Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Some AZE, TR problems
Hepsi hayallerinde büsbütün başka bir alemde yaşıyor. Topluluk halinde rüya görüyorlar. (…) Muasır zamana girememiş olmanın şaşkınlığı içinde yarı ciddi, yarı şaka, tembel bir hayat!
Sayfa 138 - DergahKitabı okudu
Sınırlar oluşturmak üç yaşındaki çocuklarda en belirgin halde gözlemlenir. Bu zamana kadar şunları öğrenmiş olmaları gerekir: 1. Duygusal olarak başkalarına bağlanma yeteneği kazanmak, ancak öz bilincini ve ayrı bir birey olabilme özgürlüğünü yitirmemek. 2. Sevgi kaybetme korkusu olmadan uygun bir dille hayır diyebilmek. 3. Başkalarından gelen hayır yanıtını kabullenebilmek, ancak onlardan duygusal olarak uzaklaşmamak. Bu maddeleri gören bir arkadaşım, yarı şaka yarı ciddi şöyle dedi: “Bunları üç yaşına kadar mı öğrenmeleri gerekiyor, sakın kırk üç olmasın?” Evet, bunlar büyük beklentilerdir. Ancak yaşamın ilk yıllarında sınır gelişimi mutlaka oluşmalıdır.
Sayfa 78 - Diyojen Yayıncılık, İstanbul, 2022Kitabı okuyor
Reklam
Real Madrid'in 1950'li yıllardan itibaren merkezi iktidarla özdeşleştirilmesinin iki nedeni vardır: Birincisi: Önce Barcelona'nın aldığı ve bir yıl Barcelona'da oynamayı yükümlenen Di Stefano'nun ihtilaflı bir sözleşme imzalayarak Madrid'de oynamaya başlaması. Arjantinli as, o zamanlar, Real Madrid'in büyük simgesi idi. İkincisi: Beyaz formalıların Avrupa sahalarında elde ettiği ve rejim tarafından yurtdışındaki bir "özel elçi" gibi kullanılan başarıları. Gerçi Real Madrid, Franco iktidarının takımı olarak kesinlikle tanımlanamaz ama Katalanların gözünde bu kulüp merkezdeki gücü ve merkezi iktidarı simgeliyordu - hâlâ da simgeler. Real Madrid, alt edilmesi gereken dış düşman haline geldi. Kimileri, yarı şaka yarı ciddi, İspanya'da demokrasiye geçiş sürecinin Aralık 1973'te Carrero Blanco'nun öldürülmesiyle değil, Şubat 1974'te Barça'nın Real Madrid'i Madrid'de 5-0 yenişiyle başladığına inanır.
Sayfa 133 - İletişimKitabı okudu
Orta okul veya liseden beri gittim bir sahaf var(Zamanın tarihli ilişkili kısmı her zaman zayıf olmuştur bende. :D). Abi, kardeş işlettikleri bir mekan ve abisinin eşi babamın uzun zaman personeli oldu. Ön bilgiden sonra oraya sadece muhabbet için gittiğim yakın bir günde Hakan abi ilk kez müşterilerinden birini ile aramızı yapmaya çalıştı. :D Serkan abi arada sırada yarı şaka yarı ciddi olarak bu işi yapıyordu ama Hakan abi hiçbir zaman niyetlenmemişti(Bu arada Hakan abi'nin eşi babamın personeliydi. ). Bizimkilerin yoğun uğraşlarının içerisinde zaten, birde Hakan abi niyetlenmesi babamın parmağımı düşünürken bu aralar çok yoğun olduğu için ihtimali attım. Bu arada şaka yollu değil, baya baya tek çocuk olduğumu, bizimkilerin tabu kadastro durumu ve bölümümü sadece duyduğum kısımlar. :D Kız geldikten sonra telefon geldi ve dışarıda konuşurken kız hakkında baya bir gaz dolu cümlelerde kullandı. :D Bu konuda seferber olan en az 10 kişi olduğundan ya benden sıkıldılar yada çok yalnız gözüküyorum gözlerinden. Sıkılma konusunda pek ihtimal vermiyorum çünkü dediğim vakitten 30 dakika geç kaldığımda telaştan ne edeceklerini bilemiyorlar. :D Bu konuları zamana bırak elbet diyen sitede yetkili veya yetkisiz kişilerde mevcut. :D Baya yakın zamanda amca diyenlerde çıkmaya başladı. :D Eyyy ahali buradan kapıda kalmış gibi mi yoksa yalnız birimi gibi gözüktüğümü merak ettim :D(Bu ara bilmeyenler yaş 27, uzatmalı üniversite öğrencisi(%40 tembellik ve %60 iç ve dış faktörler :D). Not: Amca kısmında sıkıntı yok. Şaka yolluydu, ondan buradan çatasım geldi. :D
296 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Lily, havalimanı bekleme salonunun barında Ted’le tanışır. İçilen içkilerin sayısı arttıkça aralarındaki samimiyet de artar. Ted, karısının kendisini aldattığını söyler ve yarı şaka yarı ciddi karısının ihaneti yüzünden onu öldürmek istediğini açıklar. Ted’in itirafı karşısında Lily, ona bu konuda yardım edebileceğini söyleyerek işi içinden çıkılmaz bir hale sokar. Ne de olsa herkes bir gün ölecektir, birkaç çürük elmayı zamanından önce toprağa göndermenin ne sakıncası olabilir ki? İşte tanıtımdaki bu cümle kitabın konusu diyebilirim. Yazar, tüm hikayeyi her karakterin bakış açısından anlatıyor. Kurguda kim katil kim kurban belli değil. Tamamıyla ters köşe bir kitap. Olaylar öyle bir karışıyor ki  şaşırıp kalıyorsunuz. Farklı bir kurgusu ve düşmeyen bir temposu var. Sonu da çok ilginç bitti. Psikolojik gerilim sevenler için güzel bir kitap.
