Türk Sinemasında Üslup ve Teknik Olanaklar (Kameramanlıktan Görüntü Yönetmenliğine).
İbrahim Ethem Gürbüz'den okuduğum ilk kitap...
Türk Sinemasında Üslup ve Teknik Olanaklar (Kameramanlıktan Görüntü Yönetmenliğine), 89 sayfadan oluşan güzel bir kitap...
İbrahim Ethem Gürbüz, genç bir akademisyen adayı olarak Sosyal Bilgiler Eğitiminde doktora eğitimine devam eden bir kamu görevlisidir.
Çocukluktan gelen bir ilgiyle kaleme aldığı kitabında, Yeşilçam emekçilerinden olan ve sinema sanatçılarının gölgesinde kalan, adları nerdeyse hiç anılmayan kameramanları/görüntü yönetmenlerini ele almış.
Çetin Tunca, Hüseyin Özşahin, Rafet Şiriner, Erdoğan Engin, Özdemir Öğüt, Kaya Ererez, Aytekin Çakmakçı ve Abdullah Gürek ile Türk sineması, kameramanlık, görüntü yönetmenliği ve Yeşilçam hakkında yaptığı 8 röportajı kitaplaştıran Gürbüz, Türk sineması ve sinemaseverler için güzel bir çalışma ortaya koymuş. Görsellerle de desteklenen kitap okunmaya değer.
Kitaptan bazı alıntılar:
"Elbette sinema bir aşktır" (45).
"Şunu diyebilirim ki sinema bir sanattır ancak her film bir sanat değildir" (70).
Sinemaya ilgi duyuyorsanız mutlaka okumalısınız.
Sinema konumuz. Çok okunan kitaplar dizisini bu son iletiyle bitirelim , bütün türlere girmemiz gerekmiyor. Bu ileti ise kitaplardan ziyade sinemayla ilgili olacak. Önce kitapları sıralayalım ,
1-
''Ben Türk sinemasını adı üstünde Yeşilçam'ı, İstanbul'a benzetiyorum. İstanbul'da ikamet ediyor olsanız bile ömrünüzün sonuna kadar her yerini gezip öğrenemeyeceğiniz, bitiremeyeceğiniz bir şehirdir ya hani İstanbul, işte Türk sineması da biraz öyle aslında. Kaç yaşınıza gelirseniz gelin, rastladığınızda 'a ben bunu izlememiştim' diyeceğiniz Türk filmleri çıkar karşınıza.''
Annemin Plakları / Çetin Erker - 22. Bölüm
Sait Faik Abasıyanık gibi usta bir öykücünün kaleminden çıkan ve mahkeme kapısından ayak sürüyerek geçen insanların hikayelerini okuyoruz by eserde. Kitap 40'lı yıllarda Sait Faik'in gazetede tefrika edilen "Mahkemelerde" başlıklı yazılarından oluşuyormuş. O zamanlardaki ülkeyi tanımak istiyorsak mahkemelerine bakmaktan gayri bize
2023/10. Kitap: Masumiyet Müzesi.
Orhan Pamuk'tan; Kırmızı Saçlı Kadın, Babamın Bavulu, Veba Geceleri ve Saf ve Düşünceli Romancı'dan sonra okuduğum 5. kitap.
Masumiyet Müzesi, 83 bölümden ve 524 sayfadan oluşan müthiş bir romandır.
Masumiyet Müzesi'nde Kemal'in Füsun'a olan aşkı konu ediliyor. Pamuk, ilk insandan
Türkan Şoray…
Yeşilçam’ın Sultan’ı…
Bana göre en iyi kadın oyuncusu…
Türkan Şoray, sinemayla ilk kez 7 yaşında İtalyanların ünlü yıldızı Silvana Mangano’nun Acı Pirinç filmini seyrederek tanışır. Annesi ile babasının ayrılmasının ardından dönemin ünlü oyuncularından birinin evinde kiracılık yaparlar, Emel Yıldız’ın. Emel Yıldız’ın bir gün Türkan
Kitaba binbir hevesle başlayıp, çok büyük beklentilere girmiştim. Ama işin açığı pekte beklentilerimi karşılayan bir kitap olduğunu söyleyemem. Anlatım tarzı ve betimlemeleri tadında bırakması bakımından akıcı bir kitap olmasına rağmen konu ve içerik olarak çok yavan kalmış diyebilirim. Klasik "Yeşilçam Sineması" tadında bir kitap...
İşte bu kafayı anlamaya çalışırken dünkü gün muhalif ekranlarda hakiki İslam öz İslam yorumları yapan İhsan Eliaçık denen şahsın bir twitine şahit olduk!
Twit, ‘mantığın .mına koyma olimpiyatlarında’ birincilik kazandı!
Twit şu, -Yılmaz Güney’e katil diyenler Musa Peygambere neden katil diyemiyor, diyemezsiniz’
Böyle bir cümlenin kurulduğu bir
Sınıflı toplumcunuz büyük eşitsizlikler göstermektedir. Üstelik son on yılda Türkiye'de köylere dek yayılan televizyon, "beyin yıkama" politikası ile, köy kadınının karşısına bile Dallas gibi bir Amerikan filmiyle çıkabilme
cesaretini göstermektedir. Renkli basın, reklam filmleri, fotoroman ticareti var gücüyle halkın bilinçlenmesini engellemek için, sermayenin ve çarpık kültürün egemenliğini daha uzun kılabilmek için var güçleriyle çalışmaktadırlar. Bilinçsiz insanları, yanlış yaşam biçimlerine özendirmeye çalışmaktadır. Aynı tutum yıllar yılı Yeşilçam sineması filmleriyle de uygulanmıştır. Ezilen sınıfların ve ezilen kadının da sorunlarına eğilen yeni ilerici Türk filmlerinin, geniş halk kitlelerine ulaşması engellenmiştir.