Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
481 syf.
1/10 puan verdi
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar. 1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir. Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor. Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi. (Tanıtım Bülteninden)
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136bin okunma
"Peki, aşk sadece sana özgü bir şey mi?" Dedi. "Sen den başka hiç kimse aşık olamaz mı?"
Reklam
"...Demek ki biz fark etmeden sürekli bir kabuk değiştirme içindeydik. Bizans'tan kurtul, Osmanlı'dan kurtul, Arap kültüründen kurtul... Şimdi de yeni moda: "Kemalizm'den kurtul!"..."
Yaza yaza sonunda bu kitabı neden yazdığımı da buluyorum: Derdim, olanları dünya aleme duyurmak falan değil, insanları bakın neler oluyor bu dünyada sarsmak da değil, bunların hepsini Angelina Jolie'ler benden kat kat iyi yapıyor. Ben sadece kendimi tedavi etmek için yazıyorum. İnsan denilen yaratıkların arasında yaşama gücünü tekrar bulabilmek için. Daha doğrusu öyle sanıyorum. İnsanları pençesine almış, çöl hecinleri gibi hepimizin ağzını Kan içinde bırakan "harese" den kurtulmak için yazıyorum ve zaman zaman kendimi şu sözü tekrarlarken yakalıyorum: "Ben bir insandım!"
"Ben bir insandım!"
Yaza yaza sonunda bu kitabı neden yazdığımı da buluyorum. Derdim, olanları dünya âleme duyurmak falan değil, insanları bakın neler oluyor bu dünyada diye sarsmak da değil bunların hepsini Angelina Jolieler benden kat kat yapıyor. Ben sadece kendimi tedavi etmek için yazıyorum, insan denilen yaratıkların arasında yaşama gücünü tekrar bulabilmek için. Daha doğrusu öyle sanıyorum. İnsanları pençesine almış, çöl hecinleri gibi hepimizin ağzını kan içinde bırakan "harese"den kurtulmak için yazıyorum ve zaman zaman kendimi şu sözü tekrarlarken yakalıyorum: "Ben bir insandım!"
120 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
Yine harika bir kitap daha Livaneli'den. Elia ile yaptığı yolculukta ailesinin, doğduğu yerin ülkemizin yazarımızı etkilediği yönlerine yer vermiş. Baktığımızda çok güzel ince elestirilere yer vermiş eksik olduğumuz yönlere yer vermiş. Yurt dışındada Türkiye'ye ait önyargılarıda dile getirmiş ve Elia'a ve ailesinin bu konuda yanıldığını çok güzel bir şekilde göstermiş. Okunması gereken bir kitap bence :) iyi okumalar
Elia ile Yolculuk
Elia ile YolculukZülfü Livaneli · Karakarga Yayınları · 202010,8bin okunma
Reklam
160 syf.
8/10 puan verdi
Savaşın ve Zulmün İnsan Ruhuna Etkisi
Zülfü Livaneli'nin "Huzursuzluk" romanı, okurlarını Ortadoğu'nun çalkantılı coğrafyasına ve insan ruhunun derinliklerine sürükleyen, etkileyici bir eser. Mardin'den Amerika'ya uzanan geniş bir yelpazede, farklı kimliklerin ve kaderlerin kesişmesini anlatan roman, okuru derinden etkileyen bir sorgulamaya itiyor: Huzur
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,2bin okunma
Ben Seni Severken Çocuk Gibiyim... M.Bilge'nin Dünyası
"Keşke genç yetenekler,uzun ve anlaşılmaz cümleler kurarak 'derin' olunmayacağını,yalınlığın derinliğe engel olmadığını Yaşar Kemal'den öğrense..."
Sayfa 163 - İnkılapKitabı okudu
Tankları, topları, orduları olan koskoca iktidarlar "söz"den "yazı"dan korkuyorlar.
Sayfa 123 - Doğan KitapKitabı okuyor
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
'Engereğin Gözü - Zülfü Livaneli'
"Romandaki temel eksen, iktidarın çevresinde ışık görmüş pervaneler gibi dönen insanlar üzerine kurulu. İktidar; insanları değiştiriyor. İktidar görkemi öyle bir şey ki, bakışıyla her canlıyı kımıltısız hale getiren bir engereğin bile gözünü kamaştırıyor.
