𝐾𝑖𝑚𝑠𝑒 𝑦𝑜𝑘.
𝐾𝑖𝑚𝑠𝑒 𝑒𝑙𝑖𝑛𝑖 𝑡𝑎𝑠𝑖𝑛 𝑎𝑙𝑡𝑖𝑛𝑎 𝑠𝑜𝑘𝑚𝑎𝑘 𝑖𝑠𝑡𝑒𝑚𝑖𝑦𝑜𝑟.
"Uzun Hikaye" lisede edebiyat dersinde filmini izlediğim -kapakta gördüğünüz kişiler de filmden- ve çok sevdiğim, konusunu olabildiğince unutmak içinse kitabını okumayı bir hayli ertelediğim bir uzun hikaye.
Böyle okurken yazarın o samimiyetini hissettiğiniz kitaplar vardır, verdiği detaylarla sanırsınız gerçekten kendi yaşadıklarını aktarıyor. İşte bu kitap da öyleydi. Yazım düzeni de kısa paragraflardan oluştuğundan nedense kendimi mesaj ya da basitçe yazılmış bir günlük okuyor gibi hissettim ama bunu kötü değil iyi manada söylüyorum. Çok kolay okunan ve su gibi akıp giden bir kitaptı. Anlatım dilini sevdim.
Büyüklerimizden dinlediğimiz yaşanmışlıklara benziyordu, bana o dönemleri yaşattı ve iyisiyle kötüsüyle sevdirdi.
Denilecek çok da bir şey yok. Anlatıcımızın doğumundan delikanlılık yaşlarına kadar geçen süreci okuyoruz. İlginç ve sıcak aile hayatını, başından geçen ölümleri, yaptğı tren yolculuklarını, okul ve iş hayatını, babasının başından geçenleri, aşklarını...
Genel anlamda hikaye türünü, özellikle de benim gibi birkaç sayfalık değil de romana kaçan şekilde olanlarını okumayı özellikle seviyorsanız tavsiye ederim...