Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Perperok
Perperok
@Edebiyatci_kiz
Min kîn negirt, min li jiyâné girt...
(Ben kin tutmadım, yaşama tutundum)
Kendi kendimizle yarıştayız gülüm,
Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz,
Ya da dünyamıza inecek ölüm...
#154505445
Mamoste
Lisans
Gaziantep
Suruç, 14 Haziran
516 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Butîmar'ın (Yusuf'un) Yolculuğu.
Bu saatte bir inceleme yazasım geldi ve oturdum klavyenin başına. Dikkat arkadaşlar bu inceleme spoiler içerir!!!
Kaan Murat Yanık yani romanın yazarı diyor ki; "Eğer iyi bir romancı olmak istiyorsa yazar adayı, çok roman okumalı. Dünyanın çeşitli yerlerinden, çeşitli zamanlarında yazılmış kitapları okumalı."
Sevgili yazar o kadar
Dünyanın bütün çocukları Pál Sokağında'dır.
"Basit çocuk ruhunda derinden derine bir şeyler değişiyordu: Hayata dair, hani içinde hepimizin bazen kederli bazen neşeli köleler olduğumuz hayata dair, bazı gerçekleri kavramaya başladığını hissediyordu" işte kitabın sonundaki cümle aslında başından sonuna olan olayları özetliyor diyebiliriz. Pál Sokağı Çocukları, cesaretin, iyiliğin, samimiyetin, dürüstlük ve adaletin simgesidirler. Onlar nefret ettiklerine bile adil olurlar çünkü onlar bu birer çocukturlar. İçinde oyun oynadıkları, arsaları onlar için birer vatandır. Ve vatan için gerekirse, gün gelir canını bile verirsin. Hepimiz bunu öğrendik atalarımızdan, kuşkusuz Nemecsek'de bunu öğrenmişti. Başta Nemecsek ve Boka olmak üzere bizim çocuklardan çok öğrenecek şeylerimiz var. En kritik anda bile akıllıca düşünmek cesur Boka'nın işiyken, en zor zamanlarda kahramanca ortaya çıkmak Nemecsek'in işidir. Nemecsek rütbesiz askerken bile diğer tüm askerlerden çok daha cesurdur.
Kızıl gömlekliler ve Pál Sokağı Çocukları arasında geçen bu savaşı anlatan kitap bence muhteşemdi. Kesinlikle sizleri alıp bambaşka bir dünyaya götüreceginden şüpheniz olmasın.
Ahmet Hamdi Tanpınar ve Sahnenin Dışındakiler Romanı üzerine.
Bu dünyadan bir Yahya Kemal geçti ve onun öğrencisi olan bide Ahmet Hamdi Tanpınar geçti...
Kendimi şanslı hissediyorum çünkü Ahmet Hamdi Tanpınar'ın eserlerini okudum. Onunla tanıştım, hiç görmesem de...
Estetik açıdan mükemmel ölçüler içinde biçimlenmiş, çok zengin muhtevaları olan eserleriyle tanınan ünlü, usta yazar Ahmet Hamdi'nin
Okur Takip Önerileri
1984 ya da Winston için...
Bu şaheserin incelemesini gelin hep birlikte okuyalım.
Olay 1948 yılında geçiyor. Dünya "3. Dünya Savaşı'nın son demlerinde. (Tabi ortada bir savaş varsa). Dünya bu yıkıcı savaştan sonra, üçe bölünmüş ve; Okyanusya, Avrasya, Doğu Asya olarak ayrılmıştır. Olaylar ise Okyanusya'da geçmektedir. Baş kahraman Winston ve unutulmaz aşkı
Uçurtmayı Vurmayın ne olursunuz...
"Ağabeye dedim ki:
"Bak, uçurtma kaçmış!"
"Hani bakayım! Nereden kaçmış?"
"Bizim göğünüzden kaçmış. Ama sakın onu vurma!
