Neden bütün ya da hemen hemen bütün modern evliliklerin mutsuz olduğu sorusu (sanki sadece modern evlilikler mutsuzmuş ve modern olmayanlar mutluymuş gibi), bütün edebiyatın -ciddiyetle- ve her beş çayı sohbetinin –ciddiyetten uzak bir biçimde- etrafında döndüğü, son moda sorulardan biri. Dünya üzerindeki her soru, toplumun gevezeliklerine olduğu
Yakın zamana kadar ülkemizde eğitim-öğretim sorunları mesela üniversiteye giriş sınavlarındaki farklı puan uygulaması hep imam-hatip liseleri odaklı tartışılmıştır. Genel kanı, bu tür tedbirlerle bu okul mezunlarının sınırlı kontenjan ayrılan İlahiyat Fakültelerine girmelerinin sağlanması onun dışındaki okullara girişlerinin engellenmesidir. Bunun gerçekleşmesi için de bütün meslek liselerinin olumsuz şekilde etkilenmesi bile göze alınmıştır. Aynı şekilde YÖK'ün farklı fakülteler arasındaki geçişe esneklik getireceği yönündeki haberlerin 04.03.2010 tarihli gazete ve TV'lerde "llahiyat Fakültesine gir Tıp Fakültesinden mezun ol" şeklinde verilmesi oldukça manidardır.
18.01.2011 tarihli gece haberlerinde Türkiye'nin en büyük haber kanallarından birisi polis meslek liselerine bütün lise mezunlarının girebilmesini konu alan düzenlemeyi sadece Imam-Hatip Lisesi mezunlarına özgüymüş gibi takdim etmiş ve konunun özü ancak haberin en son kısmına sıkıştırılan bir bilgi kırıntısından anlaşılabilmiştir.
Kendisi de ulemâdan olan 18. Türkiye Hükümeti’nin (16.01.1949-22.05.1950) Başbakanı Şemseddin Günaltay’ın inisiyatifiyle 21 Kasım 1949’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi açıldı. Falih Rıfkı Atay, 1949 tarihli “Hoca Olsam” başlıklı yazısında, İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun açıkça ifade ettiği gibi, medrese ve şeriata karşı olarak kurulan İlahiyat Fakültesi ders programına fıkıh dersini koydurmadığını bizzat Şemsettin Günaltay (1883-1961)’dan nakl eder: “Meclis koridorunda Şemseddin Günaltay’a rastladım. En uyanık din adamlarından biri. Başbaşa konuştuğunuz zaman bildiklerini ve inandıklarını açıkça söyler. Kalabalık karşısında o da bir softa. Dinlerken köy camii imamından ayırd edemezsiniz.
–“Hocam, İlâhiyat Fakültesi’nin medrese olmasını nasıl önliyeceğiz?”
diye sordum.
–“Fakülteye ben fıkıh dersi koydurmadım.” dedi. “Bilirsin ki fıkıh Kur’ân’ın “muamelât” âyetleri üzerine kurulmuştur. Bu âyetlerin hepsi artık “mensûh” hükmündedir.”
Sayfa 39 - Kadim Yayınları- Bedri Gencer, Fıkıh Olarak Türk Düşüncesi
İnsan oturduğu odanın duvarlarından biri yok oluvermiş gibi bir noksanlık, bir çıplaklık duyuyor, bir gün evveline kadar kolumuz, bacağımız gibi pek tabii surette mevcut olan bir şeyin birdenbire hiç olmasına inanmak istemiyordu.
gunhan.karakoc: Ve bana aşık mısın? Ne yani? 01.17
dunkleslicht: Güldürme beni Günhan. Ben kimseye aşık değilim. 01.18
gunhan.karakoc: Neden beni izliyorsun o zaman? Neden mesaj attın? 01.19
dunkleslicht: Ben herkesi izliyorum. Gözlemliyorum. Ama yaralı ve üzgün erkeklere zaafım var. İçinde bulunduğunuz derin kader ilgimi çekiyor. Gizemli olmak bazılarınıza çok yakışıyor. Konuşacak pek kimsesi olmayan bir kızın uğraşı diyelim. 01.22
18.01.2019
gunhan.karakoc: Bir gece için bu kadar dertleşme yeter.
Sana bunları anlattığıma inanamıyorum. 00.52
Ama teşekkür ederim. Benimle uğraştığın için. 00.52
Ve Umut? 00.53
dunkleslicht: Evet? 00.53
gunhan.karakoc: Sana böyle seslendiğimde gerçekten umudum olacağını düşünmemiştim
dunkleslicht: İyi geceler, Günhan .00.54
"Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir
barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde.Gökkuşağının altından
geçen çocukların
şımarıklığıydı, kâküllerini her araladığımda gövdemdeki ürperti.
Ağzımdaki
meneviş sendin insanlara şiirler okurken. Bütün öksüzlerin kederiyle baktım
yüzüne, ne zaman geleceği düşündüysem.
Bütün hapislerin penceresi yaptım seni.
Kirpiklerinin ömrüme açtığı yolda yaptım bütün kavgalarımı.
Söze inandım,
gövdene ondan çok.
Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk
olduğunu."
01.18