Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şüphesiz gecede hayır ve bereket vardır.Sabahta da nur.Bakma sen aklı ermezlerin "sabahın körü" dediklerine.Sabahın nuru diyerek hayır ve bereketin kapısını açacaklarına sabahın körü diyerek rızıklarına mani ,günaha gark oluyorlar. "O gece melekler ,Rabblerinin izniyle her bir iş için,yeryüzüne iner de iner.O gece esenliktir.Ta ki tan yeri ağarıncaya ,fecr doğuncaya kadar." İşlerini tamamlayan melekler,sessizce çekilir arzı ilahiye.Yarenim bizce de vakit artık O'na gitme vakti.Haydi uyan,sabah namazı vakti...Şimdi namaz vakti...
Sayfa 144 - Hayat YayınlarıKitabı okuyor
Olayların arka planını görmezden gelerek yaşadığınız bir hâdisenin, sizin cinsinizden biri tarafından başınıza geldiği- ni düşünürseniz onu kabullenmekte zorlanırsınız. Fakat sizin üzerinizde olan ve sizi var eden, size "varlık" bahşeden bir yüce kudretin Allahu zü'l Celal'in varlığını kabul ettiğiniz ve Ona teslim olduğunuz zaman tecelliyatla imtihan ediliyorsunuz. Başınıza gelene bu nazarla bakıp, her hâdiseden bir ibret alacaksınız. Modern insanın çıkmazı işte burada başlıyor. Modern insan bu çıkmazda hayatını idame ettiriyor. İnsana çok büyük yetenekler bahşedilmiş; ama bu yetenekler başına gelen imtihanlarla baş etmesine yetmiyor. Eskiden evlerin, tekkelerin duvarlarına, "Ah Teslimiyet" yazilı levhalar asılırdi. Bu teslimiyet, sizi var eden ve sizi kuşatan bir varlığa teslimiyettir. Allahu zü'l Celal, yeryüzüne elçilerini göndermiş. Bu elçi- lerin bir de vârisleri var. Büyük zevat-l kiram var. Bu şekilde ala meratibihim bir teslimiyet zinciri var. Eski diplomalara ve icazetnamelere şu yazılırdi: "El ele, el Hakk'a." En nihayetinde siz Hak'tan gelen şerbeti içiyorsunuz. Kaynak insan değildir. Allah'tır. insan sadece nakleder. Yunus Emre ne diyor: Hak'tan gelen şerbeti içtik elhamdülillah Şu tevhid denizini geçtik elhamdülillah. Yunus Emre'ye Hak'tan bir haber geliyor, o habere, "Âmen- na" diyor. Sonra o haberin mûcib-i muktezasınca amel ediyor ve tevhid denizini geçiyor. Yoksa sadece "âmenna" demekle geçilmiyor o deniz. işte o an bir sükûn bir sekinet hâli iniyor ruha. İnsanın iç dünyası ferahlıyor.
Reklam
Kemâleddin b. Yunus (v. 1251), (Bağdat)
Lakabı "Kemâleddin" dir. Musul'da doğdu. Bağdat'ta tahsilini yaptı, Seyyid es-Selâmisi'nin muîdi oldu. Musul'a dönerek kendi adıyla anılan Kemaliye Medresesi'nde ders verdi. Matematikte eşi benzeri yoktu. Hikmet, mantık, tabii ilimler, tıp, riyâziyyât hesap gibi ilimlerde söz sahibi biriydi. Fahreddin-i Râzi'nin (v. 1209) eserleri Musul'a geldiğinde, burada pek çok büyük âlim olmasına rağmen, Kemâleddin b. Yunus'tan başka bunların kullandığı terimleri anlayan çıkmamıştı.
Sayfa 239Kitabı okudu
Allah'tan gelen yine Allah içindir.
Ben hiçbir şeye sahip ve malik değilim; her şeyin malik ve sahibi Allah'tır. Hayy'dan gelen Hû'ya gider..
Sayfa 181 - Kapı Yayınları / Yunus EmreKitabı okudu
Şimdi Sevişme Vakti
Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını, Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam Boş geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğunun Oğlu bir şiir okusa Karacaoğlan'dan Orhan Veli'den Yunus'tan, Yunus'tan...
