Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Yasin

Reklam
Kana boyanmış dudaklarından son cümlesi düştü hırkanın üzerine: Esselamü aleyke ya Resulullah (sav)
Ben nur diyorum, sen çamur anlıyorsun, ben seni aşka davet ediyorum sen beni ateşe salıyorsun. Gerçi hoş ateşinde yanmak da var yazgım da; ama yaktığın ateşlerden büyük ateşlerde yanmaya yan çizeceksen ben niye yanayım. Ben aşk diyorum sen ''aşk olsun'' diyorsun. Ben gönül diyorum sen gölgelerin peşinde yol alıyorsun. Uslan artık yüreğim, bir derdim olmalı ki bin dermana değişmeyeyim. Şimdi söyle sen dert misin?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gözlerimden ''sen'' diye düşerken gözyaşlarım, gitmeye mecburdum. Sen bana bir ömür uzakta olsan da ben bir nefes kadar yakınındayım. Sen olmasan da sensizlikte seninle soluk alıyor olacağım. Baharları bir çiçek olup kokusuyla gönlüne dolacağım. Karanlığına saklandığında gözlerimde bir avuç güneşle geleceğim seni aydınlatmaya. Kimsenin ne dediğini duymak istemiyorum...Sadece yaşamak ve görmek istiyorum. Hiç bir hayale sığdıramadığım tek gerçeğimsin. Sevdim işte ötesi de yok gerisi de...
Aşk yolculuğunun yakınlık ve uzaklık mesafesi olmaz. Aşk yolunda olanın, Ya bulamazsam derdi olmaz. Sen yola düşmeden bir bak bakalım yüreğine, yol sana kısmet olup düşmüş mü?
Reklam
Bazı aşklardan yeniden doğarak çıkarız, yolumuz ulaşır ilahi aşka. Bazen de aşk çölünde parça parça ölerek mahzun kalırız. Biz dünyanın aşk mağdurlarıyız. İlahi kader bizi bin türlü belaya düçar etse de, bezm-i elestte dediğimiz beladan vazgeçmeyiz. Arafta kalmak gibi bir tercihimiz yok bizim. İlla aşk. İlla bela.
İnsanın toprağı aşk şebnemi ile yoğruldu Ruhun damarına aşkın neşteri vuruldu Ondan bir damla aktı. Ve ona da 'Gönül' adını verdiler.
Teheccüdü olmayanın teceddüdü (cehdi, gayreti) olmaz.
“Varlık bir dildir; O’nu söyler; bir kitaptır O yazar ve O’nu yazar; âlem bir şahittir, O’na şehadet eder.”
Sayfa 23 - Düşün Yay.Kitabı okuyor
Yol yorar insanı. Yolun yorgunluğuyla aşkın yorgunluğu asla geçmez.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
“…Allah herkese mal, mülk, makam ve mevki nasip etmez ki bazılarına dert, dava ve gaye nasip eder…”
Gecenin koynunda Züleyha. Züleyha’nın koynunda bir muska içi ah ile yazılmış, hicran ile mühürlenmiş bir muska. Aşkın muskası. Ne ya­zan biliyor ismi, ne taşıyan: Yusuf...
Gözyaşı kurulanmak gönül ağrısı durulanmak ister. Yürek durulanması " O var ya gerisi ne hacet!" diyebileceğiniz huzur kokulu bir içsel dosttur...
Yalnız gençliğimmiydi yitip giden, geçici heveslerin peşinde...
Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.
Reklam
Anlaşılmaz sıkıntılar içindeyim yine... Yaşadığım ömrü sorgulamak için çırpınıyorum şair gibi. Kayda değer, kırık dökük bir şeyler yakalıyorum aralamaya çalıştığım ufukların ötesinde... Geçmiş yılların hüznü incitiyor duygularımı... Yüreğimde anlamlı bir burukluk... Deneme ve yanılma... Tesadüflere bırakmamalıyım artık hayatın akışını...
“Hayatın sorumluluğunu önemsemeyenler, gün gelir hayatlarının hakimiyetlerini başkalarının ellerine verirler… Biz şu an, vaktiyle hiç önemsemediğimiz gerçeklerin sunak taşlarında aşka veda hicranlarını yaşıyoruz…
Saadeti kucaklayacağım, huzur esirim olacak derken, bir de bakmışsın ki, dönüşü olmayan müebbet bir yanlışa tutsak olmuşsun. Ve huzuru kendi elleriyle yitirmiş oluyor, insan farkına vardığında... Ve artık içinde her dem beynini, tıpkı doymak bilmeyen bir sünger gibi emiyor, kabusu içerek yaşamak durumunda kalıyormuş insan...
Ömür sermayesi pek azdır. Lüzumlu işler pek çoktur.