Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evlilik bağı tertibatı izin verilenle yasaklananı, öğütlenenle kuraldışı olanı tanımlayan bir kurallar sistemi çevresinde yapılanır; cinsellik tertibatı ise hareketli, çokbiçimli ve konjonktürel iktidar tekniklerine göre işler. Evlilik bağı tertibatının temel amaçları arasında bağıntılar oyununu yeniden üretmek ve onları yönlendiren yasayı ayakta
...İnsanın sansüre, yani söyleme ve düşünmenin yasaklanmasına temel bir rol yüklemesi için, kendisinin, itirafın bu içe dönük kurnazlığının iyice tuzağına düşmüş olması gerekir; bizim uygarlığımızda, bunca zamandır, bizi, ne olduğumuzu, ne yaptığımızı, neyi anımsayıp neyi unuttuğumuzu, neyi düşünmediğimizi ve neyi düşünmediğimizi sandığımızı söylemek zorunda bırakan o harikulade buyruğu ha bire tekrarlayan tüm seslerin özgürlükten söz ettiklerini zannetmek için, insanın kafasında iktidarı iyice ters bir biçimde canlandırıması gerekir. Bu, aynı anda diğer çalışma biçimleri sermaye birikimini sağlarken, Batı'nın insanların uyruklaşmasını sağlamak için uğruna birçok kuşağı harcadığı dev bir iştir; uyruklaştırma derken, anlatmak istediğim kişilerin hem birer uyruk hem de birer özne olarak oluşturulmasıdır." Düşünün, XIII. yüzyılın başında her Hıristiyana yılda en az bir kez, hiçbirini es geçmeksizin, tüm kabahatlerini itiraf etmesi için verilen buyruk, kim bilir ne korkunç görünmüştür insanların gözüne. Bir de yedi yüzyıl sonra, Sırp direniş hareketine katılmak için dağlara çıkmış partizanı düşünün; şefleri ondan yaşamını yazmasını isterler, gecenin karanlığında karalanmış birkaç zavallı kâğıdı götürdüğündeyse bakmazlar bile ve ona yalnızca "yeniden yaz ve hakikati söyle" derler. Bu denli önem verilen dil yasakları, itirafın yarattığı bin yıllık boyunduruğu unutturmalı mıydı?
Reklam
Faşizmi aşırı sağdan bağımsız, özünde yeni bir güç, dahası Avrupa içi ve dışı çağdaş tarihin temel bir faktörü olarak gören akademisyenler vardır (örneğin -oldukça farklı yollarla Moore, 1966; Gregor, 1969). Diğer bir yorum, faşizmi iki savaş arasına sıkışmış bir olgu olarak görür, ancak ideolojik gerekçeli Nazi ve daha oportünist Faşist türler arasında belirgin bir ayrım olduğunu öne sürer (Weber, 1964). Bunun yerine, faşizmi, bütünsel "paradigmatik" ifadesini Nazizm ve Faşizmde (örneğin, O'Sullivan, 1983; Organski, 1968) ya da sadece Nazizmde (örneğin, Hayes, 1973; ayrıca çoğu Marksist) bulan uluslararası bir olgu olarak gören farklı yaklaşımlar da vardır. Bu sonuncu pozisyon, türdeş faşizmler ailesinin şüphesiz var olduğu ancak Nazizmin bu ailede yer alamayacak kadar farklı (fazlasıyla "biyolojik" ırkçı) olduğu inancıyla taban tabana zıttır (örneğin Sternhell, 1979 ve 1987; kıyaslayınız, yine Gregor, 1969, s. xiii-iv. Burada Gregor farklı bir yoldan benzer bir sonuca ulaşır).
Sayfa 27
XXII
Gideceğimiz yere gelmiştik. Gina, "O kadar çok şey yapmak istiyorum ki," dedi. "Biliyor musun," dedim bunun üzerine, "insanın hiç vakti olmuyor. Hücrede gibisin. 'Dışarı çıkınca her şeyin acısını çıkartacağım, çılgınlıklar yapacağım,' diyor insan. Dışarı çıkıyorsun, her şey yapabilecekken, yalnızca eskiden yaptıklarını yapmayı sürdürüyorsun."
Sayfa 186 - Can ModernKitabı okudu
Rüknettin’in kalbi için kehanetler
ı rüknettin'in aynalarda ağladığı kadar var. bir mevsimin kıyısından tutarsan rüknettin kurak ovalara yağmurlar yağar ayak bileklerinden kavrarsan bir harfi kalbin şiir olup vadilerini sular. senin de vadilerin vardır rüknettin! kehanetler kurarsın, yağmalarsın kendini kurtarıp o yangında ilk önce kalbini niyedir, aynalarda azalır
Sayfa 102 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Fahreddin Iraki
Fahreddin Iraki, İlhanlı dönemi şairleri içinde en güçlülerindendir. Aslen Hemedanlı olan Iraki, İlhanlılar zamanında yaşayan müelliflerin arasında önemli bir yere sahiptir. Iraki hem kendisi çok güçlü bir şair olduğundan hem de yaşadığı dönemi aydınlatıcı bilgiler verdiği için önemlidir. Iraki'nin eserleri kendi devrinde yaşayan mistik
Reklam
Moğollar, çok erken tarihlerden itibaren farklı dinlerin etkisi altında kalan bir milletti. Uzun yıllar Türklerin egemenliği altında yaşayan Moğollar, Türk kültürünü etkileyen pek çok unsurdan en az Türkler kadar etkilenmişlerdi. Bu sebeple Türk kültüründe bulunan çoğu unsur Moğolların kültür dünyasında da görülmektedir. Bu etkilenme alanlarının
İlhanlı Devleti Tarihine Genel Bir Bakış
Moğolların kalabalık bir kolunun Hülagu öncülüğünde 1256 yılında Ceyhun Nehri'ni aşıp Horasan'a girmesiyle başlayan ilerleyişi, Azerbaycan merkezli olarak İran, Irak ve Anadolu topraklarının da önemli bir kısmını kapsayan bir devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştı. İlhanlılar olarak anılan bu devlet Yakın Doğu'nun siyasi, sosyal ve
Tiflis, savaş iklimine alışkındı. Kafkasya'daki bütün halklar gibi Gürcüler de silah sesleri ve kılıç şıngırtılarıyla büyürdü: Onlar Türkler ve İranlılarla mücadele ederken Mürit Savaşları başla­mıştı. Bu nedenle, şiddetlenen Kırım Savaşı ve Şamil'in Gür­cistan ovalarına yaptığı saldırılar, onlar için günlük hayatın bir parçasıydı. Rus
Peygamber Efendimizin torunu Hz. Hasan, H. Hatice'nin oğlu Hind ibni Ebu Hale'ye: "Dayıcığım! Bana dedemi anlat!" dedi. Resûl- Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'i cok iyi anlatmasıyla ünlü Hind radıyallahu anh onu söyle anlattı: Peygamber Efendimizirice yapılı ve heybetliydi. Yüzü ayın on dördü gibi parlardı. Uzuna yakın
85 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.