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
Merhabalar... Zülfü Livaneli'nin özellikle tarihi
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · İnkılâp Kitabevi · 202116,2bin okunma
Reklam
Padişaha bak hele..
Anadolu'da İslam'ın koruyucusu olarak sağlığına dua edilen halife, bir Avrupa kültürü hayranıydı. Alaturka müziğin ruha kasvet verdiğini, alafranga müziğin ise insanı neşelendirdiğini söylerdi. "Adı alaturka ama bu müzik Acem'den, Yunan'dan gelmiştir. Türk'ün musikisi sadece davul zurnadır," derdi. Operaya bayılırdı. Ne var ki çelişkilerle dolu bir sultan olduğu için bazen de oyunun ortasında sıkılıverirdi. Stravolo, Sultan'ın sıkıldığını sezdiği anda oyunu kesip sahneye jonglör, sihirbaz, cambaz gibi çeşitli hüner sahiplerini çıkararak onu eğlendirmeyi bilirdi.
"İnsanların birbirini ilk tanıma anındaki mesafeyi yok eden şey neydi; konuşmak mı, bir arada zaman geçirmek mi, birbirini daha iyi tanımak mı? Siz'den sen'e geçiş gibi, ne zaman ve neden öyle olduğu anlaşılamayan bir şeydi bu."
Sayfa 232 - Doğan KitapKitabı okudu
Türkiye'de herhangi bir düşünceyi savunabilmek için cümlenin başına, "bilimsel olarak" klişesini yerleştirmek gerekiyordu. "Bilimsel olarak" diye açıklanmayan görüşlerin hiçbir değeri yoktu bu toplumda. Ama bunu yapabilmek için de, kişinin adının önünde Profesör Dr. ya da Doçent Dr. gibi bir sıfatının olması gerekliydi. Bu yüzden, tekkeyi bekleyen çorbayı içer misali, üniversitede belli bir yıl geçiren herkesin unvan sahibi olduğu bu ülkede "Profesör"den geçilmiyordu.
Doğu'nun bilginleri Batı gibi kitapla değil, sözle, şiirle, menkıbeyle, meselle konuşur. Seyda da öyle yapıyor ve o günleri yaşamış gıbı Zerdüşt'ten, Avesta dilinden, Nabukadnezar'dan, Harun El Reşid'den menkıbeler anlatıyor. Nuh tufanınin Gılgamış'tan bin yıl önce meydana geldığını söyle- yip önündeki toprağa yuvarlak bir şekil çiziyor, işte diyor, Nuh'un gemisi böyleydi, yuvarlaktı. Sümer mitolojisinde babasız çocuk doğurma efsanesini alıp Zerdüstlere ve oradan da Kimseler bilmez bu sırrı /Gerçeği bir Meryem bilir diyen Anadolu âşıklarına geçiyor
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sade, sakin, doğal güzellikleri olan, insanların barış ve huzur içinde yaşadığı bir ada, eski bir başkanın adaya yerleşmesi ve ada sakinlerinin yaşamlarını değiştirmesi ile bambaşka bir hale gelir. Sakinleri için huzur dolu olan bu yeryüzündeki gizli cennet sonsuza kadar böyle kalmaz. Ülkenin eski başkanı eşi ile adaya yerleşir ve adayı her türlü "anarşi" den kurtarmaya kararlı olur. Ada sakinleri adanın halinden hoşnutken, başkan geldiğinden beri oluşturulan kurul sayesinde adada birçok şey değişmeye başlar. Ütopyadan distopyaya dönüşen bu adada artık kurula başta adanın binlerce yıldır sakinleri olan martılar dahil yavaş yavaş herkes karşı çıkmaya başlar. Livanelinin en politik romanı olan son ada,yaşar kemalin önsözüyle ve Livanelinin o kendince olan harikulade anlatım biçimi ile hikayeyi oldukça derin ve etkileyici kılıyor.
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · İnkılâp Kitabevi · 202051,1bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.