şimdi hemen kalksam buradan
hemen çıksam uzun sokakların birine
kiminle karşılaşabilirim
Kime vurulurum ölesiye,eve dönmeden
geceme kuzguni bir cehennem gibi eklenen
bir ölümcül sevda hangi köşe başında keser yolumu
bir tenhaya ulak olan..
Can sıkıntısı dünyaya insanın yaratılışıyla girmiştir; ve tanrılar insanı can sıkıntısından yaratmışlardır. Nüfusun artışıyla dünya en masse sıkılır olmuştur. Estetik bireyin yaşam yolu, ya haz ya da anlıksal etkinlik üzerinde yoğunlaşarak, can sıkıntısında sonuçlanır. Sıkıntı iki biçim alır, birey ya o kıpıda içine girmiş olduğu etkinlikten sıkılır, ya da kendisinden. İkinci sıkıntı biçimi, daha gerçek bir sıkıntı tipi olarak, yaşamı anlamından yoksun bırakan anlatılmaz bir boşluktur. Can sıkıntısının boşluğu insanı kendi varoluşundan bütünüyle hoşnutsuz bırakan ve yokluğun dipsizliğine getiren açıklanamaz, bilmecemsi bir tinsel rahatsızlıktır. Estetik birey oyalanmalar yaratarak bezginliğini gizlemeye çalışr, melankolik karamsarlıkları örtecek hazlara girişir. Hazza sığınış derinleştikçe, can sıkıntısının ve umutsuzluğun ağırlığı dayanılmaz olur. Neron bu hazzı oyalayıcı bir taktik olarak kullanma yolunun örneğini verdi. Onu bezginliklerden kurtaracak geçici hazları yaratmak için boş yere haz bakanları görevlendirdikten sonra, kendini Roma’yı yakma noktasına dek sürükleyecek aşırı sıkıntı ve umutsuzluğa düştü. Neron’da insanlığın evrensel talihsizliğini görürüz. Gerçek benliği bulmak için seçmenin olgusallığını karşımıza almalıyız; yaşamın bir ‘Ya—Ya da’ kararı olduğunu bilinçli olarak anlamalıyız. Varolmak demek seçimler yapmak, kendini eyleme vermek, yaşamın kaygılarına girmek demektir, ama estetik birey soyutlama alanına çekilerek varoluştan kaçar, ve Hazcı törel olarak ilgisizleşerek ‘Ya—Ya da’ kararını geçiştirir.
Kafamı kaldırdım, Kuzey Denizi'nin üzerinde, gökyüzünde asılı duran kara bulutlara baktım ve o zaman kadar yaşamımın akışında yitip gitmiş olan şeyleri düşündüm. Uçup gitmiş saatleri,ölmüş veya yitmiş arkadaşları, bir daha geri gelmeyecek hisleri...
Latif ve narin ne vardıysa içimde, Hoyratça kırdı geçirdi dünya, Memnunum, barışığım yine de, Sabırla yeni yapraklar veririm Yüzlerce kez kırılmış dallarımdan Ve tüm acılara rağmen hala Aşığım ben bu divane dünyaya.
Hermann Hesse, Ağaçlar
Ben aşktan daima kaçtım. Hiç sevmedim. Belki bir eksiğim oldu. Fakat rahatım. Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde. Fakat daima ödersiniz. Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz.