Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bu nice okumaktır

533 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Okurken bu kadar zorlandığım çok az kitap oluyor,hele hele bu zorlanma dilden ya da kurgudan değil de anlatılanlardan kaynaklanan çok daha az. Kitabın anlatı türünde hatta bence anlatıdan ziyade günlük türünde olması okumasını daha da sıkıcı hale getirmiş.Edebi bir metin olsa kurgu beklentisiyle okur bu yönde değerlendirme yapardım,felsefi bir metin olsa anlatılanları tartışırdım ama metin salt kişisel yaşam deneyimleriyle örülü oldukça öznel bakış açılarıyla örülü.Kitabi beğenmemekteki en büyük etken yazarın huzursuz ve mutsuz tavrını varoluş huzursuzluğu olarak görememek .Sartre'nin Bulantı ya da Camu'nun tüm eserlerinde hissedilen varoluş arayışını umarak başladım kitaba ama yazarın daha bireysel ve bir türlü tam ifade edemediği ya da ettiyse de okurun anlamadığı sıkıntısı... Kitapta ne edebi bir kalem ustalığı ne de felsefi bir tavır gördüm bolca alıntılamaya uygun aforizma tarzı cümleler ilgimi çekmedi.Omer Hayyam la alakalı bölüm biraz şaşırttı beni. Tespitleri Hayyami epikürcü tanımlaması güzeldi.Surekli birbirini tekrar eden sıkıcı ve derinliksiz bir kitaptı.
Huzursuzluğun Kitabı
Huzursuzluğun KitabıFernando Pessoa · Can Yayınları · 201710,5bin okunma
Reklam
189 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Daha evvel birkaç kitabını okuduğum yazara olan hayranlığımı kat be kat arttıran bir öykü kitabı. İçinde on iki ayrı öykünün yer aldığı her birinde farklı tekniklerin ustalıkla işlendiği bir kitap. Kitapta :Bu Kitabı Çalın, Kayıp Eşyalar Bürosu,Hindistan Yolculuğu ,Hızlı Düşünme Sanatı,54 Numara'nın Esrarı ,Kötü Yola Düşen Ev ,Yazarın
Bu Kitabı Çalın
Bu Kitabı ÇalınMurat Gülsoy · Can Yayınları · 2021724 okunma
90 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Beğenmediğim kitaplara dair kısa incelemeler yazıyorum biliyorsunuz:) Zaten çok kısa olan roman konu bakımından ilginç gelebilir , kitaplarla kurulan bir dünyanın hüzünlü havası içinde 90 sayfalık bir roman olması genele hitap eden ve çabuk okunması belki beğenilmesini sağlamıştır. Fakat ben kitapta özellikle kahramanın anlatımında derinlik bulamadığımı söyleyebilirim. Kitaplara hastalık derecesinde bağlı olan kahramanı psikolojisine, ruh durumundaki çalkantılara, aldığı radikal kararların nedenlerine değinmeden sadece hızla olayları anlatan yazar romancıdan ziyade gazetede ilginç bir haberi yazan bir haberci üslubunu kullanmış. Edebi bir derinlik yakalayamadığım için lezzet almadım.
Kâğıt Ev
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
436 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
İnce memed okumamak eksiklik mi diye sorardım hep ve şimdi 1. Kitaptan sonra diyorum ki: ah ne büyük eksiklikmiş. Karakter yaratmaktaki ustalığıyla kalemine hayran kaldığım Yaşar Kemal ‘ in neden Yaşar Kemal olduğunu da anladım. Başından sonuna soluksuz okudum. Uzun zamandır bu kadar akıcı ve bu kadar destansı bir anlatımla karşılaşmadığımdan çok etkilendim, sarsıldım, hayran kaldım. Daha evvel Yaşat Kemal okumama rağmen bu seri ile Yaşar Kemal tanınmalı diyorum. Eserde ince memed karakterini o kadar iyi anlatıyor ki ruhuna giriyoruz kahramanın. Soluk almadan ona evrilip onunla maceradan maceraya koşuyor ,onun acılarıyla ağlıyoruz. Zaman zaman onun merhametine kızıp zaman zaman da onun iyiliğini göğsümüze takıyoruz. Öyle güzel ruh tahlilleriyle olaylar harmanlanmış ki satırlar süren betimlemeler olmadan biz karakteri hücrelerine kadar tanıyoruz kitapta. Çocuk Memed ten eşkiya İnce memed oluşunu adım adım izliyoruz. Çukurovanın tüm yerel havasını soluyoruz kitabı okurken bazen tarla sürüyor bazen dağlara tırmanıyor bazen mağaralarda yatıyoruz.Destansı anlatımı ile insanın başını döndüren üslubuyla İnce Memed harika bir roman. Türk edebiyatına yüz çeviren gençlerin mutlak okuması gereken dünya çapında bir lezzet barındırıyor.
İnce Memed 1
İnce Memed 1Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202357,7bin okunma
·
Puan vermedi
Artık Milan Kundera okumayı denemeyeceğim. Çok iyi çok felsefik çok orijinal dense de benim gözüme batan ve bir türlü içselleştiremediğim üslubundan ötürü bitiremiyorum kitaplarını. Bitirsem de beğenmiyor, sıkılıyorum. Ele aldığı konu bakımından ilgi çekici ve derinlikli bir üslup kullanması da tekniğindeki farklılığın beni rahatsız etmesine mani olmuyor.Mültecilik, göç, sıla,özlem, geçmiş, yabancılaşma kavramlarını ülkesini terk eden kahramanın gözünden sorgulayıp anlatıyor romanda. Evet mevzu güzel, içerik ilgi çekici ama sürekli araya girip kelime anlamları dahil pekçok bilgi verme teşebbüsü bizdeki tanzimat dönemi romanları acemiliğini hatırlatıyor bana.Romancının böylesi kurgudan çıkıp sayfalarca bilgi vermesi soğutuyor kurguyu. Deneme, roman karışımı üslubu başkalarınca orijinal bulunsa da bana hitap etmiyor. Ben felsefik bir düşünceyi/akımı yahut tarihi bir tezi romana sindirerek veren klasik anlatımları seviyorum. Hem illa klasik anlatım da olmak zorunda değil. Modern/postmodern anlatım teknikleri de çok çok müsait bunlar için. Yazar bir bölümde uzun uzun bize tarih nutku atıp ertesi bölümde kurguladığı metne inanmamızı ve metne dalmamızı bekliyor galiba ve ben onu yapamadım. Bu nedenle yarım bıraktıklarım arasında yerini aldı.Ben sevmedim.
Bilmemek
BilmemekMilan Kundera · Can Yayınları · 20141,587 okunma
Reklam
492 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Yazmaktan ençok çekindiğim bu kitaba dair inceleme yazıma kitabı bitirir bitirmez başlamazsam yazmaktan vazgeçeceğimi bildiğimden hemen yazıyorum. Hatta şuan işte olmama ve hiç müsait olmamama rağmen bu işi ertelersem zihnim iyice karışacak korkusuyla hızla yazmaya çalışacağım. Evvela kitabın 500 küsür sayfalık hacminden ötürü 15 günü bulmadı
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa TarihiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20193,384 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
İncelemeden ziyade kitaba dair birkaç not niteliğinde: 11 ayrı denemeden oluşuyor.Daha evvel benim gibi hiç Salah Birsel okumadıysanız bir şok yaşayacağınız kesin. Çünkü üslubu öyle özgün ki insanı daha ilk sayfada kendine çekiyor. Fakat bu kadar özgünlüğe alışık olmadığımızdan garip bir zorluk çektim okurken. 11 denemenin hepsini okumadım arada atladıklarım oldu. Denemelerin hepsinde masalsı bir dünyaya dalıyorsunuz. Bunu dil ustalığı ve mizahi kalemiyle sağlayor yazarımız. Denemelerde ki deneme demek ne kadar da cılız kalır,Scott’tan Beckett’e,Evliya Çelebi’den Leyla Erbil’e,Marcel Proust’tan masallara , romanlara.... hayata rüyaya, düşe gerçeğe yolcuk yapıyorsunuz. Şu mevzularda yazılmış şunu anlatmış diyemeyeceğim kadar farklı adalarda yüzdüğünüzü hissediyorsunuz. Temiz diline hayran kalıp, mizahi üslubunu bir kitapta çözemediğim Salah Birsel’den mutlaka başka eserler okumak isteği doğdu bende.