Sayfa 3
Efelya'ya Gazel . çekip gitti de ömrümden fena sarışın bir nisan yapayalın kaldım şimdi yunus'tan bir mısra gibi... bir mülteci sanrı mıydı ah o zarif incelikler gül teninde açan gonca işleyen bir yara gibi... uçurumlara akıyor yüzümdeki patikalar gönülde bıçak yarası bozkırda ıhlara gibi... bir gökyüzü biçimlerdi avuçlarındaki dirim o menekşe bakışlarda saklanan hatıra gibi... yürüyen bir çiçektin sen hayalleri teyellenmiş gözümün seğiren noktası yağar tipi bora gibi... gülüşünü gülüşümün yanına bırakıver de git oynasınlar bir zaman yaramaz çocuklar gibi... . . EFELYA'dan... m.binboğa
Reklam
SERPPİL DEVRİM yazdı... EFELYA'nın doğumunu kutluyorum Mehmet can EFELYA'nın romanınından bölümler okuduğunda ve romandaki bir şiiri benimle paylaştığında çok duygulanmıştım, o gün ve sonrasında ne zaman okusam gözlerim dolmuştu. Burada birkaç kısmını paylaşmak istiyorum. çıkıp gitti de ömrümden fena sarışın bir nisan yapayalın kaldım şimdi Yunus'tan bir mısra gibi uçurumlara akıyor yüzümdeki patikalar gönülde bıçak yarası bozkırda ıhlara gibi gülüşünü gülüşümün yanına bırakıver de git oynasınlar bir zaman yaramaz çocuklar gibi
Bir Mektup
Aziz Muhterem kardeşim... Mademki İslam'ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle: Vazifen: Dikenler arasında güller toplayacaksın. Ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin! Firavunlar kucağında büyüyen çocuk Musaları safına alacaksın. Aldığın için
" Ne dilersen Hak'tan dile Kılavuz ol doğru yola Bülbül âşık olmuş güle Öter Allah deyü deyü "
Sayfa 33 - Kültür Bakanlığı Yayınları
Anam, Allah'tan gelen ve gelebilecek olan her şeye imanı gereği tevekkül ile boyun eğmiş, iç âleminde manevi rahatlığa kavuşmuş bir kadındı. Onca felakete, acıya isyan etmek bir yana aksine "Kahrın da hoş, lütfunda!" diyen tatlı bir yanı vardı. Anacığım bu manevi gücünü benim iç dünyama da akıtmıştı. Köydeki hanımlara dualar öğretir, namaz surelerini okutur, zikir toplantıları yapardı. Kimi zaman onlar içeride yüksek sesle ağlayışla karışık zikir çekerken ben de dışarıda pencerenin altında o huşu kokan "Allah... Allah..." zikrini dinlemekten ayrı bir haz alırdım.
Reklam
İronik
Hem dini hem de felsefi ilimlerde uzmanlık sahibi olan Kemalettin b. Yunus el Mavsılî'ye akın akın gelen talebeler arasında daha sonra büyük bir hadis alimi olacak olan İbnu's Salah da vardı. Kemalettin'den mantık okumak için gizlice Musul'a gelmişti ancak uzun uğraşlara rağmen mantık İbnu's Salah'ın kafasına bir türlü girmiyordu. Kemalettin 'kendine işkence etmekten vazgeçmen en iyisi' diyip ona nasihatte bulundu ve İbnu's Salah mantık çalışmaktan vazgeçti. Ama mesele burada bitmedi. Kendisine daha sonra şeriat bakımından felsefe ve mantık çalışmanın yahut öğretmenin hükmü sorulduğu bir durumda üstat özü şöyle verilebilecek olan bir fetva yayınladı: "Felsefe aptallığın temelidir. Tüm sapıklıkların ve yanlışlıkların sebebidir. Felsefeye iştikal eden şeriatın güzelliklerini göremez olur. Felsefe çalışan yahut öğreten Allah'tan uzaklaşıp şeytana yaklaşır."
Sıcak mısralar okudumsa Yunus'tan, senin için okudum..
Umut Allah'a!..
~•~ Hazreti Nuh gibi hiç umudunu yitirmeden kurtuluş gemisini inşa etmeğe devam et. Hazreti İbrahim gibi ateşin içinde bile sabırlı ol. Hazreti Musa gibi Batı'nın büyüsüne karşı Kur'an'ın mucize âsasını çıkar. Hazreti Yunus gibi en çetin şartların karanlığında bile kurtuluşa, ışığa çıkmaktan umudunu kesme ve seni ışığa çıkaracak olanın Allah'tan başkası olamayacağını aklından çıkarma. Bugüne kadarki suçlarını kalbinde Allah'a itiraf et. ~•~
Şüphesiz ki Allah, insanlara (gücünün üstünde bir şey yükleyerek onlara) hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar (Allah'tan uzaklaşıp nefislerine uyarak kendi) kendilerine zulmederler. Yunus/44 |Kuluna hiç zulmetmez Hüdâsı Kulun çektiği kendi cezası|
942 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.