Öldürmeye Değer Kişiler
Öldürmeye Değer KişilerPeter Swanson · Altın Kitaplar · 2015400 okunma
Beyoğlu’ndaki şimdi kapanmış olan iki katlı kitapçıda mesela. Avcılıkla ilgili sert kapaklı kocaman bir kitabı “hobi” bölümünden alıp polisiyelerinin toplandığı “cinayet” bölümüne koyuyordum. Üşenmeden, her seferinde. Tekrar ziyaret ettiğimde kapağındaki objektife bakan zarif bir yaban geyiği olan kitabı eski yerinde buluyordum, yeniden hobi yazısının altından alıyor, inceler gibi kasaya doğru ilerler gibi yaparak uzaklaşıyor ve cinayet yazısının hemen altına yerleştiriyordum, ön yüzü dönük olarak. Bu yarı şaka yarı ciddi protestoyu bir sene kadar sürdürmüştüm.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
ADEM’DEN ÖNCE,Jack London
İnsanlığın milyonlarca yıl öncesine kadar dayanan en ilkel hikâyesi… Daha önce hiç ‘’Taş Devri Edebiyatı’’ diye bir şey duydunuz?... Jack London, edebiyatta çığır açtığı bu romanı, Prehistorya Edebiyatının (Taş Devri Edebiyatı) ilk kurucu metinlerinden sayılır. Jack London demek, romanı omuzlarından tutup tüm kuvvetiyle sarstıktan sonra
Adem'den Önce
Adem'den ÖnceJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201918,8bin okunma
'Hocanım beğenmişsindir memleketimizi? Bizi tanıtın Batı'ya, sadece terör yok burada, mum söndü ayinleri de yapmıyoruz.' Sîtemkar gülüşmeler, yarı şaka yarı ciddi
Sayfa 362Kitabı okudu
“Söylediklerinizi yanlış anlamadıysam, Madame Henriette’in, bir kadının elinde olmadan birdenbire bir maceraya sürüklenebileceğini, böyle bir kadının bir saat önce yapmayı kesinlikle aklından bile geçirmeyeceği davranışlarda bulunabileceğini ve bu nedenle suçlanmaması gerektiğini söylüyorsunuz, öyle mi?” “Kesinlikle buna inanıyorum, saygıdeğer bayan.” “Ancak bu durumda her türlü ahlaki hüküm tamamen anlamsız olur ve her türlü ahlak kuralının çiğnenişi haklı bir nedene dayandırılır. Eğer siz gerçekten Fransızların dediği gibi, crime passionnel’in cinayet olmadığını düşünüyorsanız, o zaman devlet mahkemelerine ne gerek var? Her suçta bir tutku aramak ve bu tutku nedeniyle özür bulmak için çok iyi niyet gerekmez ve siz inanılmaz derecede iyi niyetlisiniz,” dedi gülümseyerek. Sözlerinin netliği ve neredeyse neşeli tonu beni çok rahatlattı ve elimde olmadan onun o açık tavrını taklit edip yarı şaka yarı ciddi şöyle yanıt verdim: “Kuşkusuz devletin mahkemesi bu tip olayları benden daha sert değerlendiriyor; onun görevi genel ahlak kurallarını ve gelenekleri acımasızca korumaktır; bu da onun insanları affetmesini değil, yargılamasını gerektiriyor. Kaldı ki resmî kimliği olmayan ben, neden bir savcının rolünü üstleneyim ki: Ben savunmayı tercih ediyorum. İnsanları yargılamaktan değil, anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.”
349 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.