Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

františek vláčil

Taştan Yastık
başını koyduysan taştan bir yastığa ister sen kes at ister bir başkası dönersin sonunda toza
Reklam
''Günlük deneyimlerle edinilmiş bir sinema dil bilgisi, gerçekte sinema dilinin sanatının öğrenilmesi bir yana, bir sinema yapıtının anlaşılması, değerlendirilmesi için bile yeterli olamaz.''
agorakitaplığıKitabı okuyor
Olumsuz davranışlarda bulunmak bizden istenir, olumlu davranışlar ise zaten bizimdir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Neydi bu? Ölüm dedikleri şey, gerçekten bu olabilir miydi? İç sesi yanıt verdi "Evet, ölüm dedikleri şey bu". "Peki bu eziyetler neden?" İç ses yanıt verdi: "Öyle işte, bir sebebi yok." Bunun ötesinde ve bunun dışında başka hiçbir şey yoktu.
Reklam
Memnuniyetsizliğimizin kaynağı, isteklerin katsayısını yukarı çekme çabamız sürekli yenilenirken bunu önleyen diğer katsayının hareketsizliğinde yatar.
Babamın doksan yaşındaki tamamen çökmüş halini hatırlıyorum da bu kadar uzun süre yaşamak ister miyim, bilmiyorum. Zaten sigarayı bırakmayı düşünmüyorum, başka da bir şey söylemiyorum
Bize bilgece bir şekilde bugünün çocuklarının yarının ''ekonomik büyümesi'' olduğu anlatılmadı mı? Hangi büyüme? Ne için? Tek başına ekonomik büyüme demokratik olma iddiasındaki bir topluma yaraşır bir hedef midir? Televizyon, cep telefonu, çamaşır makinesi satın almak dışında insanın başka bir hayali yok mudur?
Sayfa 15 - esenkitap yayınevi.Kitabı okudu
Malum consilium est quod mutari non potest. Değiştirilemeyen bir düzen kötü bir düzendir.
Reklam
Bu dünya evini nasıl yürütür Tanrı; Ay nasıl yükselir, ufaldıkça ufalır, Her ay nasıl bütünlenir dolunay; Deniz üstünde niçin bu yeller, Eurus'un getirdiği; Nerden gelir bulutları yapan tükenmez su; Günü gelip yıkılacaksa dünya.
Bir baş değilim, olmaya da özenmiyorum. Yönetmekle yönetilmek, arasında benim için bir fark yoktur. En yetkili olan, bir başkası, kutsal bir asalak babası adına emirler verir, uğradığı soyut sertlikleri iletir başkalarına. Bütün ömrümce, gülmeksizin, başkalarını güldürmeksizin, tek bir emir vermedim; güç kemirmesiyle içim kemirilmemiştir çünkü: boyun eğmeyi öğretmediler bana. Kime boyun eğecektim ki?
Her şeyi oluruna, kendimi şen sabaha bırakıyor, mutlu insanlar içinde ben de kaygısız, öne arkaya sallanıyordum. Bulutsuz, berraktı gökyüzü; benim de gönlüm gölgesiz.
Bir insan değil miydi bu konuşan? Yeryüzünde beni sorguya çekmeyen, bana acı vermeyen bir insan kalmış mıydı hâlâ gerçekten?