Burada sizlere hem kitap hakkında, hem o zamana ait, hem sonrasında yaşananlar için az biraz bilgi vereceğim. Umarım konu ile ilgili sizleri çok sık boğaz etmemişimdir? Evet, az uzun oldu ama böylesi bir eser de ancak böyle anlatılabilirdi diye düşünüyorum.
1925 yılında, hiperenflasyonun bitiminden kısa bir süre sonra Almanya'da, o günlerde sağcı
> Avrupa tarihinde başka hiçbir ülke, Almanya kadar kitaba ve makaleye konu olmamıştır diye düşünüyorum. Zaman içerisinde Nazizmin ya da Nazi döneminin saklı kalan bazı sırları ve nispeten küçük özelliklerinin yeni keşif haberlerini duymak kesinlikle olası mümkündür.
> 2014 yılının sonlarına doğru İngiltere’de eğitim gören genç Alman bilim
Bir ülke düşünün, sadece dört aylık enflasyon oranı %374 milyon. Yanlış duymadınız veya ben yanlış yazmadım. İsterseniz bir daha okuyun rakamı. Dikkatinizi çekerim 374 değil , 374 bin de değil. Tam tamına enflasyon oranı 4 ayda yüzde 374 milyon. Böyle bir ülkede insanlar ne yapar diye hiç düşündünüz mü ? Nasıl bir kaos yaşanır ? Peki böyle bir
SALGIN GÜNLERİNDE İNCELEME GİRİŞİMİ
Rusların savaş edebiyatı yazarlarından Ehrenburg. 1. ve 2. Dünya savaşlarına bizzat şahit olmuş , her iki savaşta da muhabirlik yapmış. Bu savaşları anlattığı gayet kapsamlı kitapları elimde mevcut fakat bu kitabıyla başlamak nasip oldu , pişman mıyım hayır..
1923 senesinde bu kitabı yazdığında Ehrenburg ,
Irvin Yalom'dan harika bir kitap: Spinoza Problemi. Bir tarafta 16. yüzyıl Hollanda'sında Bento Spinoza diğer tarafta 20. yüzyıl Almanya'sında Albert Rosenberg. Biri, dini bağnazlıkla mücadele etmiş diğeri tarihi bağnazlığın içinde yer almış iki figür. Yalom bu iki kişiyi bizlere anlatırken, onların fikir dünyalarının oluşum sürecine de değinir.
Dolar kurundaki dalgalanmalar bir tür barometreydi, bu barometrede korku ve heyecanın bir karışımıyla markın düşüşünü okuyorduk. Çok daha fazla şeyi gözlemleyebiliyordu insanlar. Dolar yükseldikçe hayal dünyasına daha çılgınca seyahatler yapıyorduk.
ABDULKADİR TURAN / ANALİZ
1 Kasım 1928’de tek kararla harflerimiz yasaklandı. İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee’nin ifadesiyle Türkiye’de kütüphaneleri yakmaya gerek kalmadı. Çünkü Cemil Meriç’in veciz ifadesiyle kütüphanelerde kitaplar tuğla yığını oldu. Mahir İz’in ifadesiyle roller ters döndü. Hasbelkader daha önce Fransız alfabesini öğrenen
Kemalist Rejimin Hasta ettiği Kadın & Seçme ve Seçilme Hakkı
Kemalist rejimin övündüğü inkılapların başında “Kadınlara seçme ve seçilme hakkının” verilmesi ve Isviçre’den alınan Medeni Kanun gelir.
Halbuki gerçekler hiç de öyle değil. Kadınlar üzerine yaptığı yayınlarla dikkat çeken Prof. Dr. Ömer Çaha’ya göre 1926’da Isviçre’den alınan
....
1908 Devrimi: Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet
23 Aralık 1876, Haliç Tersanesi’ndeki Bahriye Nezareti’nde İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya-Macaristan, Almanya, Rusya ve Osmanlı heyetleri toplantı hâlindedir. Konu, Osmanlı’nın Balkan toprakları ve büyük devletlerin bu topraklar üzerindeki çıkarlarıydı. Batılı devletler ile Rusya
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın
1923 yılı 23 Nisan'da Ankara'da Büyük Millet Meclisi kurulmuştu. Artık yeni bir çağ başlıyordu. Türklüğünü unutmuş Osmanlı ümmeti yerine, kendini bilen bir Türk milleti canlanıyordu. Fakat Meclis'in büyük bir kısmı Osmanlı kafasını taşıyan yobazlardan oluşuyordu. Bunları Atatürk'ün kafasındakilere yöneltmek çelikten bir kafesi
_Türk olarak arabistan'a gidiyorsun. İnsanlar seni Türkçe selamlıyor; camilerden her gün Türkçe dualar yükseliyor; senin toprağını kutsal kabul edip senin gibi giyinmeye, düşünmeye ve konuşmaya çalışıyorlar. Yerde Türkçe bir yazı, örneğin Türk malı bir çikolatanın ambalajını görünce öpüp yerden alıyorlar. Okullarında senin tarihin,