Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
108 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura, Türkçülük için başvurduğum ilk yazarlardandır ve çok severim. Benim okuduğum bu kitap Ziya Gökalp'in 100. Doğum yılı yani 1976 basımlı. Kitap Türk Töresini iki kısımda inceliyor; 1) Dini töre 2) Hukuki töre Ağırlıkta olan kısım İslamiyet öncesi dini töre. Son kısımda mitolojiden azıcık bahsedilmiş. Kozmogoni ve menkıbe de mevcut. Sayfa sayısı az, ve bence spesifik açıdan da donanımlı denebilir.
Türk Töresi
Türk TöresiZiya Gökalp · Akçağ Yayınları · 20211,252 okunma
Milletin hakiki ve yegâne temsilcisi: TBMM
Büyük Millet Meclisi milletin hakiki ve yegâne temsilcisidir. Ondan başka hâkim kuvvete sahip, milli mukadderata hâkim hiçbir kuvvet (ne fert ne de müessese) mevcut değildir. Büyük Millet Meclisi'nden başka milli mukadderata hâkim hiçbir fert ve müessese olmayınca, elbette bir fertten veya birkaç fertten ibaret monarşik veya oligarşik hâkimiyetler bizce reddedilmiş demektir. Türk halkının hâkimiyetini yalnızca Büyük Millet Meclisi'nin manevi şahsiyeti temsil eder. Böyle olunca Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme kuvvetini kendinde toplamış demektir. İşte Teşkilatı Esasiye Kanunu ile 1 Teşrinisani 38 [ 1Kasım 1922] kararının ruh ve esası budur.
Reklam
272 syf.
·
Puan vermedi
 DAĞA ÇIKAN KURT     Dağa Çıkan Kurt öyküsü, Milli Mücadele yıllarının panoramasını gözler önüne sermektedir. Hikâyenin başlangıcında yazar, Fransız bir sanatçının şiirinin çıkmasını beklemektedir. Bunun etkisinde kalarak rüyaya dalmaktadır. Rüyasında, işlerin sarpa sardığı bir orman görür. Ormandaki hayvanlar arasında mücadeleler yaşandığını
Dağa Çıkan Kurt
Dağa Çıkan KurtHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 2021414 okunma
1) 19. asrın ortalarına doğru Avrupa'da tipik şeklini almış olan çağdaş devlette (l'état moderne) hâkim kuvvet o devleti kuran milletin kendisidir ve dolayısıyla çağdaş devlette hâkim kuvvet bölünmez, birdir. Millet fertleri hukuken eşittir. Bir ferdin diğerine baskı ve zorbalığa hakkı yoktur. Millet namına hüküm kuvvet ve yetkisi,
65 syf.
10/10 puan verdi
Osmanlının son döneminde(1. Dünya savaşından çok önce) kamuoyunda gündemi meşgul eden 3 ideoloji(türkçülük,osmanlıcılık,islamcılık) yoğun şekilde tartışılıyordu, türkçülüğün fikir önderlerinden yusuf akçura neden türkçülük politikasının izlenmesi gerektiğini, osmanlıcık ve islamcılık politikalarının var olan ve ilerleyen zamanlarda ortaya çıkabilecek tehlikeleri günümüzde benzer olayları anımsatacak şekilde açıklıyor. Yusuf akçuranın türkçülük fikrine karşı olan yazarlarında görüşlerinin olduğu bir baş yapıttır. Kitabın içindeki bilgilerin ve uyarıların ülkemizin şu an içinde bulunduğu süreci göstermiş olduğundan dolayı çok ilginçtir
Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı SiyasetYusuf Akçura · Türk Tarih Kurumu · 20182,266 okunma
