Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Bütün gece bunları düşündüm. Duvardaki delikten bakmamak için kendimi zor tutuyordum, yaşlı adamın o ürkütücü kahkahası beni bunu yapmaktan alıkoyuyordu. Ertesi gün de zihnim hep bu yaşananlarla meşguldü. Onu görmeden nasıl duracaktım, bilmiyorum? Sonunda, beni saran o korkuya rağmen şarap şişesini aldığım yere geri koymaya karar verdim. Ama perdeyi çekip yüklüğün duvarına baktığımda önümde hayatımı baştanbaşa saran o karanlık kadar boş ve dipsiz bir siyahlık gördüm, ne pencereden ne de delikten eser vardı. O dört köşe delik tamamen doldurulmuş duvarla birleşmiş yok olmuştu. Sanki daha önce hiç var olmamış gibiydi. Tabureyi sağa sola çekeledim, duvarı var gücümle yumrukladım, kulağımı dayadım belki bir şey duyarım diye, elimdeki lambayı duvarın her köşesine dikkatlice tuttum ama en ufak bir delik izi bulamadım. Yumruklarım nafileydi, duvar kurşungeçirmez bir tabaka gibi sapasağlamdı.
Reklam
Nostalji ya da özleme süreci, ister ayrılık, ister terk, ister ölüm yüzünden olsun, garip ve tutarsız bir süreçtir. İnsan başlangıçta biri olmadan ya da birinden uzakta yaşayamayacağını sanır; ilk zamanlar acısı o kadar keskin ve süreklidir ki, sınırsız bir batış ya da sürekli ilerleyen, sonu gelmez bir mızrak gibi hissedilir, çünkü mahrum olunan
Sayfa 193 - VI GölgeKitabı okudu
'Yaşama Başlarken; Bir Su Damlacığının Hikâyesi' İlk yarışımız… Küçük bir su damlacığıyım ben. Kimsenin önemsemediği, haberdar dahi olmadığı. Oysa ne potansiyeller barındırıyorum içimde. Hele bir kazansam şu yarışı işte o zaman herkes görecek benim kim olduğumu. Sabırsızlanıyorum. Sanki on beş milyar yıldır bu anı
SAĞCI MISIN, SOLCU MUSUN ?
Hastanenin o odasında üç karyola vardı. Karyolanın biri boştu, birinde kafası, yüzü gözü, eli kolu sargılar içinde bir delikanlı yatıyordu. Delikanlı olduğu, sesinin körpe dinçliğinden anlaşılıyordu. Yoksa, mumya gibi sarıp sarmalanmış bu insanın yaşını belirtecek hiçbir görünür yanı yoktu. Yalnız tek gözüyle ağız boşluğu sargisızdı. Kapı
Sayfa 353Kitabı okudu
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
Reklam
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı