"Savaşçı" romanı, beni derinden etkileyen ve uzun süre etkisinde kaldığım bir eser. Doğan Cüceloğlu'nun sürükleyici kaleminden çıkan bu hikaye, bizi Dicle Vadisi'nin büyüleyici manzaralarından hapishanenin soğuk duvarlarına kadar uzanan bir yolculuğa çıkarıyor.
Hikayenin merkezinde Devran adında bir karakter var. Devran, tutsaklık boyunca maruz kaldığı zulüm ve adaletsizliğe rağmen inancını ve umudunu kaybetmeyen bir savaşçı. Roman boyunca Devran'ın yaşadıklarına tanık olurken, tutsakların maruz kaldığı insanlık dışı koşulları ve maruz kaldıkları işkenceleri de görüyoruz.
Ancak "Savaşçı" sadece bir zulüm ve adaletsizlik hikayesi değil. Aynı zamanda umut ve dayanışmanın da hikayesi. Tutsaklar arasındaki dostluk ve yardımlaşma ruhu, zorlu koşullara karşı koymalarına ve umutlarını canlı tutmalarına yardımcı oluyor.
Cüceloğlu, roman boyunca sadece tutsakların yaşadıklarını anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda Kürt kültürüne ve kimliğine dair de derin ve dokunaklı bir bakış açısı sunuyor. Romanın sayfalarında Kürt halkının ezilen tarihi, kültürü ve gelenekleri yankılanıyor.
"Savaşçı", sadece bir roman olmanın ötesinde, aynı zamanda bir direniş ve umut manifestosu. Cüceloğlu, bu romanla tutsaklığın gölgesinde bile insan ruhunun ışığının söndürülemeyeceğini ve umudun her zaman var olduğunu haykırıyor.
Eğer sürükleyici bir hikaye okumak, umut ve dayanışmanın gücüne tanık olmak ve Kürt kültürüne dair yeni bakış açıları kazanmak istiyorsanız "Savaşçı" tam size göre bir roman.
2022 korku sineması adına oldukça bereketli bir yıl olarak hatırlanacak. Hayatın yeniden normalleştiği (ya da bakış açısına göre normalleştirildiği) COVID sonrası(!) ilk dönem olarak da hatırlanabilecek 2022 yılında karşılaştığımız yoğun üretim, belki de uzun sayılabilecek mecburi bekleyiş sürecinden iplerini kopartırcasına çıkmak isteyen sektör
Dar Zamanlar serisinin son eseri çok çarpıcı, başkarakter aydın profesör Aysel'in kendisine onur plaketi verileceği bir günü. Kapakta, siste (hayat) sandalın içinde betimlenen yalnız bir kadın (aydınlar) resmi, bu eser için en güzel anafikir olmuş sanki.
Hayatına giren erkeklerden (Ayşen'in hamile kalışı ile kocası Ömer'i ve
Serinin ikinci kitabında Öksüz Orman artık Özgür Orman olmuştur. Ancak bu kadar köklü bir değişim bazı sorunlar ortaya çıkarır. Oman'ın kral olması halk tarafından kabul görse de yaşanan sorunları çözemez. Küçük kral ise Tamugla birlikte yaşamaya başlar ve Tamug gittikçe güçlenir. Cehennem gitgide yaklaşır. Bininci gelin olan Yamuy ateşe atlayarak kıyameti başlatmıştır. Oman'ın ise tek çaresi kara kütüphaneyi bulup gizemleri çözmektir. Sınırlar kalkmış herkes ailesine kavuşmuştur ama onları bekleyen son hiçte güzel değildir. Peki Özgür Orman'ı nasıl bir son bekliyor? Oman şifreleri çözebilecek mi? Küçük Kral varisliğini yapacak mı?
Yine heyecanla okuduğumuz daha ilk sayfalardan bizleri içine hapseden bir kitaptı. İkinci kitapta yeni karakterler renk kattığı kadar acaba gerek varmıydı diye düşündürüyor. Bence devam kitabında bu karakterlere daha fazla yer verilecek. Hayal gücünün sınırları zorladığı, film tadında ilerleyen bir kitap. İçlerisinde ince mesajlar ve olaylar var ama bunları okuyucunun düşüncelerine bırakıyorum. Kendine özgü karakterler ve olay kurgusu ile birlikte elinizden bırakmadan okuyacağınıza eminim. Bilinmezlikleri çözmeye çalıştığımız ve dersler çıkardığımız fantastik bir kitap. Devam serisini merakla bekliyorum. Türü sevenlere tavsiye ederim.
Merhaba arkadaşlar eğer aceleniz varsa bu incelemeyi hemen atlayın çünkü biraz uzun bir incelemeyle karşınızdayım ..:)
Bazı kitaplar vardır; sadece yazılmak için değil, birileri bu satırları okurken aynı zamanda da yaşasın düşüncesiyle yazılır. Bu kitaplara güzeldi çok iyiydi demek o kadar yetersizdir ki, düşüncelerimizi nasıl açıklamamız
İsa Çolaker
MUHABBET VAR DİNLERSEN
"Dert söyletir, kalem yazdırır" der, İbrahim Tenekeci. İnsanı muhabbet besler, düşünce yazdırır. Muhabbetsiz bir yaşam düşünemiyorum. Pandemik günler, evde muhabbetin arttığı günler oldu. Ruhun gıdası muhabbettir. "Benim ağam sudan soğuk bakıyor" dizelerinde, muhabbetsiz ve aşksız hayata
Serra Menekay, edebiyat dünyasında Kırım ile ilgili eser yokluğundan yakınmış yakınmakla da kalmamış bu boşluğu doldurma adına da kalemi eline almış Kırımlı bir Kadın. Hekimlik gibi zor ve meşakkatli bir işin yanında yazarlığı ile boy vermiş yazım dünyasına.
Şefika isimli eserinde yazar, İsmail Gaspıralı'nın kızı etrafında Kırım'ın tarihine,