Baş sallayıp: “Yıllar ne çabuk geçiyor…” demekten başka çare yok. Bu kez yeni bir soru karşınıza dikiliveriyor: “Peki ama, geçen yıllar, ömrün en iyi yılları ne olacak?.. Yaşadın mı, yoksa yalnızca yaşadığını mı sandın?.. ”
"Ne diye yaşıyorum öyleyse,
Niçin atmıyorum kendimi bu kayadan?
Bir düşer kurtulurum bütün dertlerden.
Her gün korka korka acı çekmektense
Bir anda ölüp gitmek daha iyi. "
"Ne kadar çok insan televizyon seyrederse politikacılar, esnaf, modern çağın büyük din adamları ve bu sefil ülkede güneşi ve yıldızları idare eden kast o kadar memnun olur.”
" Dinle! Seninle hiçbir ilişkisi yok bunun... Çünkü sen onun dünyasının bir parçası değilsin... Onun huzursuzluğu kendi dünyasıyla ilgili... Bir karşılaşma bu, oğlum! Bir düello... Bir oyun... Bir entrika... Bir dolap... Onunla senin hiç bilmediğin kişiler arasında geçen bir serüven... Onun dünyasının insanları... Sen ne bileceksin?.. Bu dünyanın dışındasın sen! Sen nesin, biliyor musun? Para babası olarak yolunacak bir kaz! "
"Yeni bir düşünce keyfini iyice kaçırdı. Birdenbire tüm yaşamını yalnız geçirdiğini, ne kimsenin onu sevdiği ne de onun kimseyi sevebildiği aklına geldi."
Akıl gücü kaba güçten üstündür, düşünceye gem vurulamaz, özgür düşünce tutuklanamaz, susturulamaz, alt edilemez, olaylar nasıl gelişirse gelişsin, gelecekte egemenlik kaba kuvvetin değil, özgür düşüncenindir.
Benim acılarıma hiç katlanamazdın demek!
Kader ölmeme de izin vermiyor benim
Yalnız ölüm kurtarabilirdi beni,
Oysa benim işkencelerimin sonu yok
Zeus tahtından düşmedikçe.