaplarla ilgili herhangi bir şey aldığınızda sevinçten kafayı yiyorlar.
Sayfa 148 - Ren KitapKitabı okudu
Ailemin sevgisini ve güvenini hissetmek öyle gurur verici ki onların büyüyüp dönüştükleri insanları gördükçe boşuna yaşamadığımı hissediyorum.
Sayfa 117 - Ren KitapKitabı okudu
Reklam
Zehirli Terbiye
Çocukları sürekli eleştirip, onları yargılama suçlama ile çocuk yetiştirmeye, bazı pskologlar"zehirli terbiye" adını vermişkerdir. Zehirli terbiye eşitsizlik üzerine kurulmuştur; hükmeden ve hükmedilen vardır. Ana baba olmak çocuğa esir muamelesi yapmak için yeterli bir nedendir. Baba alkolik, yalancı, tembel ve ahlaks ız olsada , sırf baba olduğu için çocuklarını yargılamaya ve hükmetmeye hak kazanır. Ne kadar haksız olurlarsa olsunlar ana babaya her zaman, her konuda boyun eğilmelidir. Ailede yargılama ve suçlama oranına bakılarak zehirli terbiyenin ailede yer alıp almadığını anlarız. Sağlıksız ailelerde hakim olan zihniyet zehirli terbiyedir ve aşılama, kötüleme, yargılama suçlama kuralları baskındır. "Sersem, ahmak, manyak, sen ne bilirsin ki" nitelikleri sık sık duyulur ve aşağılayıcı lakaplar takılır. Zehirli terbiye çocuğun kendisine olan saygısını yok eder. İç dünyasını zehirler, kendisine güvensiz, başkalarını memnun etmek için yaşayan insanlar ortaya çıkarır.
Bir bilge şöyle demiştir: "Kiminle istersen dost ol, fakat şu üç kişiden sakın: Ahmak, çünkü o sana fayda vereyim derken zararına yol açar. Kaypak, çünkü uzun ve sıkı dostluğunuz sebebiyle sen ona tam güvendiğin anda o seni yüzüstü bırakır. Yalancı, sen ona bütün kalbinle güvenip bel bağladığın hâlde, o senin hayal bile edemeyeceğin şekilde sana suç isnat eder.
Arendt'e göre, Hitler sıradan bir yalancı değildir. O, büyük­lükleri ve bütünlükleriyle yeni bir gerçeklik üretebilecek ya­lanlar söylemeye yeteneklidir. Yeni bir gerçeklik icat eden kimse, alışılmış anlamda yalan söylemez.
Ne garip, insan ailesini kaybettiğinde çektiği acının asla azalmayacağını, artık hayatına devam etmenin imkânsız olduğunu sanır. Koca bir yara göğsünüze yerleşir ve her solukta acı verir. Bu eksilmeyen, kaybolmayan acı varlığınızın bir parçasına dönüşür ve öyle sıradan bir hale gelir ki normal olanın böyle hissetmek olduğunu düşünürsünüz. Acıya alışmak böyle bir şeydir.
Sayfa 114 - Ren KitapKitabı okudu
Reklam
Babamın adını duyduğumda her zaman olduğu gibi buruk bir hisle gülümsüyorum. Sevdiğiniz insanları yitirdiğinizde artık hayatın bir parçası olmadıkları için onlardan bahsetmek kolay olmuyor. Onları güzellikle anmanın sevinci, hasret duygusunun acısıyla birleşip tuhaf ve sancılı bir duygu bırakıyor geriye. Neşeyi de hüznü de aynı anda yaşatan. hangisinin nerede başlayıp nerede bittiğini söyleyemediğim bir duygu bu.
Sayfa 114 - Ren KitapKitabı okudu
Son bir iyilik daha yapacağım, diyorum kendime. Sonra da kendimi bir akıl hastanesine kapatır, hayatıma orada devam ederim.
Sayfa 110 - Ren KitapKitabı okudu
Mübarek (la ilahe illallah) sözü, insanın içindeki ve dışındaki, bütün yalancı ma'bûdları koğduğu için, nefsi temizlemekde, en faideli, en tesirli ilacdır.
"Unut deyince unutulmuyor, birisi boş ver deyince mucizevi bir şekilde geçmiyor yaşadıkların. O acı içini kemirip duruyor ve sen insanların çenesini kapamak için saçma sapan bir oyun oynamayı göze alacak hale geliyorsun." Sandalyesinde geriye doğru yaslanıp yukarıdaki yıldızsız gökyüzüne çeviriyor yüzünü. "Tek istediğim rahat bırakılmaktı. Beni suçlayabilir misin?"
Sayfa 108 - Ren KitapKitabı okudu
Bana öyle bakma. İnsanlar sürekli konuşurlar Mısra. Herkes sana akıl verir. Herkes ne yapman gerektiğini söyler. Sanki sen bilmiyormuşsun gibi. Ama ne kadar bilsen de, dinlesen de, inkâr etsen de atlatamadığın şeyler olur.
Sayfa 108 - Ren KitapKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.