"Coğrafya kaderdir," derler ya hani, hangi asırda doğmuş olman da kaderdir bence. Giyotinler devri, idamlar zamanı ve verilen acımasız karalara bağlı "ucuz" insan hayatı.
"Öleceğini bile bile yaşayan tek canlı insandır," da demişler ama diöer canlılarla iletişime geçmedim ya henüz, bundan tam emin değilim. Onlar da biliyordur belki. Hani vahşi doğada parçalanacağını bile bir ceylana sordunuz mu? Yada ondan cevap alabildiniz mi? Konumuzla bağlantısına gelirsek, idam kararı almış mahkum, ölümünü beklediği zaman dilime duygularını bir mektupla sığdırmış. Ama okuyup da duyarsız kalmak, üzüldüm..."Keşke" dedim. Keşke zalimler hiç olmasaydı. Ama hayat monoton olurdu değil mi? Eee, hayat, kimine giyotini, kimine o kararı verebileceği tahtı veriyor. Ama adil olan bir şey de var. Var yani, hani o tahtlar, hani o saltanatlar? Mahkumiyeti kaderi miydi? Kaderine mahkumiyet mi ekledi? İkilemde kaldım, vardır elbet cevaplayabilecek birileri.