Roman, kısa öykü, oyun, deneme ve şiir türlerinde eserler üretmiştir. İlk romanı "The Heart Is a Lonely Hunter" (Yalnız Bir Avcıdır Yürek), Amerika Birleşik Devletleri'nin güney eyaletlerindeki toplumdan dışlanmış, uyumsuz karakterlerin manevi yalnızlıklarını konu alır. Yazar diğer eserlerinde de benzer mekanları ve temaları kullanmıştır.
McCullers 1917 yılında Columbus, Georgia'da orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Asıl adı Lula Carson Smith idi. Annesi Amerika Konfedere Devletleri'nde savaş kahramanı olan zengin bir arazi sahibinin torunuydu. Babası ise tıpkı "Yalnız Bir Avcıdır Yürek" romanındaki Wilbur Kelly karakteri gibi bir saatçi ve kuyumcuydu. McCullers on yaşından itibaren piyano dersleri almaya başladı. Babası ilk daktilosunu 15 yaşındayken hediye etti.
1934 yılında, 17 yaşındayken New York'taki Juilliard School of Music'de piyano eğitimi almak üzere evden ayrıldı. Fakat şehre varmasının ardından okula hiçbir zaman devam etmedi. Hizmetçilik yapmaya ve Dorothy Scarborough'un Columbia Üniversitesi'nde geceleri verdiği yaratıcı yazarlık derslerine katılmaya başladı. Yazar olmaya karar McCullers'ın otobiyografik öğeler taşıyan Wunderkind isimli hikayesi 1936 yılında Story dergisi'nde yayınlandı. Bu öykü yazarın "The Ballad of the Sad Cafe" isimli kitabında da yer almaktadır.
1935'ten 1937'ye kadar, çalışmalarını ve sağlığının elverdiğini ölçüde zamanını, Columbus ve New York arasında böldü. Eylül 1937'de, eski bir asker ve yazar olmak isteyen Reeves McCullers ile evlendi. Evlilik hayatlarına Reeves'in iş bulduğu Charlotte, North Carolina'da başladılar. Çift, McCullers yazarken Reeves'in maaşlı bir pozisyon almasıyla başlayarak, yazar olarak dönüşümlü sırayla ve ardından evin geçimini sağlamak için bir anlaşma yaptı. Bir yazar olarak nihai başarısı, edebi hırslarını engelledi.
Carson ve Reeves McCullers 1941'de boşandı. Reeves'den ayrıldıktan sonra Harper's Bazaar'ın editörü George Davis ile yaşamak için New York'a taşındı. Brooklyn'deki bir sanat komünü olan Şubat Evi'ne üye oldu.
1945'te Carson ve Reeves McCullers yeniden evlendi. Üç yıl sonra, şiddetli depresyondayken intihara teşebbüs etti. 1953'te Reeves, onu kendisiyle birlikte intihar etmeye ikna etmeye çalıştı, ancak Reeves kaçtı ve Reeves, Paris'teki otellerinde aşırı dozda uyku ilacıyla kendini öldürdü.
McCullers hayatı boyunca çeşitli hastalıklardan ve alkolizmden acı çekti. 15 yaşında romatizmal ateşe yakalandı ve bu da romatizmal kalp hastalığına yol açtı. Devam eden kalp hasarının bir sonucu olarak, McCullers gençliğinde bir felç geçirdi. Hayatının son yirmi yılını Nyack, New York'ta geçirdi. 29 Eylül 1967'de beyin kanamasından sonra 50 yaşında öldü. Oak Hill Mezarlığı'na defnedildi
‘’Abuk sabuk konuşan bir deli, başkasının yüreğinde yalın, duygulu bir şiir yaratabilir. Demek ki sevginin değerini, özgünlüğünü yalnızca seven belirler.’’
Arkadaşlar herkese merhaba. Kendime göre uzun bir okuma listesi oluşturdum. Daha önce okuyan varsa ya da fikri olan kitaplar ile ilgili buyurun sohbet edelim. Buradaki dostların da kitapları var. Her ay kendime belirli bir miktar bütçe ayırdım almak için. Fikirlerinizi bekliyorum.
1)
–
En Son Eklenenler: 196-202 arası. (Eylül 2022 itibari ile)
Lao She - Kedi Gezegeni
Louisa May Alcott - İyi Eşler
Sinclair Lewis - Babbitt
Jack London - İyi Köpekler Kötü Köpekler ve Kuzey Toprakları
Virginia Woolf - Jacob’ın Odası
Panait Istrati - Mihail
L. Frank Baum - Muhteşem Oz Diyarı
Christina Stead - Küçük Otel
Wilhelm Jeensen - Gradiva,
Roman üç bölümden oluşuyor.Birinci bölümde beş kişinin bir araya gelme biçimlerini ayrı ayrı inceliyor. Ortak özelliği içsel yalnızlıkları olan bu beş kişi kendilerini ifade edebilmenin yollarını arıyor.İkinci bölümde kendilerini özgürce ifade edebilme özgürlüklerinin toplumsal gerçekliklerle çatışması anlatıyor. Üçüncü bölümde Her bir kahraman başlangıçta olduğu noktanın altında ve kapana kısılmış olarak bitiriyor.Yazar bizlere sadece varoluşsal sorunları değil köleliği, ırkçılığı , faşizmi , komünizm mi bizlere aktarmıştır. İnsanların sırf ten renginden dolayı ne kadar aşağılandıklarını da görüyoruz.
Irkçılık evrensel bir suçtur...
Öncelikle benim elimdeki kitap, De Yayınevi tarafından 1967 yılının nisan ayında 1. baskı olarak çıkarılmış bir cep kitabı. Yani şimdilerde satılan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları kitabı değil.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndaki aynı ismi taşıyan kitap, yazarın 7 öyküsünden oluşan bir eser. Fakat benim elimdeki De Yayınevine ait
kitaplarla aramızda bir duygusal bağ olduğuna ve kitapların bizlerde "hisler" yarattığına inanıyorum. işte! tam şu an, altın gözde yansımalar'ı okuduktan sonra içimde oluşan bu his
Zamanımızın Bir Kahramanı'nı hatırlattı bana. uzun zamandan beri beni tatmin edebilecek bir kitap okumanın hasretindeyken ve okuma alışkanlığımı tekrar kazanmaya