YUSUF AKÇURA; 2 Aralık 1876’da Moskova’nın doğusundaki Ulyanovsk’ta (eski adıyla Simbir) dünyaya geldi. Kazan’a göç etmiş Kırım Türklerinden aristokrat bir ailenin mensubu idi. Babası çuha fabrikası sahibi fabrikatör Hasan Bey, annesi Yunusoğulları’ndan Bibi Kamer Banu Hanım idi. 2 yaşında iken babasını kaybetti ve annesi ile birlikte yedi yaşına
Reklam
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
36 saatte okudu
Selam. Ay Demir... Fikirleri ve emelleri uğruna her şeyden vazgeçerek ideallerini gerçekleştirmeye koşan ülkücü Demir... Onun hikayesini okumak hem güzel hem hüzünlüydü. Yazar Müfide Ferit tek, henüz yirmi beş yaşındayken 1. Dünya savaşı yıllarında bu eseri kaleme almış. Kendisi aydın ve milliyetperver bir insan. O yıllarda da bu görüşlerini
Ay Demir
Ay DemirMüfide Ferit Tek · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022346 okunma
Milli burjuvazi daha sonra Atatürk döneminde tekrar gündeme gelecekti
Türkçülerden önce iktisadi durum üzerine yazan Yeni Osmanlılardan bazı kalem­ ler, "yerli tüccar zümresi" oluşturulmasını isterken bir tür "ikti­sadi millileştirme" talep ediyorlardı. Bilindiği gibi, Türkçüler arasında bu bağlamda iktisadi bağımlılığa dikkat çekenler Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Tekin Alp ile Parvus takma adıyla bili­nen ve Türk Yurdu'nda uyarı dolu yazılar kaleme alan Alexander Helphand olmuştur. Özellikle 1. Dünya Savaşı'na giderken ve sa­vaş yıllarında, daha çok Alman tarihçi okulunun etkisiyle ortaya konan görüşler neticesinde bir "milli ekonomi" yaratılması gerektiği noktasında birleşildi. Ancak, "milli ekonomi" görüşünün içerdiği korumacı yaklaşım, kapsamlı bir emperyalizm eleştirisi­ne esin kaynağı olmadı ya da iktisadi alanda yabancı sermayenin reddi gibi sonuçlar doğurmadı.
türk tarih tezinin dayandığı esaslar hakkındadır:
Tarih tezinin dayandığı esaslar ve hedefler beş nokta etrafında izah edilmektedir: 1-Tarih Tezi ve çalışmaları, Kurtuluş Savaşı'nın kültür alanında devamıdır. Bu tezle, İslam kimliği içerisinde kaybolmuş Türk tarihinin bütünlüğü ile Türk kimliğinin ortaya konulması amaçlanıyordu. 2-Bununla, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yan yana görülen ümmetçi-ulusçu biçimindeki ikili görüşten vazgeçip ulusal anlayışta bir tarih görüşü egemen kılınmak isteniyordu. 3-Batılıların, Türklerin uygarlıktan yoksun bulunduğu ve yalnızca asker bir toplum olduğu iddiasının gerçek olmadığını ortaya koymak için, her yerde ve her alanda Türk'ü, Türklüğü ve Türk uygarlığını aramak gerekli görülüyordu. 4-Türk toprakları, Anadolu üzerindeki tarihsel iddiaların asılsızlığını saptamak, bunun için de Anadolu'da uygarlıklar kurmuş Hititler ve Urartular gibi toplulukların etnik kökenleri ile dillerinin belirlenmesine ve bunların Orta Asya kökenli ve Türklerle ilişkili olabileceği ihtimalinin ve Sümerlerin Orta Asyalı olduğu savlarının gerçekliğinin araştırılıp ortaya konulmasına çalışılıyordu. 5-Bunlar, Türkçe'nin geçmişini ve eski söz dağarcığını ortaya çıkarmak açısından da gerekli görülüyordu.
