İyice geç (02.10) dingin ve sessiz Boğaz…
Buradan gider miyim — nereye?…— Heryerden giderim de, ne-
reye?…—Herhangibiryere!...— Hiçbiryere…
(02.25)
Yepyeni —enfes— sabah…
— Yaşam y e n i d e n yaşanamaz; ama y e n i l e n e bilir…
Infaz savcisi Sami Ugur, Deniz'e sokulup, elindeki basili kagittan idam kararinin özetini okuyup; bir diyecegi olup olmadigini sordu. Deniz, kararin kendisine ait oldugunu, bir diyecegi olmadigini belirtti.
Savci görevlilere -zincirleri çözün- dedi. Bir görevli yari telasli, yari çekingen bir tavir içinde, elindeki anahtarla zincirlerin
Yıllardır günlük tutmayı hayal ederdim. Şimdi vaktim var: bir şey düşünemiyorum. Yazdıklarımı okudum: aptalca sözler etmişim. Kendimi kötülemeye söz vermişim: onu da yapamıyorum. İnsan Kafka’yı okuyamazsa… bitiktir işi. Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşunkalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım. Bütün günüm tedirgin bir beklemeyle geçiyor: gelecek mi, gelmeyecek mi? Ne gelecek? Bilmiyorum. Adını koyamadığım bir şeyden korkuyorum. Soyut bir korku içimi dolduruyor. Bu korkuyla uyanıyorum ve bekliyorum. Belki korkularım sayılamayacak kadar çok. Ateşimin düşmemesinden korkmam bunlardan biri
Avustralya Tatarların daha geç dönemlerde, bilhassa Doğu Türkistan (Şingcang Uygur Özer Bölgesi, ÇHC)'dan, göç ettikleri bir ada olmuştur. Dünya'nın yüzölçümü ile kıyaslandığında 6. büyük ülkesidir. Okyanusya kıtasındaki bu ülke 7.741.220 km2 olmasına rağmen ülkenin genelde doğu ve güney doğusu yaşamaya müsait olduğundan nüfusu ancak 23
Tampere İslam Mahallesi de çocuklarına din eğitimi yanında ana dili eğitimi de vermek istemiş. Ancak öğrenci sayısının azlığı, yetenekli öğretmenlerin olmaması bu işi zorlaştırmış. Dolaysıyla Tatar göçmenleri çocuklarına ancak akşam vakitlerinde anadili dersleri verme yolunu bulmuşlar. Genel olarak hepsi Fin eğitim sisteminde yetişmiş. Bir süre