Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"'Ben, eden bulur karşılığı peşindeyim, bulamazsam kendimi yok etmem lazım. Hem bu karşılık ileride, sonsuzlukta değil, hemen burada, yeryüzünde olmalı; bunu gözlerimle görmeliyim. İmanım vardı, görmek de isterim; o ana kadar ölürsem diriltsinler beni, çünkü her şey bensiz olursa acınırım doğrusu. Hayatta işlediğim suçların, çektiğim
Bir zaman gelip kitabımı bulacağımı biliyorum, ama bu uzak bir gelecekte olacak. Ve bunun bugün olmadığına dair şüphem yok. Yine de garip bir umut var. Her nasılsa, herhangi bir şeyin, Tanrı, iblis, Ahura Mazda, herhangi birinin, benim çabaladığımı göreceği umudu. Gerçekten çabalıyorum ve bu da yeterli olmalı.
Sayfa 107
Reklam
Bakın dükkân tabelası da yok, bu tabela ise rezalet. Kaldı ki, herkes masaya oturup gerçek işini, kimliğini açıklasaydı, ne halt edeceğimizi bilemezdik! Şöyle kartvizitler düşünün: Dupont, ödlek filozof ya da Hıristiyan mülk sahibi ya da zina eden insansever, istediğinizi seçebilirsiniz. Ama bir cehennem olurdu bu! Evet, cehennem böyle olmalı: tabelalı caddeler ve düşüncesini anlatma olanaksızlığı. İnsan, kesin olarak sınıflandırılmıştı
Aramızda kalsın, o halde kölelik, tercihen güler yüzlü kölelik kaçınılmaz bir şeydir. Ama bunu kabul etmek zorunda değiliz. Kendini köle edinmekten alıkoyamayan kişinin, onlara özgür insan demesi daha iyi olmaz mı? Öncelikle prensip gereği, sonra da onları umutsuzluğa düşürmemek için. Bu ödünü onlara borçluyuz, öyle değil mi? Böylece onlar gülümsemeye devam ederler, biz de vicdanımızı rahatlatırız. Yoksa kendimiz hakkımızdaki fikirlerimizi değerlendirmek zorunda kalır ve acıdan çıldırırdık ya da daha fenası alçakgönüllü kişilere dönüşürdük, her şey mümkün. Sonuç olarak dükkânların tabelası yok, bu tabela ise rezalet. Kaldı ki, herkes masaya oturup gerçek işini, kimliğini açıklasa ne halt edeceğimizi bilemezdik! Şöyle kartvizitler düşünün: Dupont, ödlek filozof ya da Hıristiyan mülk sahibi ya da zinacı hümanist, istediğinizi seçebilirsiniz. Tam bir cehennem olurdu bu! Evet, cehennem de böyle olmalı: tabelalı caddeler ve insanın kendini ifade etme olanaksızlığı. Bir kere sınıflandırılınca sonsuza dek öyle gider.
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Reklam
Dinin bana yararı yok. Başkalarının görünmeyene beslediği inancı, ben elle tutulana, gözle görünene besliyorum. Benim tanrılarım insan eliyle yapılmış tapınaklarda oturuyorlar, gerçek deneyimlerden oluşan bir çerçeve içinde inancım kusursuzlaşıyor, tamamlanıyor. Belki de aşırı tamamlanıyor; çünkü "Cennet'i yeryüzünde bulanların birçoğu, belki tümü gibi ben de, bu dünyada yalnız "Cennet"in güzelliğini değil, "Cehennem"in dehşetini de buldum. Dine kafa yorduğum ender zamanlarda, içimden inanamayanlar için bir mezhep kurmak geliyor; adı "Pedersiz Kardeşler Cemiyeti" olabilir, hiçbir mumun yanmadığı bir mihrap üzerinde, yüreğinde huzur olmayan bir rahip, kutsanmamış ekmek ve içinde şarap olmayan bir kadehle ayin yapabilir. Her şey, gerçek olabilmek için bir dine dönüşmek zorundadır. Agnostisizmin de, her inanç gibi ayini olmalı. O da şehitler verdi, onun da azizleri olmalı; kendini insanoğluna göstermediği için Tanrı'ya her gün şükretmeli. Ama ne inanç ne de agnostisizm, benim dışımda kalan şeyler olmamalı. Simgelerini ben yaratmış olmalıyım. Ancak kendi biçimini kendi yaratan bir şey tinsel olabilir. Eğer sırrına kendi içimde varamıyorsam, hiç varamayacağım demektir. Eğer zaten bulamamışsam, hiçbir zaman bulamayacağım demektir.
Nasıl yaşamıştım acaba ben onsuz? "Senin için yanıp tutuşuyorum" dedi boğuk bir sesle. "Sü-rekli seni istiyor canım. Parmaklarını şıklatsan sertleşiyorum." Aralık ağzımdan çıkan nefesimi soluyarak dilini altdudağımın kenarında gezdirdi. "Geldiğim zaman senin için geliyorum. Senin yüzünden, ağzının, ellerinin ve o doymak
Sayfa 38
Sana göre gelecekteki hazların bir kıymeti yok. Sence haz peşin, yakında ve ulaşılabilir olmalı. Cennetse ileride, uzakta ve ulaşması şimdilik zor. Bu yüzden seni cezbetmiyor. Cehennem seni korkmutuyor, oraya şimdilik girmediğin için.
Sayfa 120Kitabı okudu
Faruk Nafiz Çamlıbel
Açlarla güreşmeği büyük bir zafer sayan, Kafkasya-dağları'nda çığ gibi yuvarlanan Düşman üç ay içinde girmişti Erzurum 'a, Canlar dayanmıyordu bu uğursuz duruma. El-oğlu geziyordu sevinçle Erzurumda, Dağları biz yarattık gibi hepsi kurumda. Hepsi de mala, cana, nâmûsa el atıyor, Türk gözüne bu hâller diken gibi batıyor. Birgün geldi
120 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.