Bütün kitabın özeti aslında bu diyalog üzerine. Barış 12 Eylül karanlığından etkilenmiş olan annesiyle birlikte hapse düşmüş küçük bir çocuk. Kitapta bu karanlığı küçük bir çocuğun gözlerinden görüp o karanlığı bizzat yaşıyoruz.
Kitap tahliye zamanı geldiği için tahliye olan İnci'nin gitmesiyle ve Barış'ın ona mektuplar yazmasıyla başlıyor. Fakat bu mektuplar asla yerine ulaşmıyor. Bir kaçı hariç tabii...
Hapishanenin bir yanını karanlık zihinler oluştururken diğer yanını masum ve bir o kadar da aydın kesim oluşturuyor... Kitaplara olan düşmanlık, düşünmeye olan düşmanlık, kuşlara olan düşmanlık hatta ve hatta uçurtmalara olan düşmanlık işleniyor bir bir..
Oysa ki küçük Barış'ın bu soğuk ve sağır duvarlar içinde ne işi vardır ki ? Annesi suçlu değil miydi ? İnci bir gün uçurtma olup gelmek için ona söz vermemiş miydi ? Bir çok soru var ama cevapları yok. Minik Barış ise bu parmaklıklar arasından özgürlük kuşlarını ve uçurtmalarını dört gözle bekler...
Bir tarafı zalimlerle dolu bir dünyada Barış'ın güzel kalbi hep güzel kalacak mıydı? Bilinmez...
Beni kesinlikle etkileyen bir kitap oldu, mutlaka en yakın zamanda filmini de izleyeceğim. Mutlaka okuyun ve okutturun, şimdiden iyi okumalar sevgili okurseverler.
Hayata Yeniden Başla...
Kendinize geç kalmamanız için, her gün monoton bir hayattan şikayet edip durduğunuz için, değişimlere açık olmak ve ruhsal anlamda iyileşmek için okuyun bu kitabı ve bu tarz kitapları... Ve daima "AN" da ve sevgiyle kalın.
Hayata Yeniden Başla / Hayatınızı Değiştirecek Kitaplar SerisiNazlı Baç · Dokuz Yayınları · 2020288 okunma
Ölmeye Yatmak/ İnceleme
Toplanın muhteşem bir kitapla geldim! İncelemeye gelmeden önce biraz yazardan bahsetmek istiyorum; sevgili Adalet Ağaoğlu yakın zamanda aramızdan ayrılan yazarımızı biz oyun yazarı olarak tanıdık fakat o bize romancı yanını da iyi ki gösterdi. "Anlatmak istediklerimi oyunla anlatabilseydim Ölmeye Yatmak kitabımı da oyun olarak yazardım"
Korku İmparatorluğu (Korku Çiftliği)
Baştan sona âdeta bir uyanışa çağırmıyor mu sizce de ? Artık uyanın, açın şu gözlerinizi, yetmedi mi uyuduğunuz? Bakın emeğimiz sömürülüyor, bakın az maaşla çalıştırılıp çok iş yapıyoruz! Bakın yeri geliyor aç kalıyoruz ve yeri geldi mi hakaret yiyip alt sınıf muamelesi görüyoruz lan! (üzgünüm son kelime için ama gerekliydi...)
Hayvan çiftliği
Sözde İnsanlar
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; Peyami Safa'yı bir edebiyatçı olarak okuyorum ve okunmasını da tavsiye ediyorum. Edebiyatımızda kesinlikle okunması gereken yazarlardandır kendisi.
İnsanların psikolojilerini çok iyi tahlil eden, ruh hallerini doğrudan okurla paylaşan ve bunu hissettiren bir yazar. Tabi doğu- batı çatışmasını da en
"İnci"
John Stainback'in kitabını değerlendirmek haddime değil bir kez daha anladım.. Böylesine değerli, böylesine yüreğe dokunuyor, böylesine iyi bir yazar ki...
