YAZI VE DİL DEVRİMİ'NİN EN BÜYÜK NEDENİ AŞAĞIDAKİ ŞU İKİ DÖRTLÜKTEN RAHATLIKLA ANLAYABİLİYORUZ ASLINDA
17.Yüzyıl Halk edebiyatçılardan Karacaoğlan'ın yazdıkları:
''Nedendir de kömür gözlüm nedendir ?
Şu geceki benim uyumadığım
Çetin derler ayrılığın derdini
Ayrılık derdine doyamadığım''
Yukarıda ki dörtlük 16.ve 17. yüzyılda yazılmış ve günümzde rahatlıkla okunabiliyorken
Aynı dönemlerde yazılmış Arapça Farsça ağırlıklı bir dörtlük yazan Nefi'nin çok sadece yazılmış bir örneğini verelim.
''Girdi miftâh-ı der-i günc-i ma'ânî elime
Âleme bezz-i gevher eylesem itlâf değil
Levh-i mahfûz-ı suhandir dil-i pâk-i Nef'î
Tab'-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil''
Günümüz de bunu anlayabilecek kaç insan mevcuttur acaba ?
Mesele yazı değil tamamen dil meselesidir.Önceleri Türkçe olarak adlandırılan dil zamanla Arapça ve Farsça'nın hücumuna uğraması sonucu Osmanlıca olarak adlandırılmak zorunda kalmış ve sanki yeni bir dil gibi davranılmış. Türkçe, Osmanlı'da artık sadece halkın konuşma dili olarak bırakılmış ve çok uzun süre uyku haline geçmiş. Ve 1928'de yeniden Mustafa Kemal'in uzun çalışmaları ve kurulan heyetler ile Türkçe uyandırılmıştır. Bugün de dilimize Batı dillerinden bir tecavüz söz konusu belki de 50 sene sonra Türkçe yeniden bir uyku dönemine geçebilir. Türkçe'ne sahip çık.
BİZİM ÇOCUKLAR NEDEN OKUMAZ?
Okumayan bir toplumuz, sanatçımız, teknokratımız,
bürokratımız, hekimimiz, yargıcımız, öğretmenimiz, işadamımız,
askerimiz, sivilimiz, dahası bilginlerimiz ve de
maalesef öğrencilerimiz hep az okuyor. Üniversitede önerdiğim
en kısa makaleleri bile öğrenci çoğunluğu tarafından
pek iltifat görmediğini
BİZİM ÇOCUKLAR NEDEN OKUMAZ?
Okumayan bir toplumuz, sanatçımız, teknokratımız,
bürokratımız, hekimimiz, yargıcımız, öğretmenimiz, işadamımız,
askerimiz, sivilimiz, dahası bilginlerimiz ve de
maalesef öğrencilerimiz hep az okuyor. Üniversitede önerdiğim
en kısa makaleleri bile öğrenci çoğunluğu tarafından
pek iltifat görmediğini
Sultanın Casusları, tarihçi akademisyen Emrah Safa Gürkan imzalı bir kitap. Yayın dünyasına ilgi çekici bir giriş yapan ve bastığı tarih kitaplarıyla dikkatleri çeken Kronik Kitap etiketiyle piyasaya çıkan Sultanın Casusları’nın alt başlığı ise ‘16. Yüzyılda İstihbarat, Sabotaj ve Rüşvet Ağları.’
Gürkan, kitabı çok uzun yıllara yayılan, titiz
Fransızca, Strasbourg antlaşmasından beri Fransızcadır ve lise mezunu bir Fransız on altıncı asır yazarlarını anlayamaz. İngiliz aydını, Shakespeare'i sökebilmek için hususi bir tahsil görmek zorundadır. Neden?
"12. ve 13.yy.da fransa’da yaşamış lirik şairler ve şair müzisyenlerin genel isimleri. bu şair ve müzisyenler almanyada minnesanger ve meistersanger, fransa’da jongleur ve menestrel gibi adlar da alırlar. troubadourlar fransa’nın güneyinde yaşamış ve provencal dilinde (langue d’oc) eserler yaratmışlardır. trovereler ise fransa’nın kuzeyinde
Donna Haraway'in 1985 yılında yayınladığı özellikle sosyalizm-feminizm üzerine yeni açılımlar sağlamayı hedefleyen pomo bir metindir. alt başlığı "science, technology, and socialist-feminism in the late twentieth century" (yirminci yüzyılın sonunda bilim, teknoloji ve sosyalist feminizm) idir. ayrıca, haraway'in "simians, cyborgs
Açıkça söylemek gerekirse derin tahlillerin, betimlemelerin sular seller gibi aktığı bir anlatıyı yorumlamak ya da üzerine bir şeyler yazmak çok da kolay bir durum değildir. Zweig, "büyük usta"ları bize anlatmaya çalışmış, şimdi biz de Zweig'in bize aktardıklarını mı dışarı aktaracağız.
Bu zor bir durum. Öyle birkaç satırla
Michel Foucault - Delilik, Bütünsel Yapı
“Delilik şüphesiz aptallıktan iyidir.”
Kuşkusuz, insanların davranışında ve dilinde, toplumun belirli bir tavır takındığı bazı olgular karşısında hassasiyet göstermeyecek kültür yoktur. Bu insanlara ne tamamen hasta ne suçlu olarak ne tamamen büyücü ne de sıradan insanlar olarak davranılır.Bu insanlarda,
Arkadaşlar, ilginç ve yer yer komik bir yazı biraz uzun ama vakit olunca okunabilir Pierre Flener, bir süre Ankara'da çalışmış Lüksemburglu genç bir akademisyen. İnternet'te gezinirken Türkiye'ye ve Türk insanına dair tuttuğu "sosyolojik günlüğü" gördüğümüzde, Evrensel Pazar için uygun bir malzeme yakaladığımızı düşündük. Yaklaşık on gün
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet