Ben işte, tuhaf bir şey, yollarda doğmuş, yolculukta büyümüşüm. Elbette ki bir kazanın nüfus kütüğüne yapılmış kaydım, ama oralı değilim ki.
Nereliyim acaba?
Bunu kendime sorar, bir cevap bulamam.
Coğrafyaya, mekana dair bağlanma, bir aidiyet duygusu yok bende.
s.18
Babam onu hiçbir işinde yalnız komaz, kendi gömleğini, pantolonunu ütüler, yemek
Sizi gökteki kuşla, insanları eğlendirmek ve doğayı güzelleştirmek için yaratılmış kuşla kıyasladım.
s.24
Çok ağır geliyor benim böyle bir bilinmezlikte olmam, bir geleceğiminin olmaması, başıma ne geleceğini tahmin edememek.
Gelin, lütfen!
s.30
Yiyorum, içiyorum, giyiniyorum; daha ne isterim! Kont sınıfından da değilim!
s.32
Zaten ne olursa
getirmiş ve onları kadı karşısına çıkarıp başından geçenleri anlatarak üç dervişi hırsızlıkla suçlamış. Kadı, devecinin ifadesini yerinde bularak üç ermişi deveyi gasbetme suçundan hapse atmış. Kısa bir süre sonra adam devesini arazide başıboş dolaşırken bulmuş ve dervişlerin salıverilmelerini temin maksadıyla mahkemeye başvurmuş. Daha önce
RUDOLF HESS'İN KAÇIŞI
10 Mayıs akşamı, Rudolf Hess'in bir Messerschmitt Bf 110 avcı uçağına binerek kendi başına İskoçya'ya uçtuğunu bildiren ilk rapor, Dr.Schmidt'in anlattığına göre, "sanki Berghof'a bomba düşmüş . gibi" Hitler'i çarptı. General Keitel, Führer'in o sırada büyük çalışma odasında
Neyse, şimdi bugüne kadar okuduğum en iyi romanlar listem şöyle:
1- Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı- Romain Gray
2-Ay Sarayı-Paul Aster
3, 4-Ekmek Arası ve Factotum - Charles Bukowski (Devam romanlar sayılabilirler. Ama birini seçmem gerekirse Ekmek Arası'nı seçerdim.)
Aziz ülküdaşım Kayabek,
29 Nisan 1973, Pazar
21 Nisan tarihli mektubunuzu 26 Nisan'da aldım. Beş gün çok fazla. Ben oraya, bu mevsimde mektubun iki günde gideceğini tahmin ederek size, tabii “cezaevi”ne, 17 Nisan'da bir mektup postalamıştım. Demek ki o, size çok geç varacak. Belki 23 Nisan bayramından sonra. Ben hayattaki bütün
İster tanrılara emanet olalım, ister kendi halimize ya da kaderin ellerine bırakılmış olalım, bir insan için yapabileceğin en ağır beddua, " Kendi kendisine düşman olsun!" diye ilenmen olur.
Her üç güne bir mektup
Ziya Gökalp 18 Eylül 1919 tarihine kadar Limni’den, 1921 yılı Nisan ayı sonlarına kadar da Malta Adası'ndan yaklaşık iki yıl (23 ay) boyunca eşine ve kızlarına uzunlu kısalı ama hepsi de özenle yazılmış, önemli mesajlar içeren tam 572 mektup göndermiştir. Esaretin ilk üç buçuk ayı (toplam 110) gün içinde Limni'den yazılan mektupların sayısı 32'dir. Bunlardan 13'ü eşi Vecihe Hanım'a,
13'ü kızları Seniha ve Hürriyet hanımlara(birlikte), 3'ü Seniha'ya,
birer tane Hürriyet ve bir yaşındaki Türkan'a, l'i de üç kızına
birlikte gönderilmiştir. Her üç güne bir mektup düşmektedir ki sonraki dönemlerde bu ortalama her gün bir mektuba, hatta bunun üstüne bile çıkacaktır.
Malta'ya gelince ilk kapatıldıkları ve 22 Eylül-5 Aralık 1919 tarihleri arasında 76 gün kaldıkları Polverista esir kampından 22'si eşine, 17'si üç kızına hitaben, 4'ü de Seniha ve Hürriyet'e olmak üzere toplam 43 mektup.