Evlenmeden önce müstakbel eşinizi tanımaya çalışmak ve anlamak olgun bir insan olarak sizin sorumluluğunuzdur. Evlendikten sonra "Sen niye böylesin?" diye suçlamak ve onu değiştirmeye çalışmak fayda etmez; yazık olur, mutsuz evlilikler kervanına bir de sizinki katılır!
“Benim de kendime özgü kusurlarım var. Ama umarım zekâmla ilgili değillerdir. Mesela mizacımla ilgili olumlu bir şey söylemem. Yumuşak başlı olmadığımdan eminim, en azından gerektiği kadar değilim. İnsanların budalalıklarını, ahlaksızlıklarını kolay kolay unutmam; hele kalbimi kıranları hiç affetmem. Kimsenin tesiri altında kalmam. Belki biraz kinci olduğum söylenebilir. Biri gözümde itibarını bir kez yitirirse sonsuza dek yitirmiş demektir.”
Kibir ve gurur, tamamen farklı şeyler, halbuki bu iki kelime genelde eş anlamlı kullanılır. Bir insan kibirli olmadan da gururlu olabilir. Gurur, insanın kendisiyle ilgili, kibirse başkalarının bizimle ilgili görüşleriyle alakalıdır.
"El Mitra bir kez daha
söz aldı ve dedi ki: Peki, Evlilik ey üstat?
Ve o şöyle yanıtladı:
Birlikte doğdunuz ve sonsuza dek birlikte olacaksınız.
Birlikte olacaksınız, ölümün beyaz kanatları günlerinizi dağıtıp savurduğu saatte.
Elbette, Tanrı'nın sessiz belleğinde bile birlikte kalacaksınız.
Ama, birliğinizde mesafeler olsun.
Göklerin rüzgarları dans etsin aranızda.
Birbirinizi sevin, ama aşk pranga olmasın aranızda:
Ruhlarınızın kıyıları arasında hep dalgalanan bir deniz olsun aşk.
Birbirinizin kadehini doldurun, ama aynı kadehten içmeyin.
Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı ekmeği yemeyin.
Birlikte şarkı söyleyip dans edin ve eğlenin, ama ikiniz de tek başınıza olun,
Bir lavtanın, aynı ezgiyle titreseler de birbirinden ayrı duran telleri gibi.
Kalplerinizi verin, ama teslim almayın birbirinizin kalbini.
Çünkü sadece Hayat'ın avucundadır kalpleriniz.
Birlikte saf tutun, ama yapışmayın birbirinize:
Çünkü tapınağın sütunları da ayrı dururlar,
Ve meşe ile selvi büyüyemez birbirinin gölgesinde."
İsrail oğullarından biri Allah'a hitap etmiş:
«Ne günahlar işledim, ne sapıklıklar yaptım, beni cezalandırmadın!»
Allah onu peygamberine vahyetmiş:
«Git de ona de ki, ben kendisine en büyük cezayı verdim, ama farkında değil; ondan duayı ve gözyaşını kestim!»...
Hepimiz içimizde, gizli, nazik davranışlarla üstü örtülen ama bir tehdit algıladığımız zaman hemen o keskin dişleriyle ortaya çıkan bir timsah taşıyoruz.
Otizm erkek çocuklarının hastalığıdır.Simon Baron Cohen bu soruya aşırı erkek beyni teorisiyle yanıt vermeye çalışmıştır.Cohen iki tip beyin tarifler;sistematize edenler ve empati kuranlar.Teoriye göre erkekler dünyayı kalıplar ve mekanik düzenekler üzerinden algılayan,sistematize edici bir beyne sahiptir.Kadınlar ise dünyayı duygular üzerinden algılar ve empati kurarlar.Bu farklılığın nedeni anne karnında erkek bebek beyninin testerona uğramasıdır.Otizmdeki sorunsa aşırı erkek beyni gelişimidir,yani anne karnında aşırı testeron maruziyetidir.Doğa kızları otizmden koruyor.