Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
58 syf.
10/10 puan verdi
Ünlü öykü ustası Çehov’un tamamladığı son öyküsü Nişanlı ve 1894 yılında Puşkin ödülünü aldığı Edebiyat Öğretmeni adlı öyküsünün bir araya getirildiği güzel bir kitap. Öyküler bilinçli mi bir araya getirilmiş yoksa tesadüfi bilmem ama birbirine zıt iki öykü. Birinde okuma sevdasıyla evlilikten kaçan bir kız, diğeri iki okumuş öğretmen olmuş ve ideallerini bir kenara bırakıp evlenen ve daha sonra bir çıkmaza giren bir öğretmen. Öykülerin Çehov’un kaleminden çıktığı belli oluyor lakin dini simge ve terimlerin ikinci eserde fazla oluşu yazarın dindar mı yoksa değil mi sorusunu aklıma getirdi. Zira birçok eserinde din eleştirilerini öykü ve romanlarının ayakta durduğu bir ayağı haline getirmişti. Kadınların toplumdaki yeri ve kadınların okuması gerektiği önemi üzerinde duran yazar, diğer öyküsünde ise bireyin doyumsuzluğu ve çelişkileri üzerinden evliliklerin toplumsal öneminden bahsetmektedir. Bu kısa ve güzel öyküler, okurda sorgulayıcı bir bakış açısı geliştirmekte ve bunu daha ileri götürerek toplum en kutsal bağı olan evliliğin ve kadının bundaki rolünün önemi üzerinde durmaktadır.
Nişanlı
NişanlıAnton Çehov · Türkiye İş Bankası · 2023705 okunma
Saha şartları dikkate alınarak yapılan incelemeler neticesinde, iklim faktörleri itibariyle Eskişehir ve hinterlandının pancar ziraatı bakımından tüm vasıflara sahip olması, Avrupa'da yetiştirilen pancarların %16 oranında şeker ihtiva etmesine karşılık bu miktarın Eskişehir ve çevresinde %26'ya kadar çıkması, bölgenin su kaynakları bakımından zengin oluşu ve yeterli miktarda yeraltı su rezervini barındırması, Porsuk Çayı'nın kent merkezinden geçmesi kentin, coğrafi konum itibariyle İstanbul-Ankara, İstanbul-Konya ve İstanbul- İzmir hatlarının birleşme noktasında bulunması nedeniyle nakliyat kolaylığı ve tüketim merkezlerine yakın olması gibi avantajları elinde bulundurması, 1894 yılında Berlin-Bağdat Demiryolu'nun yapımı esnasında faaliyete geçen Cer Atölyesi'nin burada bulunması ve atölyede çalışmış, tezgâha ve makineye hâkim bir işçi grubunun hazır halde olması gibi nedenlerden dolayı kurulacak fabrikanın, mensucat ve iplik fabrikalarından ziyade, şeker, ispirto veya bira fabrikası olması gerektiği dile getirildi. Heyet'in bu düşüncesi üzerine, çalışmalar şeker fabrikası kurulması üzerinde yürütüldü.
Sayfa 129 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
1848-1849 yılları arasında süren Macaristan Bağımsızlık Savaşı'nın ihtilâlci lideri, ilk Macar Cumhurbaşkanı olan Lajos Kossuth (1802-1894)'un büstü. Diğer Macar ihtilâlcileri ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu'na sığınan Kossuth, Kütahya'da ikamet etmiş ve bu dönemde Macar Anayasası'nın taslağını hazırlamıştır. Kossuth'un Kütahya'da kaldığı köşk, Macar Evi/Kossuth Evi Müzesi adıyla müzeye çevrilmiştir. Tarihten gelen Türk-Macar dostluğunun çok özel bir hatırasıdır.
Makul miktarda sıkıntıya aldırmam. [DASHIELL HAMMETT, 1894-1961, Malta Şahini]
Kuğu Bakireleri', Walter Crane, 1894
349 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Cesur Yeni Dünya
Aldous Huxley
Aldous Huxley
Aldous Leonard Huxley 1894-1963 yılları arasında yaşamış, 69 yaşında gırtlak kanseri nedeniyle vefat etmiştir. Rus bestekar Igor Stravinsky yazar anısına "Varyasyonlar" isimli besteyi yapmış, eser ilk kez 17 Nisan 1965'te Chicago'da, Chicago Senfoni Orkestrası tarafından seslendirilmiştir. (Spotify'da dinleyebilirsiniz) Yazar ilk romanını 17 yaşındayken tamamladı ancak yayımlanmadı, yirmili yaşlarının başında ciddi bir şekilde yazmaya başladı ve kendisini başarılı bir yazar olarak kanıtladı. İlk yayımlanan romanları toplumsal eleştirilerdi; Krom Sarısı (1921), Antik Hay (1923), O Çorak Yapraklar (1925) ve Point Counter Point (1928). Cesur Yeni Dünya (1932), onun beşinci romanı ve ilk distopik eseriydi. 1999 yılında Modern Kütüphane, Cesur Yeni Dünya'yı 20. yüzyılın en iyi 100 İngilizce romanı listesinde 5. sıraya koydu. Cesur Yeni Dünya başlığı, Miranda'nın Shakespeare'in Fırtına, Perde V, Sahne I'deki konuşmasından alınmadır. Ah merak ediyorum! Burada kaç tane iyi yaratık var! İnsanoğlu ne kadar güzel! Ey cesur yeni dünya, Böyle insanlar var içinde. Shakespeare'in alıntısıyla ve bu ifadeyi kullanmasıyla yazar ironi yapıyor konuşmacı adanın ziyaretçilerinin masumiyetinden dolayı kötü doğasını fark edememiştir. Bir sonraki konuşmacı, onun masum gözlemine "Bu senin için yeni" ifadesiyle yanıt veriyor. ve tabi ki kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 201260,1bin okunma
Reklam
Nave Nave Moe 1894
Hayatının büyük bir bölümünü Tahiti'de geçiren Paul Gauguin, 1855'te Fransa'ya döndüğünde bir süre borsada çalıştı ve resme olan tutkusunu hobi olarak devam ettirdi. 1882'de çalıştığı borsa dramatik bir çöküş yaşayınca, hayatının kararını alarak yalnızca resme yöneldi. İlk resimleri empresyonist tarzda olmasına rağmen Pissarro’yla tanıştıktan sonra farklı bir vizyon yakaladı ve daha çok sembolizmin etkisinde eserler verdi. Japon resimlerini incelerken keşfettiği parlaklık, karışık renkler ve özel çizgiler de Gauguin'in kendi tarzını yakalamasında etkili oldu. Eserlerini, Tahiti’den edindiği izlenimleri harmanladığı, özel tarzıyla yorumladı. En önemli tablolarından “The Vision after the Serman', bu dönemin ürünü olarak ön plan çıktı. 1894'te yaptığı başarılı tablosu 'Nave Nave Moe', Tahitili iki genç kızın gün ortasındaki en saf halini anlatır. Kullandığı canlı renkler ve resmin doğallığı, ressamın başarısını perçinler. Sentetik teknik kullanan ressamın eserinde iki kız, kompozisyondan uzak, yapıştırma gibi durur.
Aşağıdaki yazı, 1312 [m. 1894] senesinde, Almanyada Würzburg şehrinde neşr edilmiş olan ve Prens Salvator, Prof. Graus, teolog Kirchberger, baron von Bibra, Bayan Threlfall tarafından hâzırlanan (Spaneien = İspanya) ismindeki eserden alınmışdır: (İspanyada en mühim şehrlerden biri, Cordoba (Arabca ismi: Kurtuba)dır. Bu şehr, Arab Endülüs
Sayfa 385 - Hakikat KitabeviKitabı okudu
144 syf.
8/10 puan verdi
·
20 saatte okudu
Kadın gönlüyle şaka olmaz!
1984 yılında yayımlanan Zehra, edebiyatımızın ilk naturalist, tezli roman ve aynı zamanda ilk psikolojik roman denemesidir. Nabizade Nazım genç yaşta veremden hayatını kaybetmiştir. Eser ölümünden 3 yıl sonra 1894 'de Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edilmiştir. Kitabın konusu kıskançlık ve sorumsuzluğun dağıttığı bir aile dramı. Yazarımız naturalisttir - mekan yine İstanbul'dur. Ve çamlıca, Beyoğlu, Kağıthane bolca tasvir edilmiştir. Betimlemelerden sıkılmayanlar için ilk 8 sayfası keyifli olacaktır. Konusu : Suphi, yanında çalıştığı Şevket Efendi'nin kızı Zehrayı görür görmez aşık olur ve bir süre sonra evlenirler. Ancak Zehra yaratılış olarak çok kıskançtır. Evlilikleri bir süre güzel geçer ancak Suphi'nin annesi eve cariye olarak Sırrıcemali getirir. Kız çok güzel, ahlaklı (sözde!). Zehra onu görür görmez kuruntuları başlamıştır bile. Kitapta Zehra karakteri çok eleştirilmiş ama bence asıl karaktersiz, bencil, ve sevgiyi asla hakketmeyen Suphi'dir! Ve bence bir kadın bir şeyden şüphelendiğini hissettiği an gerçek olma ihtimali yüksektir. Suphi gönlünü Sırrıcemale verir ve üstüne çocuk yapıp Zehra'dan boşanır. Zehra'nın gözünü intikam bürümüştür.. Suphi zayıf karakterli, şıpsevdi olduğu için planları bir bir işlenir ama sonda beklemediği bir şey olur.. Güzel, keyifli bir kitap
Zehra
ZehraNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201911,2bin okunma
Romalı Köle Oscar Pereira da Silva (1894)
Reklam
Kayzer'in ilk diplomatik hamlelerinden biri kelimenin tam anlamıyla faciayla sonuçlandı : Alman İmparatoru, 1890 yılında zaman aşımına uğrayan 1887 tarihli Rus-Alman Antlaşması'nı yenilemedi. Bu, Rusları Avrupa'da dostsuz ve son derece riskli bir durumda bırakıyordu. Fakat Rusya için bu çıkmazın çözümü ziyadesiyle açıktı: Yüzünü Fransa'ya dönecekti. Almanya Kıta Avrupası'ndaki meselelere hükmeder görünürken, söz konusu iki mil­let de birer seyirci konumuna düşmüştü. Rusya ve Fransa, dostluktan ziya­ de savunmaya dayalı nedenlerden ötürü 1894 yılında İkili İttifak'ı imzaladı
Sayfa 10
144 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Herkese selamlar Nisan ayının ilk kitabı;
Nabizade Nazım
Nabizade Nazım
'ın kaleminden; "
Zehra
Zehra
" Yazarın, yazdığı ve ilk defa 1894'te Servet-i Fünûn'da tefrika olarak yayımlanmış romandır. Tanzimat Edebiyatının ikinci dönem ürünü olan Zehra, karakterlerinin çok yönlü işlenişi açısından kendinden öncekilerden ayrılan bir romandır. Bu
Zehra
ZehraNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201911,2bin okunma
1894 tarihinden itibaren çeşitli tarikatlar ile ilişkiler kurmaya çalışan İttihad ve Terakki örgütü, bu açıdan zaten siyasal sistem tarafından muhalefete itilmiş tarikatlara yönelmiştir. Bunun tespit edilebilen nadir istisnalarından birisinin Köstence’de Jön Türklere katıldığı ileri sürülen Nakşibendi Şeyhi Şevki Efendi’nin olduğu belirtüebüir.210 Bunun dışında, siyasal sistemde merkezî bir etkiye sahip olan bu tarikatın Jön Türkler ile ilişkilerinin olumlu olmadığı anlaşılıyor.
Sayfa 118Kitabı okudu
Herzl'i "Siyonist" yapan olay Dreyfus Olayı'dır. Almanlar lehine casusluk yaptığı iddiasıyla 4.10.1894'te tutuklanan Alfred Dreyfus adlı Yahudi asıllı Fransız yüzbaşısı, 4.1.1895'te harp divanına çıkarılmıştı ve Herzl muhabir olarak duruşmaları takip etmekteydi. İnsan Hakları Beyannamesi'nin ilan edildiği modern ve cumhuriyetçi Fransa'da, Dreyfus aleyhine elde sabit deliller olmaksızın mahkemenin idam kararıyla sonuçlanması ve 1791'de Yahudilere vatandaşlık hakkı vermiş olan Fransızların bir Yahudi'nin nezdinde tüm Yahudileri kınayıp Paris sokaklarında "Yahudilere ölüm!" diye bağırmaları, Herzl'i derinden etkiledi. Edebiyat öğretmeninin putperest "Heathen" kelimesini "Such as idolators, MuhammedansandJews / Muhammed'e tabi olanlar ve Yahudiler gibi putperestler" diye açıkladığını anımsadı. Kitap kurdu olduğu üniversite yıllarında, okumuş olduğu Eugen Dühring'in "The Jewish Problem as a Problem of Race, MoralsandCulture / Bir Irk, Moral ve Kültür Problemi Olarak Yahudi Problemi" adlı kitabında, Yahudileri "İnsanlık hislerinden yoksun değersiz bir ırk" olarak vasıflandırdığını gözleri önüne getirdi. Kendi kendine "Dühring gibi bir akademisyen bu şekilde düşünürse, cahil insanlardan ne beklenir" diye düşündü. Bu mahkemeden sonra Herzl, bütün benliğiyle kendini Yahudi sorununa çözümler aramaya verdi. Yahudileri hakaretten kurtarmanın yegâne çaresi, onları tek toprak üzerinde toplamaktı.
Sayfa 45 - Motto YayınlarıKitabı okudu
1.098 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.