• “Bütün inançların temeli sevgidir. Her kim bir şey veya kimseyi severse ona inanmış, boyun eğmiş, kulluk etmiş olur. Kulluk, sevginin yedi derecesinden biridir ki ilk adımda dostluk başlatır. Bu dereceler ezeli ‘ilgi’den doğar, ilgiyi 'sevgi’ takip eder. Sonra ‘tutku’, ‘aşk’, ‘şevk’ ve ‘kulluk’ diye devam edip ebedi ‘dostluk’ta nihayet bulur. İyi veya kötü, yararlı veya zararlı her tür sevginin bir etkisi, sonucu, meyvesi ve hükmü vardır. Coşku, zevk, özlem, yakınlaşma, ayrılma, uzaklaşma, terk etme, sevinme, üzülme, ağlama gülme...
• Doğan her şey gibi sevgi de belli bir ömrü yaşayıp tamamlıyor ve sonunda yok oluyordu.
• “İnsanın hamurunun sevgiden yaratılmış olduğu”nu söylediği zaman ne demek istediğini artık biliyorum. İnsan sevgi ile yaşar, sevgisiz ölürdü. Sevgi bir cennet, sevgisizlik de cehennem sayılırdı. Sevgisiz yaşayanların ölülerden farkı kalmıyordu çünkü. Sevgiyle yaşamak da kıskanmakla devam ediyordu.
• Kişinin gönülde kendisi olmak sevginin başlangıcı, sevgilide kendisi olmak ise sonu olmalıydı. Birincisi hamlık, İkincisi olgunluk ve pişmeydi ...
• Sevilen, bir sevenin aynasına sahip olmadığı zaman kendi güzelliğinin mükemmelliğini göremiyor ve bundan rahatsız oluyordu.
• İnsanlar birbirlerine gülüyorlarsa aralarında nefret, birbirleriyle gülüyorlarsa aralarında sevgi çoğalıyordu.
• Ama gariptir, ben bu dünyada kimi seversem Allah benden uzaklaştırıyor. Onun için, Kamber Can, ben seni hiç sevmeyeceğim.”
• Lâkin benim kaderim kef harfiyle yazılmış olmalı ki hep keder oldu