Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kara Harp Okulu Arşivi’ndeki, 13 No’lu Numara Defteri’ne göre Atatürk’ün (1895 tarihli) Selanik Askeri Rüştiyesi dördüncü sınıfında okuduğu dersleri, notları ve buradaki ders başarısı şu şekildedir: Bu sınıfta “tam numarası” dokuzunun 45, ikisinin de 20 olan toplam on bir adet ders vardır. Derslerin toplam tam numarası ise 445’tir. Numara Defteri’nde “Ahmet Subaşı Mahallesi” ile kayıtlı olduğu görülen “Mustafa Kemal Efendi”, on bir dersin onundan tam numara, birinden de tam numaradan iki numara eksik, toplam 443 numara almış ve dördüncü olmuştur. Okuduğu dersler ve aldığı notlar şu şekildedir: Mantık (45), Hesap (45), Usul-i Defterî (45), Hendese (45), Coğrafya (45), Tarih-i İslâm (43), Kavaid-i Osmaniye (45), Fransızca (45), İmlâ-yı Türkî (45), Hatt-ı Fransevî (20), Resim (20). Aynı sınıfın başarı sıralamasında Ahmet Tevfik, Tarakçı, 444 toplam notla birinci; Süleyman Adil, Şehabeddin, 444 toplam notla ikinci; Mehmet Şenizi, Ahmet Subaşı, 444 toplam notla üçüncüdür. İlk ona giren diğer öğrenciler ve toplam notları şöyledir: 4. Mustafa Kemal, Ahmet Subaşı (443), 5. Osman Nuri, Sinancık (443), 6. Mehmet Tevfik, Abdullah Kadı (438), 7. İsmail Hakkı, İki Şerefe (431), 8. Rafet Efendi, Hamidiye (426), 9. Mehmet Mukbil, İki Lüle (404), 10. Ali Efendi, Ahmet Subaşı (402). Bu durumda Mustafa Kemal, 1895 yılı sonu veya 1896 yılı Ocak ayında, on beş yaşında, Askeri Rüştiyenin son sınıfını dördüncü olarak bitirmiştir.
8 NUMARA O avukatı mahkeme atamıştı. 7 NUMARA Bu da ne demek oluyor? 8 NUMARA Çok fazla şey. Bu davayı almak istememişti. Ve atandığına içerledi. Bu para ve zafer kazandırmayacak, kazanma şansı olmayan bir davaydı. Genç bir avukat için fazla bir şey ifade etmiyordu. İyi bir savunma yapması için önce müvekkiline güvenmeliydi. Görünen o ki güvenemedi.
Reklam
7 NUMARA Ne yani? Bir kez olsun kendini önemli hissetmek için yalan söylediğini mi düşünüyorsunuz? 9 NUMARA Elbette hayır. Yalan söylediğini düşünmüyorum. Ama belki de çocuğun bağırdığını duyduğuna ve yüzünü tanıdığına kendini inandırmış olabileceğini söylüyorum.
Lynch'in ilkeleri aşağıdaki sekiz mantrada özetlenmiştir: 1. Bildiğinizi alın. 2. Ekonominin durumunun ve faiz oranlarının ne olacağını tahmin etmeye çalışmayın. 3. Hatalarınızdan ders alın. 4. iyi olan ve iyi yönetilen işletmeleri satın alın. 5. Alınacak doğru şirketleri belirlemede acele etmeyin. 6. Bir şeyi neden satın aldığınızı daima açıklayabilmelisiniz. 7. Riskli girişimlerden kaçının. 8. Gözünüzü toptan ayırmayın. Onun bakış açısından dört numara özellikle önemlidir. Şu sözleri ünlüdür: "Bir aptalın bile yürütebileceği bir işi tercih edin; çünkü büyük olasılıkla er ya da geç bu işi bir aptal yürütecektir." Graham ve Buffett gibi o da analize inanıyordu, fakat analizin piyasalardan çok şirketlere uygulanması gerektiğini hararetle savunuyordu: "Eğer ekonomi ve piyasa tahminlerini analiz etmek için on üç dakikadan fazla harcıyorsanız, on dakikayı boşa harca­mışsınız demektir."
Kıtlık Zihniyeti’ne sahip insanlar, şöhret ve başarıyı, güç ya da kazancı, bunların sağlanmasına yardım eden kişilerle bile paylaşmakta zorluk çekerler. Ayrıca başkalarının –hatta bazen özelikle kendi aile üyelerinin ya da yakın dost ve ortaklarınınbaşarılarına sevinmekte de zorlanırlar. Birisi özel bir itibar ya da şans eseri bir şey kazandığında veya dikkat çekici bir başarıya ulaştığında, kendilerinden bir şey alınmış gibi hissederler. Başkalarının başarılarına sevindiklerini söylerler, ama aslında içlerini bir kurt kemirir. Kendileriyle ilgili değer yargılarının kaynağı, kıyaslanmadır. Bir başkasının başarısı ise, bir dereceye kadar onların başarısızlığı anlamına gelir. Sadece belirli sayıda öğrenci “A” alabilir; sadece bir kişi “bir numara” olabilir. “Kazanmak”, sadece “yenmek” anlamına gelir. Kıtlık Zihniyeti’ne sahip biri, çoğu zaman gizlice başkalarının şansının yaver gitmemesini umar; korkunç değilse de, “hadlerini bildirecek” kadar, kabul edilebilir düzeyde kısmetsiz olmalarını diler. Her zaman kıyaslar, her zaman yarışır. Kendi değer duygusunu artırmak için, bütün enerjisini nesnelere ya da diğer insanlara sahip çıkmaya harcar. Başkalarının, kendisinin istediği gibi olmasını arzu eder. Çoğu zaman onları birbirlerine benzetmeye çalışır. Çevresini her şeye “evet” diyen, kendisine meydan okumayan daha zayıf insanlarla doldurur. Kıtlık Zihniyetindeki insanların, üyelerinin birbirini tamamladığı bir ekibe girmeleri zordur. Farklılıkları itaatsizlik ve sadakatsizlik gibi görürler.
Unutmaktan kaçınmam gereken tek şey, adım. Ona ihtiyacım var. Onu bir vasiyet gibi, içinde o meşum 7 numara olarak var olduğum karanlık bir mezardaki bir sır gibi saklıyorum.
Sayfa 26 - Sia KitapKitabı okudu
Reklam
Trabzon, kıyıda demirlemiş, her biri aşağı yukarı ikişer grostonluk dört paslı askerî nakliye sefinesi ile, mazı ve akçaağaçlar içinde âdeta kaybolan Fâtih Câmii ve çevresindeki, herbiri mütevâzı birer mimârî şâheseri olan küçük evler ile, başta Zağnos Paşa’nınki olmaküzere taş köprüleri ve nice câmi ile, Küçük Ayvasıl Kilisesi, hükümet binâları,
İsmi Unutulmuş Bir Çanakkale Kahramanı
Müstecib Onbaşı; Çanakkale'de kanlı kara muharebeleri devam ederken, deniz muharebeleri de İngiliz ve Fransız denizaltılarının devamlı faaliyetiyle Marmara'ya ve hatta Istanbul'a kadar el atmış bulunuyordu. Bu denizaltlar, karşılarına çıkan bütün Türk vapurlarını, yelkenlilerini, motorlarını batırıyorlar, ikmal işlemlerimizi
"Annee!" diyorum, "Anne n'olur bana forma alalım!" Gülüyor annem önce. Israrımı görünce de bağırmaya başlıyor. "Para nerde?" diyor, "Kardeşinin götüne bez alamıyoruz, sen forma derdindesin." Sahi ya lan... Bizim paramız yok ki... Zaten ben bildim bileli hiç olmadı ki paramız. Neyse... Çekiliyorum bir köşeye burnumu çeke çeke ağlıyorum. Annem kapı aralığından bana bakıyor. İyice abartıyorum ağlamayı. Annem yan odaya geçiyor. Takır tukur sesler. Hiç dışarı çıkasım yok. Ağlamayı da kestim. Mal mal oturuyorum. Annem sesleniyor. İsteksizce yanına gidiyorum. Bir şey uzatıyor bana. Eski siyah tişörtümün üzerine beyaz atlet parçaları dikip forma yapmış. Arkasına da 7 rakamı dikmiş. "Anne," diyorum "bu Beşiktaş forması... Ben Galatasaray istiyorum." "Olsun oğlum," diyor "bu daha güzel. Hem bak 7 numara bu, Feyyaz'ın forması..." Forma bir şeye benzemiyor aslında. Alelacele çocuk avutmak için yapılmış uy- duruk bir şey... Ama annem o kadar güzel gülüyor ki... O dakika karar veriyorum. Ben artık Beşiktaş'lıyım... Velhasıl neden Beşiktaş sorusunu duyduğumda sallama cevaplar verirdim bugüne kadar. İlk kez itiraf ediyorum. Beşiktaşlıyım, çünkü paramız yoktu. Beşiktaşlıyım, çünkü kırmızı tişörtüm yoktu. Beşiktaşlıyım, çünkü o gün annem bana çok güzel gülüyordu.
İlişkilerinizde size numara ve riya yapan kişilerin davranış şekilleri..
1. İki manaya çekilebilir sözler söylemek. 2. Kaçamak ve safsata yoludur ki sözü uzatmakla olur. 3. Sualin veya cevabın tabiî seyrini değiştirmek. 4. İşittiği sözlerden gûya hayret içinde kalır gibi yapmak. 5. Bir türlü sadede gelmemek... Kendisine sorulana cevap vermez de kendisine sorulmamış olan şeyleri anlatır. 6. Kelimeleri yerlerinde kullanmamak, göz göre göre biri yerine diğerini kullanmak. 7. Kendini mazur göstermek, temize çıkarmak. 8. Gûya vücudunda zayıflık, dermansızlık olduğunu iddia etmek. 9. Aptallık, delilik halleri takınmak. 10. Zahirî kudsiyet ve mübareklik göstermek.
Reklam
İHLAS VE NİYET 10.DERS
Bismillah 𝗖𝗲𝗺𝗮𝗮𝘁𝗹𝗲 𝗡𝗮𝗺𝗮𝘇 𝗶𝗹𝗲 İ𝗹𝗴𝗶𝗹𝗶 𝗛𝗮𝗱𝗶𝘀-𝗶 Ş𝗲𝗿𝗶𝗳 Ebû Hüreyre’den -radıyallahu anh- rivayet edildiğine göre Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Bir kimsenin câmide cemaatle kıldığı namaz, işyerinde ve evinde kıldığı namazdan yirmi küsur derece daha sevaptır. Şöyleki bir kişi güzelce abdest alır, sonra başka hiçbir
https://www.islamveihsan.com/ihlas-ve-niyet-ile-ilgili-ayet-ve-hadisler.htmlKitabı okuyor
Gazeteci Tevfik Yener'in gözünden istiklal caddesi
Bazıları çarıklarını atıyor, yerine biri kahverengi diğeri siyah yeni ayakkabıyı giyiyordu. Rengi tutması da olur, numara tutsun ayağa oysun yeter. O dededen toruna kalan bin yamalı pantolonların altındaki lüks İngiliz veya İtalyan ayakkabıları pek hoş duruyordu
Sayfa 53 - Yağmacılar kendi delik ayakkabılarını atıp çaldıklarını giymişlerKitabı okudu
Dört hafta sonra Breuer, Bâcker Sokağı, 7 Numara'da ofisindeki masasında oturuyordu. Saat öğleden sonra dörttü ve sabırsızlıkla Frâulein Lou Salome'nin gelmesini bekliyordu.
NEDEN BEŞİKTAŞLIYIM? Beşiktaşlı olma hikâyem, bir tür çaresizlik ve yokluk hikayesidir. Beş-altı yaşlarındayım. Yıldıztepe Mahallesi'nde oturuyoruz. Evimizin tam karşısında geniş bir arsa var. Mahallenin çocuklarıyla beraber sabahtan akşama kadar it gibi top koşturuyoruz. Takım falan tutmuyorum henüz ama kırmızıyı çok sevdiğimden
88 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.