Bir Musa doğmasın diye, doğan binlerce çocuk öldürülür.
Fakat ölen çocuklarının kanında Musa bilincinin çiçeği açar.
Zulüm denizinde boğulan bir halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir, suları yarıp geçme yolunu.
Gün olur, bir ulu güçler buyruğu üzre,
Ozan bu çekilmez dünyada görünür ya,
Çılgına dönen anası, sığınıp küfre,
Yumruk sallar haline acıyan Tanrı'ya:
"Ah! bu yüzkarasını beslemek yerine,
Bütün bir engerek yumağı doğursaydım!
Lânet o kısacık hazların gecesine,
O zaman gebe kaldı bu cezaya karnım!
Onca kadın içinden beni seçtin ya
Bir Musa doğmasın diye, doğan binlerce çocuk öldürülür. Fakat ölen çocukların kanında Musa bilincinin çiçeği açar. Zulümde boğulan bir halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir: suları yarıp geçme yolunu.
Bu durumda gecenin içindeki yolculuğunuzu tek başınıza sürdürmekten başka çare de kalmıyor. Gerçek yol arkadaşlarımızı yitirmişiz. Üstelik, henüz iş işten geçmeden, doğru soruyu, esas soruyu da soramamışız onlara. Onların yanındayken bilememişiz. Yitik insan. Zaten her zaman geç kalmaz mıyız? Bütün bunlar artık beş para etmeyen son pişmanlıklardır.
Terziler geldiler.
kırılmış büyük şeylere benzeyen şeylerle
daha çok koyu renklere ve daha çok ilişkilere
bir kenti korkutan ve utandıran şeylerle.
kumaşlar bulundu ve uyuyan kediler okşandı. Sonra
sonsuz çalgısı sevinçsizliğin.
çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de
duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir