En sevdiğim yazarlarda başı çekecek gibi Güntekin. İlk okuduğum ama daha önce okuduğum kitaplara oranla daha çok doyum aldığım bir kitap oldu. 363 tane osmanlıca kelime olması biraz can sıkıcı ama kelime dağarcığımızı genişletelim değil mi?
Bulunduğu yer de çok başarılı olan Zehra adında bir öğretmen var. Fakirlere, ailesi kötü olanlara çok acımasız davranıyor. Yine de herkes seviyor nedense bunu, ben olsam hemen ihraç ederdim. Ama neden böyle bu kadın ya demekten kendimi alamadım ve bir çırpıda bitirdim kitabı.
Babasının ölümünü haber alınca gitmek istemiyor Zehra ama cenaze işleri falan mecbur gidiyor. Çocukluğundan beri ailesini mahvedenin babası olduğuna inanmış. O yüzden nasıl bir nefretse artık ölüsünü görmek bile istemiyor. Lakin babasından kalan sandıkta bulduğu hatıra defteriyle gerçeklerle yüzleşiyor. Acıyor babasına, kim acımaz ki? Zavallı adam.
Anlatılan her şeye, olayların göründüğü gibi olduğuna inanmamak gerek. Bir insanın içini bilmek gerek. Sormak, soruşturmak, kötü de olsa insanların yanında olmak gerek. Aile içi sorunları, acıyı, kederi, sefaleti, bir insanın çöküşünü ince ince anlatmış Reşat Nuri. Film-dizi tadında bir kitap. Okumuyor, yaşıyorsunuz adeta.
Velhasıl-ı kelam okuyun canlarım pişman olmazsınız.
Sevgiyle, kitapla kalın. ️
(not: Önyargı pişmanlıktır.)