Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bağdat
Bağdad, tarihi ve içtimai bir çok vakalara sahne olmuştur. Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: «Arab Irak'ında, Dicle ile Fırat arasında bir şehir kurulacak. O şehirde Abbasi oğulları melik olurlar. O şehrin adı (Zevra) dır O şehirde çok kanlı bir harb vuku bulacak, kadınlar esir edilecek, erkekler koyun boğazlanır gibi boğazlanacaklardır.» Hakikaten de öyle olmuştur. (656) senesinde Müstâsım halife zamanında ve vezir İbni Alkamînin fesadı üzerine Hulâgû tarafından zaptedilen Bağdad'a yürekler acısı facialar cereyan etmiş ve kırk gün katliâm yapılmıştır. Şehirde her türlü zulüm icra olunmuş medeniyet ve ilim namına ne varsa hepsi mahvedilmiştir. Kütüphaneler dolusu yazma kitapların suya atılması yüzünden Dicle, haftalarca siyah akmıştır. Daha sonra (803-1400) senesinde de Timurlenk Bağdada girmiş ve bir saat zarfında 90 bin suçsuzun kanını dökmüştür.
Sayfa 454 - Milli Eğitim Yayınları 1952 BaskısıKitabı okudu
Büyük sûfîlerden Ebü Alî Fudayl ibni İyâz'ın (v. 187/803), Allah ondan razı olsun, şöyle dediği bize rivâyet edildi: “Bir şeyi insanlar görür diye yapmamak riyâdır. Bir şeyi insanlar görsün diye yapmak şirktir. İhlâs ise Allah Teâlâ'nın seni bu iki hâlden kurtarmasıdır.”
Sayfa 37
Reklam
3.cilt
603. İyâz İbni Himâr radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ bana: O kadar alçak gönüllü olun ki kimse kimseye karşı böbürlenmesin; kimse kimseye zulmetmesin, diye bildirdi.”  Müslim, Cennet 64. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 40; İbni Mâce, Zühd 16, 23 ... Tâbiîn neslinin bu büyük âlimine göre tevâzu, evinden çıkıp giderken yolda rastladığın her müslümanın senden üstün olduğunu kabul etmektir. Aynı anlayışa sahip olan büyük sûfi Fudayl İbni İyâz (ö. 187/803), Kâbe’yi tavaf ederken, kendisi gibi zâhid ve muhaddis olan Şuayb İbni Harb’e şöyle demişti: Şuayb! Eğer bu yılki hacca seninle benden daha kötü bir kimse katılmıştır diye düşünüyorsan, bil ki bu çok fena bir zandır.
Büyük sûfîlerden Ebû Alî Fudayl ibni İyâz’ın (v. 187/803), Allah ondan râzı olsun, şöyle dediği bize rivâyet edildi: “Bir şeyi insanlar görür diye yapmamak riyâdır? Bir şeyi insanlar görsün diye yapmak şirktir? İhlâs ise Allah Teâlâ’nın seni bu iki hâlden kurtarmasıdır?”
Büyük sûfilerden Ebû Ali Fudayl ibni İyâz'ın (v. 187/803) Allah ondan razı olsun- şöyle dediği bize rivâyet edildi: "Bir şeyi insanlar görür diye yapmamak riyâdır.Bir şeyi insanlar görsün diye yapmak şirktir. İhlâs ise Allah Teâlâ'nın seni bu iki hâlden kurtarmasıdır."
Tuna Bulgar Devleti / Kurum Han (803-814)
Bulgarlar 717-718'de Mesleme b. Abdülmelik komutasındaki İslâm ordularına karşı İstanbul'u Bizans'la birlikte savunmuşlardı. Aradan bir yüzyıl ve bazı sıkıntılı dönemler geçtikten sonra ise Kurum Han (803-814) döneminde güçlerinin zirvesine çıktılar. Sınırlar her yönde genişledi. Bizans üst üste mağlup edildi. Kurum Han 13 Nisan 814'te öldüğünde, Bizans'ın başkentini muhasara etmekte idi. O büyük bir savaşçı olduğu kadar, aynı zamanda da büyük bir teşkilâtçı, organizatördür.
Reklam
feshedilmiş olmasına göre belediye başkanlığında kalmasının doğru olup olmadığını sormuştu. ⁸⁰¹ Ziyafet sofrasında derin bir sessizlik ve de korku vardı. Genellikle herkes, Samsunlu Ahmet Bey'in "Baş üstüne Paşam" deyip hemen Belediye Başkanlığından istifa edeceğini bekliyor ve ancak böylelikle büyük bir olayın atlatılacağını
Sayfa 324 - Genç BirikimKitabı okudu
Ayrılık
Vurgunduk birbirimize, ama bu gece körelmiş görünüyor tutkumuz. Son şarabımızı yudumlarken usulca, yüzü gülmüyor ikimizin de. Mum için için yanarken halimize, gözyaşı döküyor ayrılımıza: Damla damla eriyor bizim için gün ağarıncaya değin. Du Mu (803-852)
Sayfa 106 - Can Klasik
...Bulgar Türklerin Hanı Kurum, ( 803-814 ) Balkanların müdafaasız kalışını kendi hesabına değerlendirerek, süratle, yol üzerinde önemli stratejik mevki olan Sardica ( Sofya ), kalesini düşürerek ( 8 Nisan 809 ), buradaki Bizans garnizonunu imha etmiş, karşı gelen diğer Bizans kuvvetlerini de bozguna uğrattıktan sonra, Ortadoğu - Bizans - Balkanlar - Orta Avrupa arasındaki askeri ve ticari başlıca güzergaha hakim olmuştu..
Sayfa 182 - Ötüken
Halifenin keyfiyetiyle yokedilen Bermeki Ailesi
Halife Hârûnürreşîd 186’da (802) veziri Yahyâ b. Hâlid’le birlikte hacca gitti. Halifenin oğulları Emîn ve Me’mûn ile birlikte Fazl ve Ca‘fer de bu kafileye katılmışlardı. Dönüşte Enbâr yakınlarında birkaç gün istirahate karar verildi. Halife o anda görünürde bir sebep yokken âniden Bermekîler’in bertaraf edilmesine karar verdi. 1 Safer 187 (29 Ocak 803) Cumartesi gecesi halifenin emriyle Ca‘fer idam edildi. Yahyâ gözaltına alındı ve diğer oğulları hapsedildi. Bermekîler’in bütün serveti müsadere edildi. Hatta bu ailenin yakınları bile cezalandırıldı.
Reklam
Dedikodularla Yokedilen Vezir Ailesi
803 yılında Hacc’a giden Harun Reşid’e, Cafer’in, kendi gücünü pekiştirmek için, kız kardeşi Abbase’yi onunla uzaktan evlendirdiği, bununla da devlette daha fazla söz sahibi olmayı gözettiği bilgisi iletildi. Harun Reşid, Bağdat’a döner dönmez, ilk iş olarak, Cafer’i 29 Ocak 803 yılında öldürttü. Bugün hala durmakta olan, Bağdat’ın orta köprüsüne başını, diğer ikisinde de vücudunun ikiye ayrılmış parçalarını astırdı. Babası ile diğer kardeşi Yahya’yı da tutuklattı. Mallarına el koydu. Böylece Bermeki Ailesi’nin sonu da geldi! Harun Reşid, bu olaydan sonra, Bağdat’ta kalmadı. İktidarının merkezini Rakka’ya taşıdı.
Halid Bermek’in oğlu Yahya, Musul kentine vali tayin edildi. Harun Reşid Ermenistan ile Azerbaycan Valisi iken Yahya, Baş Vezir oldu. Ama Harun Reşid’e yakındı. Harun Reşid başa geçer geçmez onu kendi vekili yaptı. Artık tam anlamı ile Baş Vezir olmuştu. Yahya Bermek, oğulları Fazl ile Cafer imparatorluğu 786 -803 arası idare ettiler! Fazl Genel Kurmay’da görev yapıyordu. Çok başarılı bir askerdi. Cafer ise, Harun Reşid ile dostluğu nedeniyle Bağdat’ta kaldı. Harun Reşid sarayda sefa sürerken, o vekil tayin ettiği kişiler aracılığı ile işleri idare ediyordu. Bu durum, zamanla göze batmaya başladı.
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.