ı
rüknettin'in aynalarda ağladığı kadar var.
bir mevsimin kıyısından tutarsan rüknettin
kurak ovalara yağmurlar yağar
ayak bileklerinden kavrarsan bir harfi
kalbin şiir olup vadilerini sular.
senin de vadilerin vardır rüknettin!
kehanetler kurarsın, yağmalarsın kendini
kurtarıp o yangında ilk önce kalbini
niyedir, aynalarda azalır
“Yolda hər şeylə maraqlanmağa aludə olmaq bəlaya düşməyə zəmin yaradar” (cırtdanlardan, II Fəsil. Qoyun əti qovurması).
“Qəribə işdir: yaxşı əhval-ruhiyyə, xoş keçirdiyin günlər barədə danışmağa vaxt tələb olunmur və buna qulaq asmaq da bir o qədər maraqlı olmur. Ancaq xoşagəlməz bir hadisə, səndə qorxu və nifrət oyadan hekayələr isə uzun və cəlbedici alınır” (III Fəsil. Fasilə).
“Belə (şiddətli) qəzəb hissini adətən ömür boyu onlara lazım olmayan, ancaq çoxdan malik olduqları əşyanı tapmayanda var-dövləti başından aşan varlılar keçirir” (XII Fəsil. İçəridə onları nə gözləyirdi).
“Eldə deyilənlər heç də həmişə özünü doğrultmur” (Esqarot adlı Göl şəhərinin adamlarından, XIV Fəsil. Alov və su).
“Ən pis külək belə yaxşı xəbərlər gətirir” (Torin Oukenşilddən, XIV Fəsil. Alov və su).
1220 yılında Moğollar, Cend, Özkent, Barçınlığ-Kent ve Yeni-Kent’i
aldıktan sonra, bu bölgedeki Türkmenler’den, 10000 kişilik bir kuvvet
teşkil ederek bu kuvveti Taynal Noyan’ın emrine verdiler. Taynal, bunlar da buyruğunda olduğu halde, Sir-Derya kıyısında Harizm’e
yürüdü. Fakat Türkmenler yolda isyan ettiler ve başlarına konmuş
olan Moğol’u öldürdüler. Taynal önde gidiyordu; isyan ettiklerini
haber alınca geri döndü ve onlardan çoğunu öldürdü. Geri kalanları
diğer Türkmenler ile Merv ve Amûye taraflarına kaçtılar. Böylece Moğol
istilâsı sebebiyle Türkmenler’in eski yurdlarında kalmış olanlarının pek
çoğu da buradan ayrılarak Horasan'da toplandılar. Bununla beraber,
1273-1274 yıllarında Barçınlığ-Kent’i ziyaret eden Cemal Karşı,
bu şehirde Terâkime yani Türkmenler’in yaşadığını haber veriyor.
XIV. yüzyıldan itibaren, kaynaklarda, artık Sir-Derya boylarında
Türkmenler’in yaşadığından bahsedilmez.
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
Avrupa’nın Geri Kalan Kısmında Bilimsel İlerlemeler
*
İskenderiye geleneği
*
İtalya yarımadası V ila X. yüzyıllar arasında teknik ve tarım alanındaki bazı önemli yenilikler dışında bilim ve teknik alanında böyle bir genel çöküş döneminden geçerken, son 20 yılda yürütülen araştırmaların katkısıyla, Avrupa’nın geri kalan kısmında, Akdeniz’de ve
Bazı Avrupa yazarlarının, İslâm dininin özellikle Eş'arî ve Gazalî ile kurulan ilâhiyatının, bilimin ilerlemesine engel olduğunu söyledikleri doğrudur.
Örneğin doğubilimci Edward Sachau Birunî'nin Asar-ül-bakiye'sini İngilizceye çevirdiği vakit önsözünde diyor ki:
«IV. yüzyıl İslâmın akılsal ve zihinsel tarihinde bir dönüm
Bazı okurlarımız, eserimizde Müslümanlığı küçümsediğimizi, hatta dinsizliği yaymaya çalıştığımızı ileri sürecek kadar insaftan uzaklaşmışlardır. Bize öyle geliyor ki, bunlar, dinsizliği yaymakla, dinin gerçek mahiyetini aramak arasındaki farkı ayırt etmek istememişlerdir; belki de böyle düşünmeleri, politik ya da ekonomik çıkarlar için bir fayda