Onun ilk okuduğum kitabı "Gazap Üzümleri" eserini bundan yıllar önce okumuştum. Hâlâ okuduklarım zihnimde capcanlı duruyor. İkinci okuduğum kitabı "Fareler ve
"Damızlık Kızın Öyküsü" İncelemesi
Kitabı incelemeye adından başlamak istiyorum. Ne demek bu damızlık? "Yalnızca döl almak amacıyla yetiştirilen iyi nitelikli (hayvan ya da bitki)." Evet aynen okuduğunuz anlama geliyor. Burada bir hayvan ya da bitki söz konusu değil. Kadınlarım damızlık amacıyla kullanıldığı distopik bir dünyayı anlatıyor. Nitekim yazarın "biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu." Demesi zaten kitabın içeriğini de az buçuk anlatıyor. Kitap baştan sona melankolik ve hüzünlü. Baş kahramanın ne suçu vardı da oraya düştü bilinmez ve tabi diğer kadınlar içinde bunu sorgulamamak mümkün değil. Tüm hakları ellerinden alınan kadınlar, yalnızca çocuk doğurmak amacıyla kullanılmaya başlanmış tıpkı bir bitki muamelesi görüyorlar bu dünyada. Kaçış yolu yok, konuşma şansın yok, sevmek, aşık olmak suç sayılıyor. Doğrusu hiç bir şey için, bir hak sahibi değilsin. Bu dünyada yapayalnızsın ve hayatta kalmak için bazı bedeller ödemelisin.
Kısacası bu kadınlar hiçliğe dönüşmüş bir hayatta bulurlar kendilerini. İşte böyle bir dünyayı yalın bir dille anlatmış yazar. Distopya tarzı severler için tavsiye edebilirim.
Şimdiden iyi okumalar diliyorum.
"Mücadeleci halkların romanı"
Devrimci ruhu taşıyan insanların okuması gereken romanlardan olan "Halkız Biz Ölmeyiz" romanı tam da adına yakışır şekilde yazılmış.
Roman; Arnavutluk'taki bazı insanların çocukluklarını ve onların çevresini anlatarak başlıyor. Bu bazı insanlar elbette kitabın bizzat kendi kahramanları. Petrit, Lumte, Kamil, Nazmi çocuklukta aynı okula giden dört arkadaştır. Zamanla bu çocuklar büyüyüp birer düşünce üzerine kurulan "ideolojiyi" destekleyecek ve hayatları boyunca bunun kavgasını vereceklerdir. Petrit ve Lumte klasik halk kahramanlarını anlatırken, Kâmil biraz ailesinden kaynaklı biraz da arkadaş çevresinden kaynaklı bir bocalama yaşayacaktır fakat yine de bana göre o da bir kahramandır ve davası için kendince savaşmıştır. Nazmi ise burjuvaziyi temsil eden zâlim ve acımasız birisidir. Olayın çevresinde bu kişilerin ailelerini de okuyoruz ve ailelerinin de mücadelesini görüyoruz.
Roman baştan başa bu faşist düzene karşı koyan halkları ve onların bu uğurda hayatlarını feda ettikleri mücadeleyi anlatmaktadır. Halkların asla ölmeyeceğini, düşüncelere asla kurşun geçmeyeceğini, mücadele ruhunun daracağında son nefesini vermeyeceğini anlatıyor.
Sosyalist Devrimcilerin mutlaka okuması gereken harika bir eser. Şimdiden iyi okumalar diyorum.
"Toprak Ana"İncelemesi
Cengiz Aytmatov bir çoğumuzun tanıdığı Kırgız yazar. Sade anlatımı ve diliyle kitaplarını okutan değerli yazarlarımızdan. Daha önce Selvi Boylum Al Yazmalım ve Gün Olur Asra Bedel kitaplarını okumuştum. Son olarak "Toprak Ana"yı okuma şansı elde ettim. Tavsiye kitaplarımın arasındadır.
