Basit çocuk ruhunda derinden derine bir şeyler değişiyordu: Hayata dair, hani içinde hepimizin bazen kederli, bazen neşeli köleler olduğumuz hayata dair, bazı gerçekleri kavramaya başladığını hissediyordu.
Bu dünya henüz büyük komik Moliere çağından üç adım ileri gitmedi. Daima üstadın ebedi komedyaları tekrarlanıp duruyor. Yalnız sahnenin dekorları değişti. Tarzlar başklaştı. İnsanın mayası hep o maya...
Bireyler, her şeyi herkesten daha iyi bilmeyi istemektedir. Yoksunluk duygusundan kurtulamama uzun zamandan beri korktukları bu havayı oluşturmaktadır.
Sonradan kör olan aşık unutamaz
Daha önce gördüğü değerli hazineyi.
Eşsiz güzellikte bir kadın göster bana,
Ancak vesile olur anımsatmaya
Kimin ondan da güzel olduğunu.
İnsan yürüyerek dolaştığında ve bütün güzel yerleri önce araması gerektiğinde hiç böyle olmuyor. O zaman tüm dünya kıpırtısız, insan kendisi hareket ediyor, kendisi canlanıyor. O zaman konuk kabul etmiyorsunuz, kendiniz konuk oluyorsunuz.
Kendileri gibi savaşçı insanlar için ancak zamanın, bazı durumlar ve koşullarda korkunç bir düşman haline gelen zamanın yenebileceği bir engele takılıp kalmak ve düşmanın keyfini beklemek gerçekten zordur.