Kurutulmuş Felsefe Bahçesi
Kurutulmuş Felsefe BahçesiSalâh Birsel · Sel Yayıncılık · 2019246 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Öykücü olarak okuduğum Cemal Şakar’ın deneme inceleme türünde yazılmış bir eseri bu kitap. Bence daha çok edebiyatın teorik ve kuramsal mevzularına özel ilgisi olanların seveceği türden. Genel okura hitap edecek bir deneme kitabı değil. Öykücülüğünden ötürü dil oldukça işlek ve yalın kullanan yazarımız inceleme yazılarında karşılaştığımız terimlere boğulup uzun öğretici tavırların sergilendiği bir üslup yerine daha içten ama referanslarla da inceleme havasından kopmadan yazmış. Zaten bu tür eserlerin üslubuna dair çok konuşulacak bir şey yok mesele içerikte. Eser 17 başlıkla “yazmak” mevzusunu farklı tür ve kavramlarla işlemiş. İlk bölümde yazının icadı, kelimelerin ortaya çıkışıyla başlayıp, modernizm, postmodernizm, 50 kuşağının öykü serüveni ... gibi çok çeşitli meselelere değinmiş. Biraz da yazarımızın hayat duruşundan kaynaklı post yapısalcı kuramlara karşı eleştirel tutumu ve zaman zaman kendiyle benzer cenahtan yazarları referans alan anlatımını sevmedim. Özellikle post yapısalcı ve modern edebiyat anlayışlarının gelenekten kopuk, geleneği reddeden tavrını eleştirmiş. Dilin sınırlarının kalkmasını,bu kadar eğilip bükülmesini, artık yazarın tanrı olup tüm göstergeleri altüst etmesini biraz da yapay (?)buhranla postmodern eserlerde işlenmesini sıkça eleştirmiş. Son olarak bu mevzularda kim ne düşünmüş, ne demiş diye merak edenlerin ya da benim gibi yazarı öykülerinden tanıyıp incelemelerini de okumak isteyenlerin istifade edeceği bir eser.
Yazı Bilinci
Yazı BilinciCemal Şakar · İz Yayıncılık · 201619 okunma
150 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Milan Kundera’nın okuduğum üçüncü kitabı. Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği ve Kimlik kitaplarını alırken bunu da almış ama okumamıştım. Zaten bu kitapları çok sevip etkilenmediğimden bırakmışım. 115 sayfalık kısacık bir roman.Romanın ismi sanki çok şey anlatacak hissi uyandırıyor ve belki ben ilk bu romanı alsaydım elime büyük beklentilere
Yavaşlık
YavaşlıkMilan Kundera · Can Yayınları · 20181,264 okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kitabı bitirmenin heyecanıyla hemen aklımda kalanlar ve bana hissettirdiklerine dair bir inceleme yazmak istedim. Fakat hemen genel bir bilgiyle kitabın bir üçlemenin ikinci kitabı olduğunu fakat birinciyi okumadan da müstakil olarak anlaşılıp okunabileceğini belirtmek isterim(bir cinayetin romanı, sonuncu sonbahar,cinayet fakültesi).Serğnin ilk
Sonuncu Sonbahar
Sonuncu SonbaharPınar Kür · Can Yayınları · 2017145 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Sevmediğim kitapları kısa,sevdiklerimi uzun, yarım bıraktıklarımı ise birkaç cümleyle anlatıyorum :) İçeriği insanların ilgisini çekmiş olabilir ama üslup ve anlatım tekniği açısından vasat. Çok zorladım ancak 60 sayfa okudum. Olmadı.
