1862 yılında Belçika’nın Gent şehrinde dünyaya gelen Maurice Polydore Marie Bernard Maeterlinck, edebiyatta sembolizm akımının önde gelen temsilcilerinden biridir. Eserlerini Fransızca olarak kaleme alan Belçikalı yazar, babasının isteği üzerine hukuk eğitimi aldığı yıllarda yazı yazmaya başladı. Eğitimini tamamladıktan sonra Paris’e giderek sembolist yazarlarla arkadaşlık kurdu. Özellikle Villiers de l’Isle-Adam ile dostluğunun, eserleri üzerinde belirleyici bir etkisi oldu.
1889 yılında Prenses Maleine isimli ilk tiyatro oyununun yayımlanmasıyla birlikte meşhur olan Maeterlinck, takip eden senelerde hayatın anlamı, mutluluğun kökeni ve ölüm temalarına odaklanan pek çok tiyatro oyunu ve deneme kaleme aldı. Bu eserlerin belki de en meşhuru sayılan ve daha sonra çeşitli sinema uyarlamaları da yapılan Mavi Kuş’u, 1908 yılında yayımlandı. 1911’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldükten sonra, 1932 yılında da kendisine Belçika kralı I. Albert tarafından kontluk unvanı bahşedilen Maurice Maeterlinck, İkinci Dünya Savaşı yıllarında bir müddet Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşadı. Savaşın ardından dönüğü Fransa’nın Nice şehrinde 6 Mayıs 1949 tarihinde hayata veda etti.
Nerede olduğunu bilmiyorsun, nereden geldiğini bilmiyorsun, nereye gittiğini bilmiyorsun, ne öğleyi gece yarasından ayırabiliyorsun, ne yazı görüyorsun, ne kışı – hep karanlık, karanlık! Yaşamak daha iyi! Tedavi edilemez mi acaba?
Maeterlinck bu çalışmasında bitkilerin de bir dereceye kadar zekâya sahip olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Ancak bu çalışması doğa çalışmaları kategorisinde değil de daha çok felsefi/metafizik çalışmaları kategorisinde yer alıyor. Çünkü bu eserinde yazar doğal gözleme çok az yer veriyor.
Yazar bu çalışmasında baştan sona kadar çiçeklerin pek çok
Bu incelemeyi okumadan önce şu incelememi okumanızı tavsiye ederim: #86723327
“Karıncaların Hayatı” konu olarak “Arı (Esrarla Dolu Bir Hayat)”ya çok benzemektedir. Ana tema bir kez daha insan toplumumun bir böceğinkiyle kıyaslanmasıdır. Ancak bu kitap yazarın ilk doğa çalışmasından yirmi altı yıl sonra yazıldı. Aradan
“Çiçekler aynı karanlıkta büyürler, aynı bilinmezliğin içinde, aynı engellerle ve aynı hasta iradeyle karşılaşırlar. Aynı yasaları, aynı hayal kırıklıklarını, aynı yavaş ve zor muzafferiyatı yaşıyorlar. Görünüşe göre bizdeki sabır, azim, özsevgi onlarda da var; aynı ince elenmiş ve çeşitlendirilmiş zeka, neredeyse aynı umutlar ve aynı idealler.”
Bu alıntı Maurice Maeterlinck’in düşüncelerinin özünü veriyor. 1911 yılında Nobel Edebiyat Ödülü almış Maeterlinck’ten okuduğum ilk kitap Çiçekler ve Ayrıkotları. Ahmet’in çevirisi ve hediyesi https://1000kitap.com/ahmetosimsek
Maeterlinck, çiçeklerin davranışlarıyla insan davranışlarını bilimsel bir dil kullanmaktan kaçınarak ilişkilendiriyor. İnsan merkezli bakışı açısının aksine insanların doğadan öğreneceği çok şey olduğu kanısında. Günümüzde bile insanın en mükemmel canlı olduğuna inanları düşününce Maeterlinck hem çağının çok ötesinde hem görüşleri hala güncel diyebiliriz. Bu konularda deneme okumak isteyen okurlara tavsiye ederim.