Hakikat'i, Güzellik'i ve Erdem'i seviyorsun; ben de, seni hoşnut etmek için, onları sevmek uygun düşer diyorum.Ama senin sevdiğin bu şeylere gülüyorum içimden.Ancak yine de benim güldüğümü görmeni istemem. Ben yalnız başıma gülmek isterim.
Ben arkadaşlarımı iyi görünüşlerine göre seçerim, iş arkadaşlarımı karakterlerine ve düşmanlarımı ise zekâlarına göre seçerim. Bir insan düşmanlarını seçerken çok dikkatli davranmalıdır. Benim hiçbir düşmanım aptal değildir.
Zekâ kendi başına bir abartıdır ve yüzün uyumunu yok eder.İnsan düşünmek için oturduğu andan itibaren burnu ve alnı korkunç şeyler haline gelir. Bilim alanında önem kazanmış insanlara bir baksana. Onlar ne kadar da mükemmel bir çirkinlik taşımaktadırlar!
Bir insanın Tanrı kavramı ne kadar ulu olursa o insan Tanrı'yı daha iyi kavrayacaktır. İnsan Tanrı'yı ne kadar tanırsa onun iyiliğini, merhametini ve sevgisini taklit ederek ona daha da yaklaşacaktır.
İnsanın başkasını yargılaması, kendini yargılanmasından çok daha kolaydır. Eğer kendini yargılamak konusunda başarılı olursan bu, gerçek bir bilge olduğun anlamına gelir.
İsterdim ki biri öldüğünde, diğeri "Sen öldüğünde ben öldüm, biliyorsun"desin, "Hiç düşünme sevgilim,çok kolay olacak"desin. İsterdim ki bunları bu kadar kolay söyleyebilenler, diğeri öldüğünde bir nefes dahi alamasın.
Sana sürekli " Seni seviyorum "demezdim, ama sen sevdiğimi bilirdin. Öyle sanırdım. Bu yüzden gittin, bunu çokça söyleyenlere inandığın için.Bu kadar kutsal bir sözü kolaylıkla söyleyebilenlere inandığın için.
Bugünlerde bedenimin gereksiz bir kabuk olduğu düşüncesi saplandı kaldı. Bu kabuğu taşımaktan yorulduğumu düşünüyorum. Bedeni yok etmek ruhun azadı mıdır gerçekten?
Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var. Anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım.