Saldırılar sonunda Yahudilere ait binlerce işyeri yağmalandı, yüzlerce insan yaralandı. Ve 91 Yahudi öldürüldü. "Kristallnacht" adı verilen bu gecenin sonunda doğan güneş ve çıkan yangınların alevi, yerlerdeki kırılan camlardan yansıyor ve kristal gibi parlıyordu. Zaten "Kristal Gece" anlamına gelen adı da bu nedenle verilmişti bu korkunç geceye.
Zaman sadece bir koordinattan ibaret bir hale dönüştü.Büyük patlama( big bang) öncesini düşünmek sanki yer yüzünde 91* kuzey enlemini düşünmekle aynı şeymiş gibi saçma bir hal aldı.
1980’li yılların ortalarından itibaren de cemaatçiler, gelecekte Türkiye’yi yönetecek kadroların yetişmesi planı olan “Altın Nesil” projesi kapsamında eğitim yoluyla bürokrasiye girmiş Işık Evleri’ nden mezun öğrencilerden polislik mesleğine yönlendirilenler de 1987-91 yılları arasında Polis Akademisi, Polis Koleji, Polis okulları ve bazı emniyet daire başkanlıklarında etkili olmaya başlamıştı.
Bosna-Hersek’te kan gövdeyi götürürken, Irak’ı bombalamak neyin nesi? Petrol yatakları var ondan, Irak’ta. Bir yandan (900)’lü telefonlar, köşeyi dönme, yarışma programları... Kusacak gibi oluyorum. Bu ne çarpıklık Tanrım!Ancak infarkt’ına yenik düşen koca ozan Nâzım’ın 91. doğum günü kutlandı! Ruhi Su’dan hâlâ mı korkuluyor?
Yusuf Kâmil Paşa yatına binip Bâb-ı lî’de kabine toplantısına gidiyordu. Bebek’ten Sarayburnu’na yaklaşırken halkın anormal şekilde çeşitli yerlerde toplandığını gördü. O sırada Müşîr Rızâ Paşa’yı görüp yatına aldı. Rızâ Paşa; “Hükûmet bugün Bâb-ı lî’de değil, Dolmabahçe Sarayı’nda toplanacak” dedi. Yusuf Kâmil Paşa hayret etti. Zira ancak harb gibi fevkalâde zamanlarda padişah sarayında hükûmet toplanırdı. Dolmabahçe Sarayı iskelesine yanaşırken Abdülaziz Hân’ın tahttan indirildiği anlaşıldı.
Yusuf Kâmil Paşa, büyük teessür içinde rıhtımdan ve deniz tarafındaki kapıdan saraya girdi. Muâyede Salonu dolmuştu. Grup grup ürkek fısıltılarla konuşuluyordu. Paşa, Muâyede Salonu’nun yanındaki küçük salona girdi. Rüşdü Paşa’yı gördü. Kendisini saygıyla selamlayan ve üç yaş küçüğü olan sadrâzama:
- İyi halt ettiniz! şeklinde küfretti. Sadrâzam Rüşdü Paşa:
- Paşa Hazretleri… diye başlatıp mazur olduğunu gösterecek birkaç söz söylemek istedi. Kâmil Paşa sözünü kesti.
- Mazeret yoktur, dedi; yetmiş yıldır uyutulan meş’um fiili hortlattınız, padişah hal’ ettiniz. Şahsî menfaatleriniz için devlet ve millet adını kullandınız. Allah belânızı versin! Bu yüzden göreceksiniz, tez zamanda memleket dâhilinde ve haricinde ne fenalıklar zuhur edecektir!
Meclise sessizlik çöktü. Kimsede çıt çıkmıyordu. Sayfa 91-92
Hayallerimizi, geleceğimizi, umutlarımızı zehirleyen geçmişin sandığını açıp içindekilere bakmak sanıldığı kadar kolay değildir, aradığını bulmaya çalışırken aramadıklarıyla hatta hiç görmek istemedikleriyle de karşılaşır insan.
Sayfa 16 - "Dokunmadan" Kitabı incelemesi - Tuba DereKitabı okudu
"Sözcüklerin yol açtığı karmaşadan kurtuluş: Etkin olarak yok edilecek olanın, ilk önce sıkıca kavranmış olması gerekir; ufalanıp dökülen ufalanıp dökülür, ama yok edilemez."