yusuf akçura ve tarihe bakışına dair -1
Siyasi tarih incelemelerinde vakanüvis anlayışla arasına set çeken Akçura, Türklerin tarih konusunda milli bir bakış açısı kazanması gerektiğini de düşünmüştür. Özellikle Fransız tarih kitaplarından yapılan çevirilerle tek merkezli ve yanlış bir tarih anlayışının yerleştirildiğini savunmuş, özellikle Türk tarihi konusunda kalıplaşmış, yanlış bilgilerle dolu tekrarların terk edilmesi için çaba göstermiştir. Öyle ki, ilkçağ, ortaçağ, yakınçağ ve çağdaş dönem olarak dört büyük döneme ayrılmış kronolojik kalıpları eleştirmiş, Türk tarihi için farklı bir kronolojik tasnif önermiştir: 1- Eski Dönem: Moğol istilalarına kadar eski Türk uygarlıkları 2- Orta Dönem: Türk halklarının Çengiz Han'ın kurduğu imparatorluk altında birleşmesi 3- Yeni Dönem: Cengiz Han imparatorluğunun dağılmasından doğan devletler 4- Çağdaş Dönem: Türklerin milli uyanışı.
Reklam
yusuf akçura ve etnik temelli ayrımcılık
23-25 Nisan tarihlerinde Ankara'da yapılan Türk Ocakları 1. Genel Kongresi'nde tartışmanın merkezini üyelik kriterleri meselesi işgal etmiştir. Kimi delegeler, sadece etnik olarak gerçek Türklerin üye alınması, gerektiğini savunarak, milli kimliği ırk temelinde ele almıştır. Yusuf Akçura, etnik temelli ayrıştırmaya karşı çıkarak, bağımsız iktisadi yapılar halinde zaten dağılmış, kaynaşamamış olan Türklerin bu kriterle iyice ayrışacağına dikkat çekerek, Türkçe konuşmanın ve Türklüğe hizmetin yeterli bir önkoşul olarak görülmesinin daha faydalı olacağını dile getirmiştir. Bu tercihin diğer etnik yapıları da kucaklayan bir yaklaşım olacağını da eklemiştir. Bu tartışmalardan sonra, üyelik koşulları "Türk Ocağı Yasası"nda şöyle belirlenmiştir: "Madde 5- Neslen Türk olan veya hars dolayısıyla tamamen Türk duygusu ve Türk dileği besleyen ve mazileriyle Türklüğe bağlı olduklarını ispat etmiş bulunan her kadın ve erkek Türk Ocağı'na aza olabilirler." (...) ."Madde 9- Türk olmadıkları halde Türklüğe herhangi bir suretle büyük hizmetleri sebkat etmiş olanlar İdare Heyeti'nin teklifiyle veya doğrudan doğruya Umumi Kongre tarafından fahri aza intihap olunabilirler."
12-8-932 1- Gazi Hazretleri 11.30 da uyandılar, saat 15.30 da Fransız Arkeologlarından M. Delaport ve arkadaşını kabul buyurdular, misafirler köşkten ayrıldılar. Saat 19.00 da Baltacı çiftliğini teşrif buyurdular, 20.20 de Kaplıcaya avdet buyurarak saat 4.00 te yattılar. 2- Nöbeti Naşit Bey'e devreylediğimi arzeylerim efendim. Kabul edilenler : 1- Salih Beyef. 6- Falih Rıfkı Beyef. 2- Kılıç Ali " 7- Saffet '' 3- Yusuf Akçura '' 8- Zamir '' 4- Sadri Maksudi " 9- Hasan Cemil '' 5- Reşit Galip " 10- Ağaoğlu Ahmet '' İmza : Şükrü
75 syf.
8/10 puan verdi
Yusuf Akçura'nın "Üç Tarz-ı Siyaset" adlı yazısı hakkında
Yusuf Akçura yazmış olduğu bu eserde Osmanlı'nın yaşadığı olumsuz olaylar neticesinde oluşmuş, oluşan üç siyaset tarzını inceliyor. Tabi biz de bu makaleyi incelerken 1904 yılında yazılmış olduğunu bilelim ki daha isabetli tespitler yapabilelim. Bu üç tarz-ı siyaset nedir? Yazarın sıralamasıyla ilerlersek önce Millet-i Osmaniye
Üç Tarz-ı siyaset
Üç Tarz-ı siyasetYusuf Akçura · Kaynak Yayınları · 190749 okunma
104 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.