Ben üstad diyeyim siz Bahadır Yenişehirlioğlu olduğunu anlayın çünkü kendisini üstad diye hitap edilmeye layık bir yazar olarak görüyorum.
Gelelim Hanne'ye ama gelmeden önce üstadın Hünkarım, beyaz usta siyah çırak, kerime, son güneş ve son çıkardığı şiir kitabı sonra giydirir aşk esvabını eserlerini' de okuduğumu ve şiddetle tavsiye ettiğimi belirtmek isterim.
Şimdi Hanne'ye gelebiliriz üstadın diğer okuduğum kitapları çok güzeldi ve akıcıydı.
Fakat Hanne güzel ve akıcı bir eser olmasının yanında akılda kalıcı ve lezzetli bir eserdi.
Delimisin kitabın lezzeti mi olur derseniz o sizin görüşünüz.
Hanne'de kendimiz'den birşey bulmamamız imkansız gibi birşey. Belkide akılda kalıcılığı kendimizden birşeyler bulduğumuz içindir.
Alman bir aileye verilmiş bir kızın kendini bir Almanmış gibi hissedememesi o topluma ait hissedememesi ve kendisine çocukluktan annesinden kalan mevlâ'nın mesnevi'si ve arkadaşı süleyman'ın geçmişiyle yüzleşmesi ve gerçekte kim olduğuna yani özüne dönmesinde büyük katkısı olan Hanne'nin inişli çıkışlı hayatını konu alan bir eser.
Bunun yanı sıra kitapta aile içi şiddet, ölüm, aşk, vicdan azabı gibi unsurlarıda adeta bir nakış gibi kitaba işlemiş Bahadır Yenişehirlioğlu.
peki bu kitabın hiç mi eleştirilecek bir yanı yok derseniz çok ufak bir eleştirim var elbet.
Hanne'nin süleymanla yeniden aşka yelken açmasını, tekrar bir yuva kurmasını kitabın sonunda şöyle bir kaç sayfa bile olsa konu alınabilirmiş diye düşünüyorum.