Düğümlere Üfleyen Kadınlar
Düğümlere Üfleyen KadınlarEce Temelkuran · Everest Yayınları · 20204,244 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Bazı kitaplar isimlerinde aşıladıkları umuda inat umutsuz ve kasvetli bir renge sahiptir. İşte Şarkını Söylediğin Zaman da böyle bir kitap. Diğer incelemelerim gibi yine kitabı hem içerik hem de üslup olarak inceleyeceğim. İçerik açısından: İnci Aral’ın romancılık geçmişine ve kalitesine yakışmayacak ölçüde vasat bir olay örgüsüne
Şarkını Söylediğin Zaman
Şarkını Söylediğin Zamanİnci Aral · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2011951 okunma
229 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Eser tam bir sıkıyönetim 12Mart romanı. Özellikle bu dönemi merak edip bu döneme ait romanları araştıranlar için ilk sıralarda olmalı. Esermüç bölümden oluşuyor:Baskın, Sorgu ve Şafak. Tam da adı gibi önce kahramanımız Oya tesadüfen bulunduğu bir evin basılmasıyla gözaltına alınıyor, somra sorgu ve gözaltında Şafak bekleyişi. Romanda 12 Mart olaylarını, darbeyi,sıkıyönetimi, ülkenin o yıllardaki kaotik durumunu net olarak görmenin yanısıra benim için daha ilgi çekici kısmı tüm bunları KADIN olgusu ettafında işlemesiydi. Mesela sorgu için bekleyen Oya’nın adet ağrısı çekerek pamuk bulabilir miyim telaşına düşmesi tam olarak yaşanan her ne olursa olsun kadının fizyolojik ve psikolojik travmalarının erkekten farklı olduğunu yansıtıyordu. Politik romanları, dönem romanlarını sevenlerin çok beğeneceğini düşündüğüm tipik bir Sol gözüyle darbe romanı. Oldukça yanlı bir tutumla Sevgi Soysal’ın kendi görüşlerini , anılarını ve yaşadıklarını da içeren bir kitap. Dil açısından değerlendirecek olursam: bilinçalışı, iç monolog ve iç diyalogların çokça kullanıldığı teknik manada başarılı bir eser. Fakat tüm bunlara rağmen çok zor bitirdiğim,okurken sıkıldığım da doğrudur. Hem o dönemin kasvetini taşıması hem bilinçalışı gibi okuru zorlayan tekniklerin olması hem de fazlaca yanlı olması beni zorladı.
Şafak
ŞafakSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 2012480 okunma
277 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Daha evvel hiç okumadığım ve tesadüfen pek de burun kıvırarak okumaya başladığım kitabın henüz birkaç sayfasına gelmeden zihnimde bir kanaate vardım ve uzunca bir incelemeyi hak ettiğini düşündüm. Kitabı ben e kitap olarak okudum ama iletişim yayınlarından çıkan 3. Baskıya aitti. Alıntılarımdan da belli olduğu gibi kitabı çok beğendim. Gündüz
Cehenneme Övgü
Cehenneme ÖvgüGündüz Vassaf · İletişim Yayınları · 20209,9bin okunma
·
Puan vermedi
Bu da yarım bıraktığım kitaplar listesine eklensin:) Bu gidişle tamamladığım yarım bıraktıklarımdan az kalacak ya neyse. Gelelim hepi topu iki öyküden oluşan bu kitabı neden okuyamadığıma.Rus edebiyatını sadece klasikler bağlamında bilen biriydim. Birkaç yazara da özel ilgim vardı ve Soljenistin’i hiç duymamıştım. Geçen bir arkadaşla Rus edebiyatı konuşurken bu kitaptan bahsedince kendimi mahcup hissettim. Çok iyi ve önemli biri olarak bahsi geçiyordu zira. Hemen getirsene okuyayım dedim ve başladım. Yazarımız nobel almış hem de Rus hem de konu II. Dünya savaşı Almanya ve Rusya. E tam okunmalık bu kitap dedim bir beklentiyle bugün okudum. İlk öykü “Kreçetovya İstasyonunda bir olay”ı okudum ki onu bile güç bela bitirdim. Anlatım dümdüz, olaylar arasında net bir ilşki yok, iki sayfa okuyorsunuz sanki yirmi sayfa gibi yoruluyorsunuz, öykünün adı bir olay ama net bir olay da yok. Daha çok o yıllarda o istasyonun günlük durumu. Belki 2. Dünya savaşına özel ilgi duyanlar için bu sıradanlık bile cezbedici olabilir ama beni bunalttı. Ne dilinde ne konusunda etkili bir şey göremediğimden ikinci öyküye geçmedim. Ben yine Tolstoy’dan Dostoyevski’ den vazgeçmeyeyim :)
Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi
Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın EviAleksandr Soljenitsin · İletişim Yayınevi · 2018201 okunma
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.