Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melisa yiğit

Melisa yiğit
@Meli_1
Kimi yaşamaktan kimi uçmaktan geri durmuş canlı cansız ölüler.
Reklam
Nasıl kaçılır bilmiyorlardı, hiç kaçmadıklarından değil kendilerine hep bağlı sandıklarından.
“İnsanı ve evcil hayvanları kendi varlığına en çok yaklaştıracak şey ismini unutmaktır ki çağrıldığını duyabilsin. Çağrılmanın sonsuzca sesine karşın bir isimle anılmak alıkonulmaktır. İnsanın ağırlığı, yere var gücüyle basması hep bundan.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Güzel bir manzarayı seyrederken ya da komik bir şakayı dinlerken, çok uzaklarda bizim yardımımıza ihtiyaç duyanlar olduğunu düşündüğümüzden içimiz eskisi kadar açılmayacak mı?
"En temel kurallarını görmezden geldiğim toplumda artık bir yerim olamayacağını, en basit tepkilerini bilmediğim insan kalbinden de bir medet umamayacağımı belirtti."
Reklam
"Günlerin nasıl hem uzun hem de bu kadar kısa olabildiğini anlamamıştım. Yaşaması uzundu elbette, fakat o kadar genişlemişlerdi ki sonunda iç içe geçiyorlardı. Adlarını yitiriyorlardı. Benim için içi boşalmadan anlamını koruyan yalnız dün ve yarın sözcükleriydi."
"... beni kuru bir ağacın kovuğunda, başımın üzerindeki çiçekli gökyüzüne bakmaktan başka bir meşgalem olmadan yaşamaya zorlasalar buna da usul usul alışır, yaşar giderim diye düşünüyordum."
"Ne yazık! Dünyada sadece tek bir varlığı sevmek, onu bütün kalbiyle sevmek ve karşınızda durup size bakar, cevap verir, konuşurken, size tanımadığını fark etmek! Sadece onun tesellisine ihtiyaç duymak ve bunu yapması gerektiğinden habersiz olan tek kişi olduğunu anlamak!"
" Ölüm ruhumuzu ne hale getirecek? Onu nasıl şekillendirecek? Ondan ne alıp ne verecek? Onu nereye yerleştirecek? Bazen dünyaya bakıp ağlaması için etten gözler bahşedecek mi?"
" ... benim terk ettiğim, diğer insanların ise yollarına hâlâ devam ettikleri o dingin ve tekdüze hayatı ancak uzaktan bir uçurumun yarıklarının arasından görebiliyorum."
Reklam
"Havanın ve güneşin coşkusuyla özgürlükten başka bir şey düşünmek bana imkânsız göründü; umut etrafımdaki gün ışığı gibi içimi kapladı ve kendime güvenerek özgürlüğü ve hayatı ümit eder gibi hakkımda verilecek kararı bekledim."
" Emin olduğum hiçbir şeyi başkalarıyla paylaşamıyordum. Biriyle konuşma ihtiyacını her zamankinden daha fazla duyumsuyor, fakat danışabileceğim tek bir kişi bile bulamıyordum... Neden kimse benimle benzer şeyler yaşamıyordu? Bunu merak ediyordum... Neden bir tek bendim?"
"Pek çok kişiyi gücendirdiğimi biliyorum.Çünkü beni anlamadıklarını gördüğüm an, benim için tartışma bitiyordu: Kendi yoluma devam etmeliydim..."
Yaşadığımız, yaşamayı seçtiğimiz her şey Bizdik. Seçimlerimizdik biz. Girmeyi seçtiğimiz kapı, yürümeyi seçtiğimiz yolduk... Olacağımız kişiyi seçe seçe, olduğunuz kişiye gelmemiş miydik?
Dekorların yıkıldığı olur. Yataktan kalkma, tramvay, dört saat çalışma, yemek, uyku ve aynı uyum içinde salı çarşamba perşembe cuma,cumartesi, çoğu kez kolaylıkla izlenir bu yol. Yalnız bir gün "neden?" yükselir ve her şey bu şaşkınlık kokan bıkkınlık içinde başlar. "Başlar", işte bu önemli. Bıkkınlık, makinemsi bir yaşamın edimlerinin sonundadır, ama aynı zamanda bilincin devinimini başlatır. Onu uyandırır, gerisine yol açar. Gerisi, bilinçsiz olarak yeniden zincire dönüş ya da kesin uyanıştır. Uyanışın ardından da sonuç gelir zamanla ; intihar ya da iyileşme.
Reklam
Bilmiyorum, belki de onun bildiği her şeyi öğrenince, onun dostluğuna layık olacağıma inandım.
Sizin tuhaf bir karakteriniz var Makar Alekseyeviç ! Her şeyden çok aşırı etkileniyor kalbiniz ; bu yüzden de hep mutsuz bir insan oluyorsunuz.
Çünkü bir sürü rütbe var ve her rütbe kesinlikle kendi rütbesine göre bir davranış bekliyor ,doğal olarak, sonra da azarlamalar rütbe derecesine göre değişiyor, çünkü eşyanın tabiatı bu!
" Nesneler yok, insanlar var. Dipsiz uçurumlardan yükselen sızıntılar gibi yayılıyorlar ortalığa. Nesnelerde ne yukarı var ne aşağı. Sadece Çeşit var --var olmak bile artık Çeşit Çeşit."
Kendini öldürmek, bir anlamda, melodramlarda olduğu gibi içindekini söylemektir. Yaşamın bizi aştığını ya da yaşamı anlamadığımızı söylemektir.
Reklam
Tepelerinde uğuldar dünya,kökleri sonsuzluğa uzanır ama sonsuzlukta kaybolup gitmez. Var güçleriyle tek bir şey için,onlara özgü,onlarda içkin yasayı yerine getirmek,büyüyüp serpilmek,varlıklarını ortaya koymak için çabalarlar.
“Daha geç doğmuş olsaydım,televizyon müptelası olabilir, tiyatroya gitmeye üşenebilirdim.”
“Tanrı koyunları böylesine iyi güdüyorsa bir insanı da güdecektir,”diye düşündü...
Sayfa 52 - Can yayınlarıKitabı okudu