Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
HAYAT, FARKETMEK DEMEKTİR.
Biraz iddialı bir cümle olduğunun farkındayım. Tıpkı detayların bütüne değer kattığını, basit bir vücut dilinin sözü daha da etkili kıldığını fark ettiğim gibi. 𝑭𝒂𝒓𝒌𝒆𝒕𝒎𝒆𝒌, 𝒉𝒆𝒓 𝒔𝒆𝒚𝒊 𝒂𝒏𝒍𝒂𝒎𝒍𝒊 𝒌𝒊𝒍𝒊𝒚𝒐𝒓. Bir adımın altında kalmak üzere olan böceğin geçmesini beklemek ona nasıl hayat veriyorsa. Tatlı bir rüzgârın yepyeni yaşamlar için tohumları savurması, geceyi yaran gündüzün taze başlangıçlara doğması, yağmurun sararan yeryüzünü yeşile boyaması nasıl bir diriliş muştusu oluyorsa.. Sabah, eşinizin özenle hazırladığı kahvaltı sofrasının farkındaysanız, teşekkür dökülür dudaklarınızdan. Merhamet abidesi annenizin, çoğu zaman abarttığını düşündüğünüz endişelenmesinin farkındaysanız ona olan sevginizin coştuğunu hissedersiniz. Yağmur yüklü bulutların, ölçüsüz tükettiğimiz suyun, mütemadiyen soluduğumuz havanın. Ayın, güneşin yıldızların farkına varmak. Direksiz duran göğün, suda batmayan gemilerin, neredeyse gözleri alacak şimşeğin, Babaannemin Sarı Kız'ı ineğin, çift çift nebatın, bir şiir letafetinde kelebeğin farkına varmak. Her gün önünden geçtiğimiz nar ağacının, üzerimizde kanat çırpan kuşların, avuçları büzüşmüş yetimin... Hayatın, Kitab'ın. Farkında mısınız?
KENDİNE GEL MÜSLÜMAN!
Sana “yobaz” dediler, “adam olmaz” dediler; Uygarlık mîrâsını, senden çalıp yediler. Düzmece masallarla, uyuttular neslini; “Çağdaş” denen çöplükte, beslediler nefsini.     Sana döndü namlular, bütün dünya toz-duman;     Daha ne bekliyorsun, KENDİNE GEL MÜSLÜMAN!   Gör ki; İslâm’a karşı, küfür yine tek millet; Birleşmiş Milletlerin, kanındadır bu
Reklam
"Bu sahada akan Türk kanları, bu gökyüzünde uçan şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin sonsuz koruyucularıdır. Burada gerçeklerini söylediğimiz Şehit Asker Abidesi, işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, özverili ve kahraman Türk milletini temsil edecektir. Bu abide Türk vatanına göz dikeceklere Türk'ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, saldırısını, gücü ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır."
Alıntılar
Deyirsən, dost olaq? Sel aparmış gül bağçasının yerində balaca bir bostan əkək? Yox bacarmarıq... Bizə heç olmaz! Ortada adi bir fırıldaq iş olsaydı, bəlkə də, sən deyən kimi düzələrdi... Ancaq onun da axırı yoxdur... Məhəbbəti dostluq ilə ləkələmək olmaz! Ayrılıq yaxşıdır! -Heç nə təkrar olunmur, Ket. Biz özümüz özümüzü təkrar edirik,
Alıntılar
*****Mənim həyatda arzularım var, belə tez ölmək istəmirəm. *****Dözüm heç vaxt olmur. Təkcə hər şeyə öyrəşmək mümükündür... *****Kim unutmasa yaşaya bilər? Elə adam tapılarmı, istədiklərinin hamısını unuda bilsin? Xatirələrin qəlpləri ürəkləri parça - parça eləməzmi? *****Adam o vaxt azad olur ki, uğruna yaşadığı şeylərin hamısını
Fakat hayır! Mukaddesatımı çiğnemek isteyen, kâbe'me haçlar yerleştirmek isteyen bu sefil düşman leşlerinden kan abidesi ve zafer teşkil etmeden ölmeyeceğim.
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
"İnsanlar planlamada iyidir, ancak bunu yapmak söz konusu olduğunda zayıftırlar. Bak bu bizim mutsuzluğumuzdur"
Sayfa 93
Tarihçiler, insan kafalarından oluşan bu minarelerin zafer abidesi olmak ve asilere gözdağı vermekten başka bir işlevi olmadığını öne sürüyorlar. Bu, olayın dar görüşlülükle ele alındığını gösterir. Bu minarelere her yönden benzeyen ve hayvan başlarından oluşan anıtlarla aralarında bir paralellik kurmamak olanaksız görünüyor. İran Safevi hanedanının kurucusu, bir Türk olan Şah İsmail, bu kulelerden çok kurdurmuştur ve bu anıtlara hâlâ Ortadoğu'nun değişik bölgelerinde rastlanmaktadır. Bu durumda bu anıtları birer zafer abidesi ya da gözdağı olarak görmek olanaksızdır.
Sayfa 202 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Fransız o şövalyelerinin kumandanı olarak Niğbolu'da Türkler'le ilk defa karşılaşmış bulunan bu asilzâde asker, önce esir düştüğüne pek içerlemiş, tahammül edilmez bir ızdırap duymuştu. Gururunu inciten bu esâret ona pek ağır gelmişti. Fakat bir yıldan ziyâde, eskiden barbar sandığı Türkler arasında yaşamak, onun birçok, yanlış düşüncelerini
Hakarete karşı insan kendini müdafaa edebilir, ama merhamete karşı asla...
Reklam
“Günleri kazanırken… yılları yitiriyoruz.”
“Ayı balığının hikâyesi bilinir. Sahilde yüzlercesi yatar. Avcı onları teker teker öldürür. Halbuki bir araya gelseler kolayca avcıyı ezebilir. Fakat orada oturup sıralarını bekler, kımıldamazlar bile...”
Fakat kim tamamiyle unutabilir? Hâtıranın külleri kalbin temel taşlarını teşkil etmez mi?
??Hemen anlamak gerektir ki, meşru şekiller ve hadler içinde kadına bağlılık, Yeryüzünün Efendisi ve Peygamberler Peygamberinin mizacına uymak bakımından İslâmi ve makul bir hâdise... ??İslâm cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve bütün nazarlara karşı kadın, yüzünden, el ve ayaklarından başka hiçbir noktasını çıplak olarak gösteremeyecek
Türklerin gerek denizden,gerekse karadan Çanakkale'de üstlendikleri ağır ve tehlikeli görev, ağırlığı oranında şan ve şerefle bitmiş,şu büyük savaşın sonunda başlayacak olan yeni devrin İlk sembollerinden biri de Türklerin Çanakkale'ye 18 Mart'ta dikmiş bulundukları zafer abidesi olmuştur.
Sayfa 39 - Yeditepe yayıneviKitabı okudu
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.