Begonvil boy vermiştir şimdi
Yasemen basmıştır Bodrum'u
Kokusu, geldi rüzgârın
Bir kelebek öptü boynumu
Sen şimdi gerdanını, maviye
Göğsünü bir yelkenliye
Gönlünü ilk önüne, çıkan yaz seferine Bağlamışsındır
Ah vurunca dibine sakiz rakısının
Biraz da ağlamışsındır
Benim yerimede sev
Bekletme hayatı
Bu kadarına razıysan, yaşa gitsin
Kaç kişiyi savunan sevdayı
Gözüme ilk damlası düştü
Gelecek son baharın
Yeni bir sayfanın öncüsü
Bakalım, ne hediyesi zamanın
Odanın kapısı açılınca hissettiğin tatlı heyecan.O odaya girene kadarki iki saniyede kurduğun yanına uzanıp seni öpmesi hayali.Odaya girişiyle getirdiği buram buram içki kokusu.Sormadan alıp durduğu şarj aleti.Yatağımın yanındaki telefon tutacağı.Onları almaya gelmiş yine.Git diyemiyorum.Yüzünde bir gülümseme var ama bana değil,arkadaşlarıyla
" Hakikatte ise yaz ona yetişilmez, uzak görünüyor ve derinden derine arzu ediyor ki Nur Baba dediğini yapsın. Hiç- bir şeyi düzeltemiyeceği malûm olsa bile her şeyi kırıp geçirsin, bütün lüzumsuzluğuna rağmen kendi için (istikbalini mahv) etsin. Bu arızalı muhabbet yolunda o kadar ileriye gitsin ki, geriye dönmemek herkes için tamamen bir emrivâki haline girsin. ..."
Dışarıda bir yaz ikindisi. Ne kadar da isterdim bir başkası olmayı... Pencereyi açıyorum. Dışarısı yumuşacık, ama sinsi bir sancı gibi, anlamsız bir tatminsizlik gibi yaralıyor beni.
Beni inciten, içimi parçalayan, ruhumu lime lime eden son bir şey daha var. Şu an, bir başıma pencerede durmuş, böyle hüzünlü, tatlı şeyler düşünürken, tablolardaki insanlar gibi güzel, estetik olmam gerekirdi – oysa öyle değilim, o kadarını bile olamadım...
Geçsin şu an, silinip gitsin...
Gece gelsin, büyüsün, çöksün her şeyin üstüne ve kalkmasın bir daha. Şu ruh sonsuza dek kabrim, kapkara dünyam olsun benim ve hissetmeden, arzu duymadan yaşayamaz olayım bundan böyle.
Trendeki Yabancılar
PATRICIA HIGHSMITH
Seviye 4
Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı
Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter
Pearson Education Limited
Edinburgh Gate, Harlow,
Essex CM20 2JE, İngiltere
ve dünya çapında Bağlı Şirketler.
ISBN 0 582 41812 7
Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu
uyarlama ilk olarak
"Beni her gün yeniden şaşırtan kız... İçimde bir ışık gördüğünü söyledin ya, aşk olsun sana. Tarif ettiğin hayali çok sevdim ben. Her gün bir kere hatırlar mısın beni ? Her hatırladığında bir kere gülümser misin kimseye belli etmeden ? Ya da gozlerin dolar mi bazen aklina gelirsem? Çaresiz miydi diye düşünürsün, o yolun yolcusu muydu... Yavaş yavaş unutur musun yoksa beni? Senden once hiç hayal kurmamışım. Bana hayal kurmayı öğrettin ya sen, bir insan diğerine daha ne kadar yakından dokunabilir ki... Hoşça kal güzel kalplim, güneş yüzlüm, kızgın karetecim. Olduğun gibi kal. Gözyaşı dökme arkamdan. Sadece, bir Akgün geçti hayatımdan de. Sonra da bir sabah güneşiyle unut gitsin beni. Hoş kal, hoşça kal..." -Akgün Gökalp Taşkın
Terazi Kızı; 106 sayfa, 14 öyküden oluşuyor.
Camdan Kalp, Dolunay, Yaz Mevsimi Kadını 1, Yaz Mevsimi Kadını 2, Leandros'un Aşkı, Terazi Kızı, Antidepresan, Kurabiyeci Abla, Mavi, Sarmaşık, Melankoli, Rakı, Balık, Ayvalık, Annem' e, Yağmur Sonrası başlıkları altında öyküler.
Yaz Mevsimi Kadını iki ayrı başlıklı ama birbirinin devamı.
sığındığımız konuşmalar kesecek mi ağrıyı?
ağacın güzelliğindeki mana sönmeyecek,
köklerinde sürecek mi aşk?
ah benim hayal kardeşim,
bizim bu aşktan alacağımız var;
dinsin ayrı odalarda çektiğimiz ağrı,
yaz geçip gitsin ve olgunlaşsın nar.
Şimdilerde bir de Avrupa’ya gideceğim diye tutturmuş. Bu ralarda çürüyormuş, eğitim felaketmiş, pratik olarak hiçbir şey öğrenemiyormuş. “Peki ben ne olacağım?” “Bu yaz bir gidip döneyim, gerisini sonra düşünürüz” diyor, iyi gitsin görsün bakalım, gözden ırak kızlarla da yatsın kalksın.
Babama “Avrupa’ya gideceğim” desem, düşer ölür herhal de. Demem tabii. Oysa gitsem, dil öğrensem...
Artık büyüdük ya, onunla daha rahat konuşabiliyoruz. Şaka olsun diye, “Baba ben Londra’ya gitsem, şu İngilizcemi ilerletsem” dedim. Şakaya.... Kıkır kıkır güldü.
Tembelliği seviyorum ben. Her yerim edebiyat sanat yapış yapış oturmayı seviyorum. Öyle dünyayı kurtarmak, büyük şirket kurmakta neymiş. Sonra kâr edelim diye insanları işten çıkarmakla filan uğraş bana göre değil. Lider ol, insanları aç bırak, savaşa gönder eğlenceli mi? Kış güneşi kadar hayrı var mı politikanın. Canın sıkılırsa yaz birşeyler gitsin. Nasıl olsa gözlerimi kapatsam bile bırakıp gitmeyen güzel hikayelerim var benim.
"sadece güzel cümleler kızım" diyorum.
...
"ağlamam bitince hayata gülümse ve yeniden başla"diyorum, gözyaşlarımizi birleştirip dertlestigim arkadaşıma..
Aklin, fikrin hep iyiye gitsin, güzellikleri çağır artık hayatına...
"Tatlı tatlı" konuş her seferinde, acıyla dolsa da yüreğin...
...
"Gülümse"artık,
güzel düşün, konuş,yaz...
çünkü yeterince kötü söz dolaşıyor evreni
güzelliklere sonsuz ihtiyacımız var,
"Sadece güzel cümleler"yaz sen,
sadece güzellikler...
Çıngıraklı saati kurdum geceden
Göreyim seni beni şafakla uyandır dedim
Rüya dolu bir uykunun ardından
Çıngırak çalınca dapduru geldim
Kendimi dar attım karşı dağın yamacına
O alacakaranlıkta olup biteni
Elbet bir kenara yazdım
Saat altı sularında yaz sabahında
Toprağın bir toprak oluşu var
Börtü böceğin hepten uyanışı
Denizin bir deniz oluşu var