Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dişi. Bu etiket benim için ne yapıp ne yapamayacağımı dikte etmekten başka hiçbir şey yapmamıştı: İzinsiz bir yere gitmek yok. Açık giyinmek yok. Çok yüksek sesle veya kaba konuşmak ya da eğer erkekler konuşuyorsa herhangi bir şekilde konuşmak yok. Hayatımı göze ne kadar hitap ettiğimin sürekli olarak farkında olmadan yaşamak yok. Bir koca için ardı ardına erkek evlat doğurmak ya da bir oğlana zafere ulaşma gücü vermek için bir Krizalit'te can vermekten başka bir gelecek yok. Sanki tüm varlığım sımsıkı saran bir kozanın içindeydim.
Korkuyu ifade etmek iyileşmenin bir parçası.
"Bir korku, fobi, panik atak ya da takıntılı düşünceyle boğuşuyorsanız, içsel yaşamınızın hapishanesinde tutsak olmanın nasıl bir duygu olduğunu çok iyi biliyorsunuzdur. Kendi içinize girdiğiniz zorlu zaman (sürekli endişelenmek, baskın duygular, sinir bozucu hisler) duruşmaya da mahkûmiyet olmadan verilmiş bir müebbet hapis cezası gibidir. Korku ve endişeler, gününüzü ve yaşamınızı sınırlandırarak dünyanızı küçültür ve canlılığını yok eder. Bu şekilde yaşamak çok yorucu olabilir. Bir yol bulmak düşündüğünüzden daha kolaydır. Sadece başka türlü bir müebbet hapis de cezanızı çekmelisiniz; en kötü korkularınızın yarattığı cümle ile... Bu cümle muhtemelen çocukluğunuzdan beri sizdeydi. Bu cümle yüksek sesle de söylense, sessizce de ifade edilse umutsuzluğunuzu derinleştirir ancak diğer yandan sizi hapishane kapısından çıkarıp yeni bir anlayış ve çözüm dünyasına da götürebilir."
Sayfa 135 - SOLA UNITAS YAYINLARI
Reklam
Köylük yerde yaşamak, hayatta kalabilmektir. Hayatta kalmanın da mutlulukla mutsuzlukla bir ilgisi yoktur. Dertli ya da dertsiz insanlar vardır yalnızca. Ve dert elle tutulur, gözle görülür bir şeydir: öyle uzun boylu tanımlamalara, açıklamaları gerek yoktur. Elle tutulur gözle görülür ayrıntılarla dile getirilir elbette; ayrıntılar yetmeyince yüksek sesle haykırılır. Hepsi bu kadar işte...
Sayfa 58 - Yapı Kredi yayınlarıKitabı okudu
Cesurca ölmek yerli için bir ideal, bir görevdi. İşte, bunu kanıtlayan görkemli ve yürekler acısı bir anlatı: "Siyu kabilesinden üç yerli atlarına binip yerleşim bölgesinin yanındaki otlakta bulunan yüksekçe bir tepeye doğru sıra hâlinde ilerlemektedir. Ölüme mahkûm edilmişlerdir ve infaz saati yaklaşmaktadır. Birkaç ay önce isyan bayrağını
En güçlü olumlamalar, aynanın karşısındayken yüksek sesle söylediklerinizdir. Ayna, kendiniz hakkında sahip olduğunuz hisleri size geri yansıtır. Nerede direndiğinizi ve nerede açık ve akıcı olduğunuzu hemen fark etmenizi sağlar. Neşeli ve tatmin edici bir hayat yaşamak istiyorsanız hangi düşünceleri değiştirmeniz gerektiğini açıkça gösterir.
Rilke şöyle sesleniyor: "Yüksek sesle derdin: yaşamak, alçak bir sesle de ölmek Ve hep söylerdin yeniden: var olmak."
Sayfa 16
Reklam
“Kendimi, yüksek sesle, "yaşamak belki de bu!" derken yakalıyorum.”
Sayfa 247Kitabı okudu
Hareketler sözlerden daha yüksek sesle konuşur.
Sayfa 209Kitabı okudu
Yalnız şimdilik yalan hiç istemiyorum. Bu önemli olduğu için istiyorum. Dünyada yalan söylemeden yaşamak mümkün değil, çünkü hayat ve yalan eşdeğerde iki kavramdır; hiç değilse neşelenmek için yalan söylemeyeceğiz. Allah kahretsin, ölümün de bir anlamı olmalı, değil mi! Yaşam öykülerimizi yüksek sesle anlatacağız ve hiçbir şeyden utanmayacağız. Önce ben başlayacağım: Biliyorsunuz, şehvet düşkünü bir adamdım. Bütün bunlar yukarıda çürük iplerle bağlıydı birbirine. Koparalım bu ipleri, şu bir iki ayımızı utanmasız gerçekle geçirelim! Soyunalım, çırılçıplak olalım!” “Çırılçıplak olalım, çırılçıplak olalım!” diye bir ağızdan bağrıştılar. Avdotya Ignatyevna: “Çıplak olmayı korkunç, korkunç istiyorum!” diye keskin çığlıklar atıyordu. “Of, of... Burada neşeli anlar geçireceğimizi görüyorum, Ek’e de gitmek istemiyorum.” “Hayır, biraz daha yaşasaydım, ah, dinleyin, biraz daha yaşasaydım!..” “Hi hi hi...” diye kıkırdadı Katiş. “En önemlisi de kimse bize yasak koyamayacak, bakıyorum Pervoyedov sinirleniyor, nasılsa eli bana ulaşamaz! Grand-pere, razı mısınız?” “Tamamen, tamamen aynı düşüncedeyim, hem de büyük bir zevkle; ama ha-ya-t hikâyesine önce Katiş başlasın!”
Herkesin hakkıdır şarkı söylemek ve dans etmek. Herkesin hakkıdır yüksek sesle kahkaha atmak. Herkesin hakkıdır sevdiğiyle el ele dolaşmak. Herkesin hakkıdır dilediğince okumak, eğitim almak, meslek sahibi olmak. Herkesin hakkıdır bir aile sahibi olmak yahut yalnız yaşamak. Herkesin hakkıdır bir evde oturmak, bir parkta dolaşmak, bir vapurda bir martıya yem atmak.
Sayfa 18 - Masa DergisiKitabı okudu
339 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.