Kitap Tolganay adında bir anne ve onun etrafındaki kişileri konu alıyor. Tolganay bizim Anadolu'nun güçlü, köylü, cesur, dürüst kadınlarını temsil ediyor. Okurken karakterine hayran kalıyorsunuz. Tolganay'ın kocası Suvankul ve çocukları Caynak, Maysalbek, Kasım ve Kasım'ın karısı Aliman ile birlikte Kolhoz adı verdikleri toprakların üzerinde yaşamaktadırlar. Maysalbek şehir dışına çıkar ve eğitime verir hayatını diğerleri bu bölgede kalmaya devam ederler. Bir gün savaş çıkar ve köyün tüm erkekleri yavaş yavaş askere çağrılır. Kasım, ardından Caynak ve Maysalbek en sonunda Suvankul gider askere. Savaşları bilirsiniz işte sonunu getiremiyorum. Buradan sonra tüm işler Tolganay ve Aliman'a kalır. Köyde açlık, sefalet, hırsızlık gibi bir çok olaylar gelişir. Ve bunlarla mücadele etmek zorunda kalırlar. Aslında burada en acıklı hikaye Aliman'a aittir. Gerçekten içler acısı, ağlatan türdendir karakterin yaşadıkları...
Savaşın getirdiği tüm kötülükleri ve götürdüğü tüm güzellikleri gözler önüne seren eser, Aytmatov'un yalın anlatımıyla da birleşince ortaya güzel bir eser çıkmış. Okumanızı tavsiye ediyorum. Şimdiden iyi okumalar diliyorum.
"Gece Yarısı Kütüphanesi" İncelemesi
Hayatı anlamayı bırakın, yaşayın yeter. Küçük şeylere önem verin. Ufacık ayrıntılar hayatımızı güzelleştirebilir...
Gece Yarısı Kütüphanesi; annesi ve babasını kaybetmiş, abisiyle dargınlık yaşayan, üstüne de kedisi Voltaire ölünce yapayalnız hisseder kendini ve kaçınılmaz sonu olan ölüme kendisini mahkum etmek ister. İçtiği haplar sonucu
Naaaaaaaaaahh Kalkınırız.
Aziz Nesin ? Hepimizin hakkında az buçuk bir şeyler duyduğu o meşhur yazarımız. Kara mizâhın ustası, emekçi yazarımız. Nah kalkınırız tam bir şaheser bana göre, her okurda farklı izlenimler bırakabilir. Kitap toplamda 21 farklı hikayeden olusuyor. Her biri birbirinden ilginç, birbirinden tuhaf ve kara mizâh dolu. Yer yer güldüren, yer yer de ağlatan yer yer de küfür ettiren cinsten. Hikâyelerdeki insanlar gerçek ve hepsi içimizde yaşıyorlar. Bundan 50 yıl önce de yaşıyorlardı şimdi de yaşıyorlar ve gelecekte de yaşayacaklar.
Son sayfalardaki şöyle bir yazı çok hoşuma gitti;
"
-N'olur, ordan gitmeyelim baba, dönelim... dedi.
Adam nedenini anlamadığı için kızına sordu. Gözleri buğulanan kız yanıtlamamakta direndiyse de babasının üstelemesi sonunda, az ilerde öğretmeninin pazarcılık yaptığını söyleyerek,
- Satıcılık yaptığı görmemi istemez belki.... Utanıyorum... dedi.
Öğrenimini bitirdikten sonra öğretmen olmak isteyip de, yaşam koşullarından başka alanlarda çalışmak zorunda kalmış olan adamın da, kızının ki gibi gözleri doldu ve mırıldanarak söylendi:
" Bizde bu değerbilmezlik varken biz (sekiz aaaaaaaa boyu uzatarak) naaaaaaaah kalkınırız!"
Konuşulması gereken uzun uzun konular elbette var kitapta. Lâkin sözü kısa tutmak lazım. Bazen öyle olmuyor size de bir anda içinizden "bizde bu kafa varken naaaaah kalkınırız" demiyor musunuz ?
