Yalnız şimdilik yalan hiç istemiyorum. Bu önemli olduğu için istiyorum. Dünyada yalan söylemeden yaşamak mümkün değil, çünkü hayat ve yalan eşdeğerde iki kavramdır; hiç değilse neşelenmek için yalan söylemeyeceğiz. Allah kahretsin, ölümün de bir anlamı olmalı, değil mi! Yaşam öykülerimizi yüksek sesle anlatacağız ve hiçbir şeyden utanmayacağız. Önce ben başlayacağım: Biliyorsunuz, şehvet düşkünü bir adamdım. Bütün bunlar yukarıda çürük iplerle bağlıydı birbirine. Koparalım bu ipleri, şu bir iki ayımızı utanmasız gerçekle geçirelim! Soyunalım, çırılçıplak olalım!” “Çırılçıplak olalım, çırılçıplak olalım!” diye bir ağızdan bağrıştılar. Avdotya Ignatyevna: “Çıplak olmayı korkunç, korkunç istiyorum!” diye keskin çığlıklar atıyordu. “Of, of... Burada neşeli anlar geçireceğimizi görüyorum, Ek’e de gitmek istemiyorum.” “Hayır, biraz daha yaşasaydım, ah, dinleyin, biraz daha yaşasaydım!..” “Hi hi hi...” diye kıkırdadı Katiş. “En önemlisi de kimse bize yasak koyamayacak, bakıyorum Pervoyedov sinirleniyor, nasılsa eli bana ulaşamaz! Grand-pere, razı mısınız?” “Tamamen, tamamen aynı düşüncedeyim, hem de büyük bir zevkle; ama ha-ya-t hikâyesine önce Katiş başlasın!”
Herkesin hakkıdır şarkı söylemek ve dans etmek. Herkesin hakkıdır yüksek sesle kahkaha atmak. Herkesin hakkıdır sevdiğiyle el ele dolaşmak. Herkesin hakkıdır dilediğince okumak, eğitim almak, meslek sahibi olmak. Herkesin hakkıdır bir aile sahibi olmak yahut yalnız yaşamak. Herkesin hakkıdır bir evde oturmak, bir parkta dolaşmak, bir vapurda bir martıya yem atmak.
Sayfa 18 - Masa DergisiKitabı okudu
Reklam
Ben bu hayata, sonuna kadar yüksek sesle yaşamak için geldim.
Buraya geldiğinde oldukça sağlıklıymış. geceleri yalnız kalması, vurulma korkusu onda psikolojik bir rahatsızlık yaratmış. Bekâr hayatının bağrında bir gençti. Okul lojmanında geceleri yapayalnız bir halde kalması bir yana, geceleri vurulma korkusu onu epey yıpratmış. Her ne kadar köylü "Seni koruyoruz!" demişse de o, içindeki korkuyu
Başka bir zamanda ben: oynatmaya az kaldi.
Kasabalılara daima küçümseyerek bakar, kaba cahilliklerinin, uyuşuk ve hayvanca hayatlarının ona aşağılık, mide bulandırıcı geldiğini söylerdi. Yüksek ve tiz bir sesle, hararetli hararetli, ama mutlaka ya hoşnutsuzluğunu ve öfkesini ya da coşku ve şaşkınlığını belli ederek hep içten konuşurdu. Onunla hangi konuda konuşursanız sözü hep aynı yere getirirdi: Kasabada yaşamak boğucu ve sıkıcıdır; yüksek ideallerden yoksun olan toplum zorbalıkla, kaba bir sefahatle ve ikiyüzlülükle çeşitlendirilmiş cansız, anlamsız bir yaşam sürdürmektedir. Namuslular kıt kanaat geçinirken, namussuzların karnı tok sırtı pektir. Okullara, dürüst yönetimi olan yerel bir gazeteye, tiyatroya, edebi toplantılara, entelektüellerin birlik olmasına ihtiyaç vardır. Toplumun bilinçlenmesi, dehşete düşmesi gerekir. Dmitriç insanlar hakkında yargıda bulunurken farklı renkleri gözetmeden sadece siyah ve beyaz gibi keskin renkler kullanırdı. Ona göre insanlık namuslular ve namussuzlar olmak üzere ikiye ayrılıyordu; ikisinin arası yoktu.
Sayfa 6 - PdfKitabı okudu
Önemli bir okula giriş sınavının yazılı bölümünü başarıyla geçmiştin. Genel kültür sınavının sözlü bölümünde, sana verilen konuyla ilgili söyleyeceklerini hazırlamak için yarım saatin varmış, konu da şuymuş: ''İnsan ölümü yaşamak zorunda olduğu için korkmalı mıdır?" Bu çelişkili tümce başını döndürmüş. İnsan ölümü yaşayabilir mi?
Sayfa 45 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
272 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.